Dogadaki Son Cocuk
Richard Louv
Bu satirlardaki "kusurları da içeren bir kusursuzluk" ifadesi, yaşadığım dünyanın mükemmellik takıntısından sıkılmış yetişkin ruhuma nasıl da hitap ediyor. Ben 'o' çayırlarda büyüdügüm icin belki de. Dizlerimde cocukluk yaralarinin izleri var hala, isirgan otuyla elimin aci tanisikliklari var bir de. Isirgan otu dedim de...
...bakin, isirgan otlari:
Öbek öbekler, her yerdeler burada. Buraya tasindigimizda ilk dikkatimi ceken bitkilerdendi. Bir yerlerde resmini gördüm. Altinda Brennnesseln yaziyordu. Isirganotu yani. Cocuklugumda hatirladigimdan biraz farkliydi. Izmir günlerinde salata olmak üzere mutfagimiza giren "dikenotu"ndan da baska gibiydi. Ama o zamanlar benim gözüm bitkilere bu kadar acik da degildi, itiraf edeyim. Uzun zaman bilir ama inanmaz gezdim cevrede. "Bak bu isirganotu" dedim kendime , pek inanamadim yine de...
Gecen gün sincapla nehir kenarinda yürürken, o birden yere yikilmis kütüklerin arasina dogru atildi. "Anne, hadi gel saklanalim buraya" diyerek... Bir kac gün önce babasiyla saklambac oynadiklarindan haberim vardi. Demek ki burasiymis oyun yerleri. Sincap, itiraf etmeliyim ki, dogada benden daha korkusuz. Dogayla benden daha direk bir cocukluk iliskisi gecirmis babasindan almis olmali bu yönünü. Bir anda patikadan cikmak; dizlerime kadar gelen, sık, ıslak otların arasına dalmak bir panik duygusu yarattı ben de. Aklimin bir tarafi da sincabi öngöremedigim tehlikelerden korumak cabasinda oldugundan, pek dikkat etmeden attim adimlarimi. Elim dikkatsizce bazi otlara degdi hizla. Isirganmis onlar! Gercekten. Simdi yüzde yüz biliyorum, icimde bir yerde inaniyorum buna. Isirganmis gercekten. Ellerim söylüyor cünkü ;)
Unutmadim, ekleyeyim hemen. Ingilizce Nettle deniyor. Gözlerinizi dört acarsaniz, genis Urtica ailesinin bu ilginc bireylerini her yerde görebilirsiniz. Sehirdeyseniz, yikik virane evlerin bahcelerinde olacaklar, unutmayin!
Ama siz belki de hala "daginik parca" nedir, onu merak ediyorsunuz. Durun kitaba geri dönelim ve okuyalim oradan. Simon Nicholson adinda bir mimarin gelistirdigi bir kuram bu. Söyle ki, " Herhangi bir ortamdaki bulus ve yaraticilik derecesi ve kesif olanaklari, ortamda yer alan degiskenlerin sayisi ve niteligi ile dogru orantilidir. Nicolson'un tanimiyla daginik parcali bir oyuncak acik ucludur; bir cocuk onu cesitli sekillerde kullanabilir ve hayal gücünü ve yaraticiligini kullanarak baska daginik parcalarla birlestirebilir".
Peki tüm bunlarin cocuklarin doga deneyimleri ile ilgisi ne? Cok basit. Hep tembellik edip, Louv'dan alintilayacak degilim ya, söyle alayim sizi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder