Mevsim yaza geçmeden papatya ile karahindibadan bahsetmesem olmayacak.
Yol kenarlarını dolduranlar da onlar...
En acemi bahçıvanların bahçelerine hayat verenler de...
Dün yanından geçtiğim bir bahçede gördüm. Çimleri biçerken ortada baklava şeklinde bir bölüme dokunmayıp olduğu gibi bırakmışlar. Sadece papatya ve karahindibadan oluşan bir çiçek tarhı elde etmişler böylece. Önce bahçıvanın tembelliğine verdim. Ama sonra düşündüm de... Belki de şık bahçe dergilerinden fırlamış gibi değil de, daha "doğal" bir tarzı tercih ediyordur bahçesinde. Neden olmasın? (Fotoğraf: Sir Iwan)
Bu kır çiçeklerinin en hoşuma giden yanı, her ortamda, her şart altında yetişebilmeleri. Hani bazen kaldırım kenarında, duvar dibinde neredeyse yoktan -yoktan demeyelim de taştan- biten karahindibalar olur ya... İşte onlar benim favorilerim! İnsana her şart altında şikayet etmeden, ne olabilecekse en iyi şekilde onu olmanın mümkün olduğunu anlatır gibiler... (Fotoğraf: muckiwurm)
Karahindibanın latince adı Taraxacum officinale. Başta gelen batı dillerinde olduğu gibi Türkçe'de de aslandişi diye geçtiği oluyor (İngilizce dandelion, Fransızca dent de lion, Almanca Löwenzahn). Çoğu zaman sarı çiçeklerine şöyle bir bakıp geçtiğimiz hindiba aslında çok da faydalı bir bitki ve mutfağımızda da önemli bir yeri var. Sadece pazara çıkıp oradan da mutfağımıza girdiğinde çoğunlukla adı radikaya dönmüş oluyor :-)) Ev Cini ve Yoğurtland'da iki güzel tarif ve pek çok ilginç bilgi var karahindiba-radika hakkında... Biz de yol kenarlarında olanlardan değilse de, pazara uğramış "kültürlü" kardeşlerinden bolca misafir edebildik mutfağımıza bu bahar.
Aslında taa geçen sene bulduğum, ama denemeye bir türlü fırsat bulamadığım bir başka tarif daha var karahindibalı. Bu tarifte otun yaprakları değil, hepimize tanıdık olan sarı çiçekleri kullanılıyor. Hem de "tatlı" bir amaç için: Karahindibalı Kurabiye! Denemeyi çok istediğim bu kurabiye şu linkte fotoğraflı olarak tarif edilmiş. Karahindibanın faydaları ve kullanım alanları sayılamayacak kadar çok. Çayına ve kahvesine girmiyorum bile...
(Fotoğraf: Catalinr)
Papatyaya gelince... Aslında pek çok değişik türü var bu çiçeğin. Papatya deyince aklıma hemen o ünlü tango geliyor: "Papatya gibisin beyaz ve ince, eziliyor ruhum seni görünce...". Bu şarkıda kastedilen papatya hangi türdür bilmiyorum :-)) Ama benim sözünü ettiğim, bildiğimiz kır papatyası. Baharda pikniğe gidince saçlara taç diye örülen veya "seviyor-sevmiyor" fallarına çiçeklerini feda eden... Sadece bahar müjdecisi ve piknik eğlencelerinin konusu değil tabii ki papatya. Pek çok faydası da var. Bu yazıyı "Şifalar Bitkiler Ansiklopedisi" ne çevirmemek ve çok iyi bilmediğim konularda ahkam kesmemek için hiç girmiyorum bu konuya. Ama şu ve şu linkte şifalı özelliklerinden bahsediliyor papatyanın... (Fotoğraf: Mark Bridge)
Çevremizdeki bu mütevazi, küçük güzellikleri farkedebilmek ve onları bir şekilde yaşamımıza konuk edebilmek ne güzel!
İster bir su bardağının içinde masamızın bir köşesini süslesinler, ister bir fincan çay olsunlar keyifle yudumladığımız... İster başımıza taç, ister dilimize şarkı olsunlar.
Hep yaşamımızda olsunlar!
China syndrome?
6 saat önce
Çok güzel benzetmişsin, her şart altında yaşanabileceğini simgeliyorlar ciddende :)
YanıtlaSilBen küçükken evimizin 4 tarafıda çimenlikti, öyle çok papatyadan tacım olduki prensesken :)
Selamlar İstanbul'dan
~mrl~
Teşekkürler prenses!
YanıtlaSilAmeliyatlı ameliyatlı ziyaretime gelmişsin :-) Biz kirazdan küpe yapardık. Papatyadan taç nasıl yapılır, hiç öğrenemedim.
Tekrar geçmiş olsun...
Al sana tac yapimi Evren :) Hem de karahindibadan :)
YanıtlaSilBu yazinin uzerinden cook sene gecmis, o arada belki ogrenmissindir. Baska bir sey ararken, bu yazina ve yoruma denk gelmek nedir bilemedim...
http://berceste.blogspot.com/2012/04/bahar-ciceklerinden-taclar.html