"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Çarşamba, Şubat 28, 2007

Kendi fikirlerim pek hoşuma gidiyorsa da...

Dünkü Radikal'de günün sözü şuydu:

Her ne kadar kendi fikirlerim pek hoşuma gidiyorsa da sanırım ki, başkalarının da kendi hoşlarına giden böyle fikirleri vardır.
Descartes

Acaba dünya üzerinde böyle düşünenlerin sayısı artsa;
kavga, kuru gürültü, boş tartışma biraz azalır...
herkes kendi "harika" fikrini başkalarına ille de kabul ettirme sevdasından biraz vazgeçer miydi...

diye düşünmeden edemedim.

Aşağıdaki de Descartes'a ait bir önerme imiş... :-)






(Kaynak: nwistheone )

Pazar, Şubat 25, 2007

Feride usulü armutlu süt!


Çocukken Çalıkuşu'nda okumuştum. Romanın sonlarına doğru bir yerde Feride taşrada geçirdiği günleri anlatırken armut kokulu sütlerden bahseder. Eğer koyunlar hep armutla beslenirse harika armut kokulu süt verirlermiş. Böyle bir şeyi daha sonra ne başka bir yerde okudum, ne de duydum. Ama süte sinmiş armut kokusu ve tadı insanın hayalgücünü gıdıklayan bir şey. Okurken çok merak ettiğim gibi, sonra da hiç unutmadım bu detayı...
Bugün sabah meyva sepetinde gözüme takılan armutlar bir oyun etti bana...
Ben de bir "çalıkuşu"luk ettim.
Sert mert aldırmayıp armutların ikisini ufak ufak doğradım.
Üzerine de bir büyük bardak süt ekledim. El blender'ından geçirdim.
Oldu mu bana Feride usulü armutlu süt!
Ya da daha doğrusu "Feride usulü armutlu süte bir milkshake yaklaşımı" mı koymalı adını?
En iyisi adını boşverip tadına bakmalı!
Zaten ben keşfetmiş olamam ya, bi deneyen olmuştur önceden de...

Çok yaşayın hayatın basit ama olağanüstü tadları!

(Fotoğraf: MicheKerr )

Salı, Şubat 20, 2007

Kireçle mücadele günü

Dünü kireçle mücadele günü ilan ettim. Kullandığımız su öyle kireçli ki en azından iki ayda bir böyle bir mücadele gününü gerekli kılıyor. Öncelikle alışverişe gitmek gerekti tabii. Bir süredir nerdeyse tüm temizlik alışverişimi süpermarketlerin gıda reyonlarından yapıyorum. Bu iş içinde en ucuzundan üzüm sirkesi ve bir kaç paket kabartma tozu yeterli oldu.
İlk iş olarak dibindeki kireç tabakası yüzünden uzun süredir alarm veren su ısıtıcısı temizlendi. Isıtıcıya minimum su seviyesine kadar su doldurup (0,5 litre) üzerine yarım bardak sirke ekledim. Bazen duruma göre bir bardak eklediğim de oluyor. Sirkeli su ısıtma işleminin sonlarına doğru köpürüp taşma eğiliminde olduğu için, ısıtıcıyı ağzı açık olarak çalıştırdım ve gerektiğinde hemen kapatabilmek için başında bekledim. Zaten kaynama aşamasında kireç tabakasının çoğu kalktı. Biraz daha inatçı olan kısımlarda da bir çatal ya da kaşık kullanmak yeterli. Çünkü zaten büyük ölçüde yumuşamış oluyor. Bütün temizlik sadece 10 dk. sürdü. Bittiğinde ısıtıcının su kaynatma süresinde gözle görülür bir fark oluştu her zamanki gibi... Aynı teknik çaydanlıklarda da işe yarıyor.
İkinci olarak suyu sağa sola çapraz akıttığı için sinirimi bozan musluğu ele aldım. Musluğun ucundaki filtre hafif bir çevirmeyle çıkarıldı. Son temizlikten beri ne kadar kireç tuttuğu hayretle gözlendi. Bir bardak sulu sirkeye (çoğu sirke, azı su) biraz kabartma tozu eklendi. Filtre bu karışım içinde mümkün olduğunca uzun bekletildi (bu sefer 3-4 saat). Süre sonunda kalan kireç tabakası da mutfak bezi yardımıyla tamamen silinip filtre yerine takıldı. Musluktan sağa sola sıçramadan aksırıp tıksırmadan dosdoğru akan su zevkle izlendi. Filtresi olmayan veya çıkarılamayan musluklarda sirke emdirilmiş bir bez veya kağıt havluyu musluğun başına sarıp, bazen düşmemesi için ters çevrilmiş bir kavanoz ile destekleyip bir gece bekletiyorum.
Son olarak sudaki kireçten en çok nasibini alan yer olan mutfak evyesine el attım. Özellikle kirecin yoğun olduğu bölgelere bol bol sirke döküp üzerlerine biraz da kabartma tozu serptim. Burada da bir süre bekleyip (mesela 15 dk.) sonra bir bulaşık bezi ile girişmek gerekiyor. Sirkenin asitli olduğu için mermer gibi hassas yüzeylerde kullanılmaması gerektiğini söylemeye gerek var mı?

Sonuç?
Daha az elektrik ve zaman harcayan su ısıtıcısı...
Doğru düzgün akan ve az açmanın yeterli olduğu bir musluk...
Mutfakta temiz ve gözü rahatsız etmeyen bir çalışma ortamı...
Lavabodan akıp giden ise sadece sirke ve kabartma tozu!
Zaten kalan sirke de kireç ve sabun artıkları yüzünden sık sık tıkanmaya meyleden banyo lavabosuna boca edildi! Tek başına büyük tıkanmalarla baş edemese de sirke bu şekilde düzenli olarak kullanılırsa lavabolardaki tıkanmaları baştan önleyebiliyor. En azından ben faydasını gördüm.

Perşembe, Şubat 08, 2007

Ucuz ve gündelik malzemelerle dekorasyon


Ucuz ve gündelik malzemelerle, örneğin şarap kadehi veya kağıt klipsleriyle birbirinden ilginç dekorasyon fikirleri...

Real Simple'dan : Decorate on the Cheap with Everyday Items

Fotoğraf:Andrew McCaul

Cuma, Şubat 02, 2007

Haydi bakalım, hurma!


Bugünün büyük süprizini bir hurma çekirdeği yaptı. Ya da o eskiden bir hurma çekirdeğiydi, artık değil...

Ağustos muydu tam hatırlamıyorum. Bir yerlerden taze hurma bulduk. Gelip gidip alıyoruz. Tam benim mutfakta elime geçen her meyve çekirdeğini, her bakliyatı ve her çekirdek baharatı bir saksıya ekiverdiğim zamanlar. Bir gün limon çekirdeği ekiyorum, ertesi gün kişniş tohumuyla kavun çekirdeği. Hızımı alamayıp devasa avokado çekirdekleri mi ekmedim, pirinçler mi, susam ve keten tohumları mı...
Mutfağımın iklimi hangi birini nereye kadar götürür, malum. Maksat deneysel bahçıvanlık. Bir de topraktan ilk kez başlarını çıkarışları yok muuu... İşte o anı seviyorum. Sağolsun çoğu hayal kırıklığına uğratmadı beni. Bazılarında başarısız olduysam sebebi ben ve sabırsızlığımdı.

Başarısız olduklarımdan biri de işte hurma çekirdeğiydi. Oysa ki dersimi internetten iyi çalışmış, hurma çekirdeğini bir gün suda beklettikten sonra ve yatay olarak ekmiştim bir güzel.

Sonbahar ortalarında yer kıtlığından proje rafa kalkarken hurma çekirdeğinin saksısına da bir yürüşten köküyle söküp getirdiğim civan perçemini ektim. Civanperçemi sevdi bizi, çok uğraştırmadan tuttu ve düzenli büyümeye başladı.

Derken bugün... Civan perçemi saksısının içinde kıyıda bir yerden yeşil ve kuvvetli bir başçık uzanıvermiş merakla dünyaya doğru... Hoppalaaaa! Bu da ne şimdi? Saksının kenarında aylardır duran, hafif toprağın içine kaymış ev yapımı (!) işaretleyicimi çıkarıp, üzerindeki silinmeye yüz tutmuş kendi yazımı okuyorum: **HURMA**

Haydi bakalım, hurma geliyor!

(Fotoğraf: uldo )