Bugünün büyük süprizini bir hurma çekirdeği yaptı. Ya da o eskiden bir hurma çekirdeğiydi, artık değil...
Ağustos muydu tam hatırlamıyorum. Bir yerlerden taze hurma bulduk. Gelip gidip alıyoruz. Tam benim mutfakta elime geçen her meyve çekirdeğini, her bakliyatı ve her çekirdek baharatı bir saksıya ekiverdiğim zamanlar. Bir gün limon çekirdeği ekiyorum, ertesi gün kişniş tohumuyla kavun çekirdeği. Hızımı alamayıp devasa avokado çekirdekleri mi ekmedim, pirinçler mi, susam ve keten tohumları mı...
Mutfağımın iklimi hangi birini nereye kadar götürür, malum. Maksat deneysel bahçıvanlık. Bir de topraktan ilk kez başlarını çıkarışları yok muuu... İşte o anı seviyorum. Sağolsun çoğu hayal kırıklığına uğratmadı beni. Bazılarında başarısız olduysam sebebi ben ve sabırsızlığımdı.
Başarısız olduklarımdan biri de işte hurma çekirdeğiydi. Oysa ki dersimi internetten iyi çalışmış, hurma çekirdeğini bir gün suda beklettikten sonra ve yatay olarak ekmiştim bir güzel.
Sonbahar ortalarında yer kıtlığından proje rafa kalkarken hurma çekirdeğinin saksısına da bir yürüşten köküyle söküp getirdiğim civan perçemini ektim. Civanperçemi sevdi bizi, çok uğraştırmadan tuttu ve düzenli büyümeye başladı.
Derken bugün... Civan perçemi saksısının içinde kıyıda bir yerden yeşil ve kuvvetli bir başçık uzanıvermiş merakla dünyaya doğru... Hoppalaaaa! Bu da ne şimdi? Saksının kenarında aylardır duran, hafif toprağın içine kaymış
ev yapımı (!) işaretleyicimi çıkarıp, üzerindeki silinmeye yüz tutmuş kendi yazımı okuyorum: **HURMA**
Haydi bakalım, hurma geliyor!
(Fotoğraf:
uldo )