"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Perşembe, Ekim 05, 2006

Kütüphanede...

Dün kütüphanedeydim. En sevdiğim şey belli bir kitap aramadan, elimde katalogdan çıkarılmış listeler olmadan, kitap raflarının arasında keyfi olarak dolaşmak...
bir o kitaba, bir bu kitaba takılmak...
ahşap rafların ve eski-yeni binlerce kitabın birbirine karışmış kokusunu duymak...
artık gittikçe daha az yerde elde edilebilen türden huzurlu bir sessizliğin içinde olmak...

Dün bütün öğleden sonramı bu keyifli kütüphane gezintisine ayırmış olduğumdan, raflardan 3-4 saat yetecek kadar kitap seçtim kendime. Sonra hepsini yüklenip sakin bir köşe aradım. Okullar henüz yeni açıldığından kütüphaneler neredeyse boş. Güneşli bir pencerenin önünde; küçük, tek kişilik bir masa bulmam güç olmadı. Tüm kitapları yaydım önüme. İlginç şeyler okudum, yeni şeyler öğrendim. Araştırılacak yeni konular edindim. Notlar aldım, bir kaç sayfa fotokopi çektirdim. Bazı kitapları ödünç alıp eve götüremeyeceğime çoook çok hayıflandım. Kütüphaneden çıktığımda yorgun değil, sanki dinlenmiş gibiydim.

Kütüphanelerin hep soğuk yüzünü görmüş; zevk için değil de hep bir görevle kütüphanelere gitmişlere bunu nasıl anlatmalı, bilmem ki?

Kütüphaneler, nesli tükenen huzur kaleleri dünyanın!

2 yorum:

  1. Kütüphaneler, nesli tükenen huzur kaleleri dünyanın! Ne doğru!

    Kütüphane, aynı zamanda, maddesel olarak sahip olmadan içindeki bilgeliğe vakıf olma huzurunu tattırıyor.

    YanıtlaSil
  2. Pek güzel dedin Dejavu'cugum :)

    YanıtlaSil