"Wir wollen die Qualität der Nutzerdiskussionen stärker moderieren. Bitte haben Sie deshalb Verständnis, dass wir die Kommentare ab 19 Uhr bis 8 Uhr des Folgetages einfrieren. In dieser Zeit können keine Kommentare geschrieben werden. Dieser "Freeze" gilt auch für Wochenenden (Freitag 19 Uhr bis Montag 8 Uhr) und für Feiertage."
Süddeutsche Zeitung'da haberlere okuyucu yorumu birakilan bölümün basinda yaziyor bu. Her okudugumda gülümsetir beni. "Okuyucu tartismalarini daha güclü denetleyebilmek icin saat 19.00 ile izleyen günün saat 8:00'i arasinda yorum birakma özelligini donduruyoruz. Bu saatler arasi yorum birakilamaz. Bu özellik haftasonu ve bayramlar icin de gecerlidir" diyor :) Pazar günü fastfood restoranlari, Türk dönercileri ve bazi ekmekciler disinda (onlar da sabah bir kac saat) acik dükkan bulunamayan, cumartesi günü ögleden sonra sehir merkezi disindaki kisiye ait dükkanlarin hizla kapanmaya basladigi, tüm marketlerin hafta ici en gec aksam 8'de kapandigi ülkenin internet gazeteleri de böyle oluyor iste. Gece ve haftasonu yorumlarinin moderasyonu icin nöbetci birakmak akillarina gelmemis :) Uygarlikta, bilisimde, demokraside bir kac adim öndeyiz bu ülkeden, ne güzel, ne güzel :))
China syndrome?
2 gün önce
cok güldüm ya:))... 10 yildir burdayiz esimle, ve hala bu anlattiklariniza, calisan insanlar olarak cumartesileri iki ayagimizi bir pabuca sokmak zorunda kalisimiza alisamadik bir türlü. Ben ayrica cumartesi sabahlari market isini erkenden halledenin kayirilmasini da protesto ediyorum, raflara biten malzemeyi koymak bu kadar mi zor kardesim, sonucta para kazanacak olan onlar, aradiklarim da egzotik seyler degil yani, süt, yumurta, taze sogan... pratik zeka eksikligi mi desem, cesaret eksikligi mi desem, yeni olana karsi alerji mi desem, ne desem bilemedim var birseyler:)...
YanıtlaSilİstanbul'da gece yarısı çorbacı bulmak gibisi yok:)
YanıtlaSilavusturalyayi anlatmisti bir arkadasim 5'den sonra hayat duruyor diye. Turkiye bu kategoriye bence hicbir zaman girmeyecek :) Turk insanina ters :) Iran gibi yapsalar da giremez :)
YanıtlaSilHerkes huzurlu, evinde ailesiyle, hobileri ile hayatini yasiyor iste.
YanıtlaSilUlkem insani ise calisiyor da calisiyor. Cocuklar anne baba yuzu gormeden buyuyor, fazla mesai diye. Ne bayram tatili var, ne haftasonu, calis babam calis. Sonra yipransin sinirler, vucutlar, gelsin hastaliklar :(
iste, tam da bu sebeple magazalardaki satis gorevlilerinin hepsinin yuzu asik. girdigin restoranda sana hosgeldin diyen yok, gule gule diyen de. insanlar birbirlerinin gozlerine bakmaz olmus; saatlerce calismaktan, yorgunluktan, deli gibi calismasina ragmen hala gecim derdi, karin doyurma derdi olan insan nasil diger insanlari "insan" gibi gorebilir ki zaten? sonsuz kalabalik, bitmez bir akis, dinmez bir hiz ve surumun ortasinda, derya denizin icindeki baliklar gibiler..bos gozlerle etrafina bakar gibi yapmakta ama gercekten gormemekte.
YanıtlaSilhenuz dondugum turkiye ziyaretinden sonra duygularim selale oldu yazini okuyunca :)
sevgiler
berna
yorum yazan arkadaslarin dediklerinde büyük dogruluk payi var, evet insanlar hobileriyle ilgilensin, insanca yasasin katiliyorum, Türkiye'yi de abarti buluyorum, sömürülüyor insanlar resmen ama arasi cözümler var bence. Mesela bu moderatör meselesinde, bir sürü dil isleme teknikleri var, cok kolay otomatik moderasyon yapabilirsiniz, bir adamcagizin orda gece gündüz okumasina gerek yok, ya da en azindan yiyecek marketlerini tüm personeli cumartesi calistiracak sekilde degilde, bir kismini cumartesi bir kismini pazar (en azindan öglene kadar) calistiracak sekilde acabilirsiniz kimseyi sömürmeden (Belcika'da böyle mesela). Giysi satmasinlar istemiyorum:). Bana insanlari sömürmeden, ama biraz hayatimizi kolaylastiracak pratik cözümler bulmak mümkün gibi geliyor.
YanıtlaSilÇiğdem'e tamamen katılıyorum. Orta Avrupa ülkelerini oldukça iyi tanıyorum ve zaman zaman tahammül edilemez buluyorum. Bir orta yol bulunmalı bence de. Bu da ancak gerçek anlamda vardiyalı çalışma uygulayarak, çalışanlara tam olarak haklarını vererek, izinlerini gasp etmeyerek olur. Türkiye'de sorun işyerlerinin açık olmasında değil, yetersiz eleman çalıştırılmasında ve iş paylaşımı uygulamasının hiç olmamasında. İnsanların daha çok evin dışında zaman geçirdiği, sokak etkinliklerinin bol olduğu, gece gündüz her saat cıvıl cıvıl şehirleri severim. Tüm Akdeniz ülkelerinde ve çok şükür ülkemde olduğu gibi. Orta ve kuzey Avrupa'nın bir iki büyük şehir hariç ıssız sokaklarını, hafta sonu öğleden sonra hayatın durmasını, kazara pazar akşamı gidilmişse bu ülkelere akşam aç kalmayı tercih etmem. Bu yaşam tarzı da ister istemez farklı çalışma saatlerini getiriyor. Dışarıdaki hayatı durdurarak değil aklı, teknolojiyi kullanarak ve adil olarak çözüm yolları bulabilsek keşke.
YanıtlaSilEski bir denetci olarak, Turkiye icin sunu soyleyebilirim; Turkiye'deki is kanunu aslinda daha cok istihdam yaratabilmek icin hazirlanmis. Vardiyali sistem kurulabilsin diye, is yerleri daha cok insan calistirabilsin diye. Dikkat ederseniz, baska ulkelerde oldugu gibi bireysel disaridan is yapma ile cok fazla madde yoktur. Ancak is yerleri bu kanun maddelerini coook guzel kendilerine yontup, cogu zaman da ihlal ederek calismaktadirlar. Mesela, bayramlar tatildir. Dini bayramlar uzun oldugu icin onlari pek atlayamazlar ama bir gunluk milli bayram tatillerini pek guzel cignerler. Denetleme mekanizmasi da o gunlerde tatil yapip ceza kesmez... Oysa o gunler hatta Pazar gunleri daha onceden bildirilmelidir fazla mesai icin ve bir miktar da ucret yatirilmalidir(aslinda caydirici bu para) ancak takan kim? Mesai yapmak yerine vardiyali sistem kurulabilir. Ama vardiya basina ayrica usta istihdam etmemek icin, bunu yapan kim? Acikcasi Ingiltere'de yasarken, en sevdigim yani, esimin 8:30'da evden cikip 18:00'de evde olmasi idi. Arada ogle tatillerinde bulusup, yemek yiyebilmemizdi. Cunku orada hatta Turkiye disindaki tum ulkelerde sirketler calisanlarina yemek vermez! Ogle saatiniz bellidir ve o sureyi kimse sizden alamaz. Turkiye'de yemegi isveren verir ama don isinin basina calis der, hatta patronunuz iki masa oteden sizin kac dakikada yemek yediginizi gozler. Arkadaslar masa basinda yemegi bittigi halde oturuyorsa, laf gelir bir sekilde. Sonra sirket calisanlarinin uyumsuzlugundan bahsetmek gene patronun isidir! Kanunda ise yemek icin verilmis kesintisiz kullanilmasi gereken sure acik ve nettir! Anlatilacak coook sey var cok.
YanıtlaSil