Türkiye'deyken bolca reklam seyrettim. Artik icinde degil, kiyisinda yasadigim bir toplumu anlamanin iyi bir yolu gibi geldi bana. En cok dikkatimi ceken seylerden biri, reklamlarda cocuklarin, cocuga yönelik temalarin ve mesajlarin coklugu idi. Oyuna dalmis sincap bile farkedip dikkatini bir anda ekrana veriyordu. Üstelik bu sadece cikolata, oyuncak, vb gibi cocuklara yönelik ürünlerin reklamlarinda degil sadece. Aslinda daha cok yetiskinleri ilgilendiren, hatta bazen sadece yetiskinleri ilgilendirmesi gereken ürünlerde de reklam bir sekilde cocugun cevresinde dönebiliyor. Önceleri bunu hedef kitlenin sosyolojik özelligine hitap etme cabasi gibi algilamistim. Nasil ki nüfusu gittikce yaslanan Almanya'da reklam bir sekilde orta yas üstüne hitap ediyorsa (bazen meyveli yogurt reklami bile!), belki Türkiye'de de genc, cocuklu ve geleneksel olarak cocuksever nüfusa seslenme, sicak/samimi görünme niyeti baskin cikiyordur diye düsündüm. Tamam, cikolata reklaminda cocuga hitap etmek hos olmayan ama klasik bir numara. Ama otomobil reklaminda cocuk oynatmak, senaryoyu cocugun etrafinda döndürmek belki de cocuklu ve cocuksever izleyici kitlesine sempatik görünme cabasidir diye düsündüm. Safiyane. Sonra asagidaki haberi okudum:
Cocuk diktatörler devri
Himm, belki de mesele o kadar da basit degildir. Belki de otomobil ve buzdolabi ve bakliyat üreticisi ve banka ve turizm sirketi zannetigimizden (ve tabii ki bizden) daha iyi okuyor toplumsal degisimleri ve gercekten de ne satarsa satsin reklamlarinda cocuklari hedef aliyor. Öyle olmamasini dilerim. Cünkü öyleyse, cok pis bir oyun bu!
China syndrome?
3 saat önce
Merhaba,
YanıtlaSilMalesef TR'ye gittigimde ben de ayni seyleri gozlemliyorum. Sosyoloji doktorasi yapiyorum ve isim geregi cocuklar hakkinda fazlasiyla cok makale/kitap okuyorum, gozlemlerim de bu cerceve icinde, bazen cok elestirisel olabiliyor. Ama bu kadar cocuk-erkil toplumlar (sadece TR'ye ozgu degil bu) olmak cocuklar icin bence hic de saglikli degil. Eklediginiz haberi de okudum simdi. Cevremde gozlemledigim seylerden cok da farkli degil malesef. Evet cocuklarimiz bizim icin cok degerliler, ama bu demek degil ki onlarin her dediklerini yapalim, istediklerini alalim, hayir demeyelim, onlari meta bagimlisi yetistirelim. Sonucta hayata atildiklarinda her dedikleri yapilmayacak, her zaman evet denmeyecek. Onlari severken kotuluk mu ediyoruz acaba? Bu arada Generation Me diye bir kitap var. Jean M. Twente'nin, tavsiye ederim.
Susurluk civarında bir dinlenme tesisinde tostlarımızı yerken içeriye 3 - 4 yaşlarında kızları olan bir çift girdi, küçük cadı ayalarını yere vura vura yürüyor, bağırığ çağırıyordu, arkasında da annesi ve babası "yapma kızım, neden böyle yapıyorsun" tarzında onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Eşimle hallerine acıdık gerçekten ama bu durumda olan çok çift var. Bir arkadaşım küçük kızından korkusuna uzun yola gidemiyordu, çocuk dayanamıyormuş uzun yola, ne yapıyor diye sorduğumda "huysuzluk yapıyor" cevabını aldım. Böyle o kadar çok örnek varki. Biz de yurtdışına çıktığımızda avrupalı çocukların bizimkilere benzemediğini çok net gözlemliyoruz. Bu ülkemiz çocuklarına özgü, yeni nesil ebeveynlerin yarattığı bir durum ve maalesef çok ciddi bir sorun.
YanıtlaSilIngiltere'den tatile geldigimiz zamanlarda ayni seyi dusunmustuk biz de. Simdi icindeyken cok hissetmiyor insan diyecegim ama gercekten goze batiyor. Bir de reklamlarin yaraticiliktan uzakligi, iticiligi... Ingiltere'de sinema seyreder gibi seyrettiklerimiz, dizi izler gibi izlediklerimiz vardi. Ama burada kaciyorum hep. Belki de o yuzden cocuklari hedef kitle seciyorlar, basit, ucuz, evin buyuklerini tetikleyici reklamlarda cocuklari kullaniyorlar :(((
YanıtlaSilDiger yandan hic sevmedigim ama bu yorumda yaptigim kiyasa ben bile sinir oldum ama Ingiltere'de bu durum yasakti. Reklamlarinda hedef kitleyi cocuk secip, cocuklari oynatanlar hakkinda yasal islem yurutuluyordu!
Ayse merhaba,
YanıtlaSilSeverken kötülük mü ediyoruz sorusunu ben de soruyorum kendime. Aksine inananlarla verdigim mücadeleden yorgun döndüm Türkiye'den. Acikca "bütün o cocuklarin her istedigi aliniyor, her seyleri var, benim cocugumun neden eksigi olsun, neden eksiklik hissetsin?" diye görüs bildirenler var. Beraber yasasak sanirim cok güclük cekerdik. Bahsettiginiz kitabi bulup okumaya calisacagim, yazarin bir iki sitesi, bir de blogu varmis; onlari buldum. Onlari takip edecegim bir de. Tesekkürler...
Cevat Bey,
Sanirim "biz cocuklarimiza anne-babamizin bize davrandigi gibi davranmayacagiz" dedi bir nesil. Onun sonucu bu. Dengeyi tutturmak önemli olan. "Hayir" demenin bir noktaya kadar saglikli oldugunu ve hatta cocugun buna ihtiyac duydugunu ögreniyoruz simdi bir taraftan. Avrupali cocuklarla ilgili gözleminizde hakklisiniz. Iclerinde yasayan ve hatta daha ötesi iclerinde cocuk yetistirmeye calisan biri olarak, onun da tam anlamiyla saglikli olmadigina dair kücük bir süphe yesermeye basladi icimde. Bunu belirtmeden gecemeyecegim.
Dilek,
bak bu söyledigin ilginc. Cocugu hedef alan reklama kesin bir tanim koymak ve buna göre kanuni islem yapmak zor cünkü. Bazen öyle ince veriliyor ki mesaj. Türkiye'de merdivene oturmus iki cocugun kendi aralarindaki konusmalari üzerine kurulu bir otomobil reklami gördüm mesela. O Ingiliz kriterlerine göre yasal islem görürdü herhalde... Peki ya oyuncak bebek reklami? Orada mesajin cocuga verilmesi de cocugun rol almasi da bugünün dünyasinda kacinilmaz görünüyor. Onda uygulama nasil olurdu peki?
Bebegi almaya tesvik seklinde degil, de ozelliklerini anlatir sekilde oluyor Evren. Turkiye'de iken belki yabanci kaynakli bu tarz reklamlar gozune carpmistir. Oyuncak reklami, o araba reklami kadar cocugun icine isliyor muydu? Ben yurutecle ilgili olani hatirliyorum bir tane mesela, cocugun kaslarinin kuvvetlendigini, eglendigini falan anlatiyordu. Little pony reklami hatirliyorum mesela, renkli bir dunya ile cocugun ufkunu genislettigini soyluyordu. Demiyordu ki, bak Little Pony alir seni su dunyalara goturur, bak ne cici, ne guzel, hayallerinin pony'si bu...
YanıtlaSilhiperaktivite özgüven kavramları icat olunduğundan beri anne babalar çocuklarının kulu kölesi haline geldi.çocuk heryerde canının her istediğini yapıyor bunun adıda özgüveni fazla gelişmiş oluyor.eskiler özgüvensizmiydiki mis gibi numune şahsiyetlerdi çoğu.Çocuğa küçük yaşta oturup kalkmasını susmasını her istediğini yeyip içemeyeceğini öğretmek lazım.
YanıtlaSilDilek,
YanıtlaSilZamane reklamlari dogrudan "benim ürünüm söyle iyidir, böyle faydalidir" demekten cok ürünle iliskilendirilen (aslinda ilgisiz) bir iyilik, hosluk, güzellik duygusu yaratarak is görüyorlar benim gözlemime göre. O yüzden o ayirimi yapmak güc gelmisti bana. Ingilizler bir sekilde üzerinde kanuni düzenleme yapacak kadar basarabildilerse bunu, ne ala.
Rehnuma,
Merhaba, haklisiniz. Bazen anne-babalikla ilgili yeni teorilerin hepsi dogruysa, bin yillarin o degerli sahsiyetleri nereden cikti diye düsünmeden edemiyor insan. Bir de o son cümlenizdeki türden cocugu yetistirmek nasil mümkün olur bir bilebilsem. Bizimki diktatör degilse de bazen ali kiran bas kesen egilimleri gösteriyor.
Evren su siteyi bir incele istersen.
YanıtlaSilOradan birkac link http://www.asa.org.uk/Media-Centre/2010/Annual-report-2009.aspx
http://www.asa.org.uk/Media-Centre/2007/New-food-rules-for-non-broadcast-ads.aspx
http://www.asa.org.uk/Regulation-Explained/History-of-Ad-Regulation.aspx
http://www.asa.org.uk/About-ASA/Annual-Report.aspx