"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Çarşamba, Nisan 16, 2008

Bitkisel yapboz

Bu yazı, bitkileri tanımak için kaynak, yöntem soran Demet için. Benimkilerin kendi kendime geliştirdiğim amatör yöntemler olduğunu söylemeliyim. Aralarında konunun uzmanlarını gülmekten yerlere yatıracak olanlar vardır (Flickr falan). Fakat bir şekilde işe yarıyorlar. Kafamı takıp da adını bulamadığım bitki olmadı bugüne dek.

Bitki tanımlamanın benim için yapboz oynamaya benzediğini farkettim. Parçaları evin içinde dağılmadan, kaybolup gitmeden tamamen kafamın içinde oynadığım eğlenceli bir oyun...

Yapboz oynarken başlangıç taktiklerimden biri, resmin çerçevesini ve nesneleri birbirinden ayıran sınırları çizmek. Dağ ile gökyüzünün, ağaç ile evin birbirine değdiği parçaları bulmak kolaydır. Üstelik resmi daha idare edilebilir bölümlere ayırır, kalan işi kolaylaştırırlar. Bitki tanımlamada da er veya geç bu tür bir sınır çizme eylemi gerekli. Ne kadar sıkıcı da görünse bir ara türler ve kavramlar hakkında bilgilenmeli. Tek yıllık, iki yıllık, çok yıllık; odunsu, otsu; tek çenekli, çift çenekli bitki nedir; petal, kotiledon, ağaç, çalı, ot, sarmaşık neye denir gibi... Mümkünse bilinen her dilde bitki terminolojisini öğrenmek iyi olur. Bitkiyi ararken bunlara ihtiyacım olacak çünkü. Bunun için internette yüzlerce iyi kaynak olduğundan eminim. Ben terimlerle ilk tanışmamı Wikipedia'da yapıyorum. Wikipedia'da herhangi bir maddeyi okurken, soldaki dil listesinden bir diğer dili seçince aynı maddenin seçilen dildeki sayfası geliyor. Örneğin Plants sayfasında Almanca seçilince Pflanzen maddesine geçebiliyorum. Terimleri bir kaç dilde paralel öğrenmek için ideal.

Şimdi karmakarışık yapboz yığınından rastgele bir parça seçiyorum. Bu, yolda giderken bir bitkiyi ilk gördüğüm an. Fotoğrafını çekebilirsem ne ala. Çekemezsem özelliklerini aklımda tutmaya çalışıyorum. Yaprakların rengi, şekli, boğumları, üzerlerindeki çizgiler; çiçeklerin rengi, taç yaprakların şekli, dizilişi, sayısı. Eğer dersimi önceden iyi çalışmışsam veya benzer bir bitkiyi tanıyorsam işim daha kolay. Az çok hangi aileye ait olduğunu tahmin edip doğrudan öyle başlayabilirim aramaya. Ruhr Univesitesi Botanik Bahçesinin sitesinde bu tür bir arama mümkün. Başka botanik bahçeleri ve üniversitelerin de benzer siteleri var tabii ki.

Şu var ki, bu yönteme nadiren başvurabiliyorum. Benim de biraz daha ders çalışmam gerek :-) Daha çok, sadece elimdeki görsel özelliklerle yola çıkmam gerekiyor. "Küçük, beyaz çiçekler, 5 taç yapraklı; uzun, parlak, koyu yeşil, oval yapraklar" gibi... Yapraklar da önemli, çünkü bazen iki ayrı bitkinin çiçekleri birbirine çok benzeyebiliyor, yapraklarından ayırt ediyorum. Bu durumda Flickr'da bir arama başlatıyorum. "Küçük beyaz çiçekler" gibi... Çünkü insanlar fotoğraflarını genelde bu tür anahtar kelimelerle kaydetmeye eğilimli. Bazen yüzlerce sayfa fotoğraf geliyor. Şanslıysam ilk on sayfa içinde aradığımı bulmakla kalmıyorum, fotoğrafın sahibi veya bir yorumcu bitkinin adını da veriyor. Hangi dilde verildiği önemli değil. Bir sözlük yardımıyla veya Wikipedia'nın sözünü ettiğim özelliğini kullanarak diğer adlarına ulaşabilirim çünkü. Hepsinde önemlisi Latince adını bulmak. Bazen bitkiyi buluyorum ama sadece "bu çiçeği dünkü yürüyüşüm sırasında gördüm" türünden bir notla... En canımı sıkan durum bu :( Bazen yüzlerce fotoğrafa baktığım halde bulamıyorum tabii ki. Flickr'da bitki aramak biraz samanlıkta iğne aramaya benziyor. Aramayı farklı kelimelerle tekrar yapmak işe yarayabilir, "Krem renkli küçük çiçekler" gibi... Flickr'da aradığımı bulamazsam benzer bir aramayı Google'da yapıyorum. Aslında bir yöntem daha var. BBC Gardening sitesinde görsel özellikleri verip veritabanında bitki aratmak mümkün. Fakat buradan bitki tanımlayabildiğim hiç olmadı. Bir bitkinin yapraklarının "açık yeşil" mi yoksa "orta yeşil" mi olduğunu belirlemek benim için zor.

Benzer mantıkla yazılmış kitaplarda var. Kütüphanede rastladığım kitaplar olduğu için tam isim veremiyorum ama isimleri genellikle Naturwegweiser(Doğa Kılavuzu) gibi bir şey oluyor, bazen cep kitabı boyutlarında oluyorlar. Doğada gezerken rastlanan bir bitkiyi hemen bakıp bulabilmek için. Bu tür kitaplar mesela çiçek rengine ve petal şekli ve sayısına göre bölümlere ayrılmış. Belli bir coğrafyaya yönelik (örneğin Alpler) olanları da var. Kitapçılara, kütüphanelere bir bakın derim.

Elime aldığım parçanın yerini bulamayınca ne yapıyorum? Keyifsizce yan tarafa koyuyorum tabii ki... Ama yığının içindeki diğer parçalardan farklı o artık. Neye benzediğini az çok biliyorum, nereye ait olabileceğine dair iyi kötü bir fikrim var. Bazen elime yeni bir parça almak yerine keyifli okuma saatleri düzenliyorum. Bitkiler hakkında okumayı seviyorum. Herkesin can sıkıntısına, moral bozukluğuna karşı bir yöntemi var. Benimki bu. Neler okuyorum? Şunları mesela:

(Aklıma geliş sırasıyla...)

(T Türkçe, İ İngilizce, A Almanca demek)

(Bu arada çaktırmadan kendim için de bir liste oluşturuyorum farkındaysanız. Okuduğum kitapların, sitelerin adını unutmayayım diye... )

Bazı kenara konmuş bitkilere ya bir başka bitkiyi ararken veya bu tür okumalar sırasında rastlıyorum. O zamanki sevincimi bir düşünün. Bazen bu tesadüfi buluşlar 24 saat içinde gerçekleşiyor. Pittosporum tobira (bizim akpıtrak) 'da olduğu gibi. Ben bunu acemi şansına bağlıyorum. Yeri gelmişken, Türkçe adını bulamadığım bir bitkiyle kendimi tam tanışmış saymıyorum. Sanki parçada bir hata varmış da, yerine tam oturmuyormuş gibi... Hortensia'dan ortancayı üretmiş, Aquilegia'yı kim bilir hangi hasekinin küpesine benzetmiş bir toplumun yaratıcılığında tıkanma olduğuna İ-NAN-MI-YO-RUM! Sadece tembellik ediyoruz bence.

Bazen de dört tarafı zaten çıkmış bir parçayı bulmak için yığına elimi daldığım olur. Adı sanı, latincesi belli, elimde fotoğrafları olan bir bitkiyi gözümü dört açıp etrafımda görmeye çalışırım. Bunun son ve ümitsiz örneği Selluka. İzmir'e özgü, efsanevi bir sarmaşıkmış bu. Yok olmaya yüz tutmuş. Heyecanlı macerasını agaclar.net'te okudum. İklim benzer ya, bir ümit rastlar mıyım kendileri de yok olmaya yüz tutmuş Malta bahçelerinde diye bakınmaktayım etrafa...

Ah, bir yöntem daha var unutmadan! Uzmanına sormak. Bütün bahçe, bitki forumlarında bitki teşhisine yönelik soruların sorulacağı bölümler var, bahçe blogcuları da memnuniyetle yanıtlıyor bu tür soruları. Yakından tanıdığınız bir uzman varsa (Ayça!) o daha da iyi tabii :)) Ben yine de nadiren kullanmaya çalışıyorum bu yöntemi. Birincisi, kredimi zor bitkiler için kullanmak taraftarıyım. İkincisi (ve daha önemlisi!), birine "gel de şu parçanın yerini bul" desem, oyunu kim oynamış olur Allah aşkına???

Selluka fotoğrafı: Teclasorg

9 yorum:

  1. Ben bu kadar sabırlı değilim. Öğrenebileceğim en kısa yoldan öğreniyorum bitki isimlerini ve yetişrime şekillerini. AMa latincelerini öğrenmiyorum zira aklımda tutamıyorum :(

    YanıtlaSil
  2. Evrencigim eline koluna saglik diyorum ve cok cok tesekkur ediyorum hem üsenmeyip detaylica yazdigin hem vakit ayirdigin icin.

    YanıtlaSil
  3. Bulmacaları çok seven biri olarak benim için bu uğraşın en eğlenceli kısmı sonuca ulaşmak değil de sonucu arama/düşünme sürecidir. O süreci öyle güzel anlatmışsınız ki sanırım sizin için de aynı şey geçerli; yani ancak "oyun oynayan" o süreci yaşayabilir. Ne kadar çetrefilliyse o kadar keyifli olmaz mı?

    YanıtlaSil
  4. Hande,
    Latincelerini ben de aklımda tutamıyorum ki! Bir excel tablom var, oraya not ediyorum.

    Demet,
    Aralarında işine yarayacak kaynaklar ve fikirler vardır umarım.

    Işıl,
    Merhaba, çok doğru. Ne kadar çetrefilli olur ve uzun sürerse o kadar iyi benim için de :)

    YanıtlaSil
  5. Evren, sen yine de Ayca alternatifini bir elinin altinda tut :)) Ben de seviyorum tanimadigim bir bitkiyi arastirmayi! Sonuca ulasmasi da cok kolay degil, bu da baska bir gercek. Bitkilendirme sistematigini, familya özelliklerini bilmek cok önemli. Bu özellikler sonuca her zaman daha cok yaklastiriyor arastiran kisiyi. Esimin bitki tanimlama yetisi, ve kafasindaki kütüphanenin genisligine cok sasirirsin ama bu sadece egitimini almis olmasindan dolayi degil, kücüklügünden beri oyun alanlarini ve materyallerini ormanlarin, göl kenarlarinin ve bitkilerin, agaclarin olusturmasindan kaynaklaniyor. Cok iyi bir keman sanatcisinin 12 yasindan beri kemani calmasi gibi. Ben cok gec yasda bu dagarcigi olusturmaya basladim, o yüzden onunki kadar kaliteli degil benim dagarcigim.

    Yeni yeni ilgi duymaya baslayanlara ise benim ilk tavsiyem, agaclarla baslamalari. Özellikle herdem yesil yani yaprak dökmeyenlerle! hem yavas yavas latinceyele tanisirlar, hem de herdem yesiller cok zor degildir. (bu arda basit latince terimler sözlügünü de el altinda tutmakta fayda var cünkü aslinda latince kelimeler bitkileri acikliyor da) Önce etraflarindaki agaclar!! yani sadece kitaptan degil. Görmek dokunmak, hissetmek önemli!! Sonra yaprak dökenler ve calilar, sonra cok yillik bitkiler ve tek yilliklarla devam edilebilir. Kisinin kendi sistemini oturtmasi cok önemli. Iyi eglenceler...

    YanıtlaSil
  6. Ayça,
    Açık çek için teşekkürler :))
    Sen söyleyince hatırladım. Ben de başlarda ağaçlarla çok ilgilenmiştim. Herdem yeşil olmayanlar da ilgimi baharda çekmeye başlıyorlardı. Sonbahara kadar ne olduklarını bulmak için epey zamanım oluyordu :)
    Selamlar

    YanıtlaSil
  7. oh az önce sorduğum sorunun cevabını yazmışsın bu yazıda. rahatladım.

    YanıtlaSil
  8. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil