"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Perşembe, Ekim 18, 2007

Otomobil sürücülerinin diktatörlüğünde...

"Otomobil bizi tamamen çılgına çeviriyor."
"Otomobil kullanmak bir bağımlılık."
"Kesinlikle bir otomobil sürücüleri diktatörlüğünde yaşıyoruz."


Bu "tuhaf" fikirler Hermann Knoflacher'a ait. Prof. Knoflacher 30 yıldan uzun zamandır Viyana Teknik Üniversitesi Ulaşım Planlaması ve Tekniği Enstütüsü'nde çalışan bir akademisyen. Viyana için tasarladığı değişik ulaşım şekilleri ile tanınıyormuş. Otomobili olmayan ve çok nadiren otomobil kullanan Knoflacher'la Die Zeit bir ay kadar önce bir röportaj yapmış. Bir çok otomobil kullanıcısına oldukça sivri gelebilecek görüşleri var. "Şoför mahalli"ne bir türlü alışamayan ve takıntılı bir "kaldırım kullanıcısı" olan ben, doğrusu biraz şaşırarak, biraz da eğlenerek okudum söylediklerini.

İşte söylediklerinden dikkat çekici alıntılar:

"Otomobil beyinde yerleşip davranış şeklimizi, değer sistemimizi ve algılamamızı etkileyen bir virüs. Normal bir insan bugünkü yaşam alanlarımızı çılgınca bulabilir. Kendimiz az çok gönüllü olarak izole edilmiş evlere çekilip, dış mekanları otomobillerin gürültü, toz ve egzoz gazlarına bırakıyoruz."

"Otomobil sürücüsü ile insan arasındaki fark, insanla bütün böcek türleri arasındaki farktan daha büyüktür. İnsanlarla böceklerin ortak yanı bir yerden bir yere gitmek için kendi vücut enerjilerini kullanmalarıdır. Otomobil sürücüsü buna ihtiyaç duymaz. Ayrıca kendi rahatları uğruna sonraki nesillerin yaşam alanlarını tahrip eden veya kendini öldürecek kadar hızlı hareket eden hiç bir böcek türü yoktur."

"Bana kalırsa ulaşım biliminin temel tezleri tamamen yanlış! ... Motorizasyonun artması ile hareket becerisinin de arttığı varsayılıyordu. Bugün biliyoruz ki artan sadece otomobil ile seyahat edenlerin sayısı. Kullanılan toplam yol ise sabit kalıyor, çünkü aynı zamanda toplu ulaşım araçları kullanımı ve yayalar azalıyor. İkinci yanlış varsayım hız arttıkça zaman tasarrufu yaptığımız. ... Aslında hız arttıkça zamandan tasarruf yapılmıyor. Sadece aynı süre içinde ulaşabileceğimiz mesafeler artıyor."
... "Artan mesafenin bir anlamı yok. İnsanoğlu aynı ihtiyaçları karşılamak için eskiden olduğundan daha uzağa gidiyor. Eskiden yaptığının aynısını yapıyor. Ama bunun için daha uzağa gidiyor."

Daha büyük mesafeler katetmenin ufkumuzu genişlettiği yorumu üzerine: "Saatte 100 kilometre hızla geçip giderken ufkumu nasıl genişletebilirim? Ufkumuz hız yüzünden aşırı daralıyor!"

"Bugünkü şekliyle kaldırımlar bir şaka gibi! 7000 yıl boyunca yayalar yol yüzeyinin tamamına sahipti. Son elli yıldır yayaları yol kenarına itiyoruz ve sonra da bu ulaşım şeklinin neden ortadan kaybolduğuna şaşırıyoruz. Biz insanları otomobil kullannmaya mecbur eden yapılar inşa ettik!"

"Otomobil sürücüsünün özgürlüğü reklamlarla satılan tamamen sanal bir özgürlük. Harika bir çevrede, bomboş bir yol boyunca giden tek bir otomobil gösterilir. Gerçek durum, trafikte takılıp kalmış otomobiller, gösterilseydi; hiç kimse otomobil alacak kadar aptal olmazdı."

"Yaya olarak bir kutu dolusu kanser yapan maddeyi etrafa püskürtseydim, yaptığım kanuna karşı olurdu. Binlerce otomobil sürücüsü bunu hiç bir engelle karşılaşmadan her gün yapıyor ve hepimizin yaşamını ortalama 12 yıl kısaltıyor."

Otomobillerin savaş nedeni olup olmadığı sorusu üzerine: "Yüzde yüz! Ve bunun için Irak'a bile bakmaya gerek yok. Avusturya'da her gün iki kişi yollarda ölüyor. Ulaşım her yıl 400.000 kişiye fiziksel zarar veriyor. Bu rakama egzoz gazlarının sebep olduğu ölümler dahil değil."



Türkiye' de her gün, her saat, her dakika kaç kişinin yollarda öldüğünü düşünürsek, sürekli bir savaş halinde olduğumuz inkar edilemez sanırım.

Bay Knoflacher! Arada bir bize de uğrasanıza!

5 yorum:

  1. SÜper bir yorum getirmiş bu adam trafik,otomobil, otomobilin tahrip ettiği çevre gibi unsurlara. ayrıca otomobil kullanan insanlar için de pek yanlış şeyler söylememiş. Bİler İstanbul da tarfikten korkarak yaşıyoruz. Yani bu demek oluyor ki arabaların diktatörlüğü altındayız gerçketende. Sadece insanlar bu trafik yüzünden zorunlu olmadıkça evden çıkmamaya başladılar. Şehrin bütün güzelliğini bu sayede erteliyorlar. Çok güzel bir röportajmış.Teşekkürler paylaştığın için. Öpüyorum..

    www.lezzetaski.com

    YanıtlaSil
  2. Çok enteresan tespitler bunlar. düşündüm de mesela aynı ihtiyaçları karşılamak için daha uzağa gitmek, ufkun daralması.. gerçekten öyle yaaa dedim.

    Yine de arabasız bir hayat düşünemiyorum. En basitinden Leventten çıkıp Bahçelievlerdeki akrabalara gitmek, araba olmasa çok zor oluyor.

    YanıtlaSil
  3. Bİraz önce baktım da ne biçim yazmışım. Trafik yerine tarfik mesela... Çok özür diliyorum yamuk yumuk yazdığım için. Öpüyorum...

    YanıtlaSil
  4. Radikal ama bir o kadar doğru bu yaklaşımlara nazaran gelin görün ki hayat da otomobilsiz olmuyor ;) Alternatif: TOPLU TAŞIM; Uzun mesafede tren, kısa mesafelerde metro, tramvay ve bisiklet!!Bir çok Avrupa ve Asya ülkesinde bisiklet kullanımının trafik ve çevreye yansımasını görebiliyoruz. Konu üstünde, yani Türkiye'de bisiklet kullanımının yaygınlaştırılmasına ilişkin alt yapının oluşturulması için çalışan akademisyenler olduğunu biliyorum (Ankara'da) ama hayata geçer mi, araştırma tozlu bir rapor olarak raflarda mı kalır işte onu bilmiyorum :))

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Hande,
    Hiç sorun değil :) Bazen ufaklığım kucağımdayken ben de öyle yazıyorum. Yazıyı beğendiğine sevindim.

    k.i.s.d ve Ayça,
    Haklısınız, bugünden yarına otomobilden vazgeçmek hiç kolay iş değil. Özellikle de Knoflacher'in dediği gibi otomobile mahkum eden şehirlerde yaşıyorsak... Toplu ulaşım sistemi bozuk, kaldırımlar bozuk, 1-2 km. gitmeden toz ve gürültüden neye uğradığını şaşırıyor insan.

    YanıtlaSil