Bir süredir aklımı meşgul eden bir kaç soru var: 1-Sık sık ziyaret ettiğim ve yorum bıraktığım bir blogger bana hiç uğramasaydı, rahatsız olur muydum?
2-Bir bloga bıraktığım yorumlara hiç yanıt verilmese rahatsız olur muyum? 3-Her ziyaretçimin bloguna ziyarete git(e)mesem karşı taraf rahatsız olur mu?
4-Her yoruma yanıt ver(e)mesem okuyucu ne düşünür?
5-Yazdığım yazılara hiç yorum bırakılmasa rahatsız olur muyum?
6-Basit bir yaşama gelip giden olmazsa rahatsız olur muyum?Aslında topu topu 2 soru var karşımda. Sadece daha iyi değerlendirebilmek için evirip çeviriyor, 3 ayrı bakış açısından bakmaya çalışıyorum ( ben-okuyucu olarak, sen-okuyucu olarak, ben blog yazarı olarak)
Son zamanlarda oğlum yeni bir döneme girdi. Bu yaşlardaki her çocuk gibi hem daha hareketli, hem de çok meraklı. Erişebildiği yerlerin çapı gün be gün büyürken, keşfetmek istediği şeyler de artıyor. O bu süreçten geçerken benim de internet üzerinde çapım büyüyor. İlgilendiğim konular, blog komşularım, söyleyeceklerim, okuyacaklarım artıyor. Ve açıkça itiraf etmem gerekirse ikisi bir arada gitmiyor... Üstelik zamanının çoğunu bilgisayar başında -blogu için bir tür PR çalışması olarak- oraya buraya yorum yetiştirerek geçiren bir blog canavarına dönüşmek istemiyorum.Bu soruları kendime bugünlerde çokça sorma sebebim bu.
Aslında ilk iki soruyu kendime yönelttiğimde her ikisini de iç rahatlığıyıyla "hayır" diye yanıtlayabiliyorum:
Hayır, her ziyaretine gittiğim blogger beni ziyaret etmek zorunda değil. Onun yazdığı konular bana ilginç gelirken, benim yazdıklarım onun ilgi alanında olmayabilir. Onun ilgisini daha çok çeken başka konular, tarzını daha çok beğendiği blogcular olabilir. Onun vakti benimkinden daha az olabilir.
Hayır, ziyarete geldiğini bir yorumla kanıtlamak zorunda da değil. Sırf bu yüzden bırakılan yorumları farkettiğimde rahatsız oluyorum hatta.
Ve hayır, bloguna bıraktığım her yorumuma ister kendi blogunda, ister benimkini ziyaret ederek ille de bir karşılık vermek zorunda değil. Benim anlayışıma göre bloglar (web günlükleri) özünde kişinin yaşamından gelip geçen birtakım şeyleri kayıt altına alma güdüsünün bir sonucudur. Temelde kişisel bir şeydir. İkinci şahısların konuya dahil olabilmesi teknolojinin bize sunduğu hoş bir olanaktır. Ama web günlükleri aslında ikili iletişim aracı değildir; bunun için e-mail ve sohbet programları var. Çoklu iletişim aracı da değildir; bunun için de tartışma grupları ve forumlar var.
Öte yandan değerli okuyucunun benimle aynı fikirde olup olmadığından emin değilim. 3. ve 4. numaralı soruları o nasıl yanıtlıyor? Yorumuna her zaman karşılık vermesem bunu saygısızlık, ilgisizlik olarak algılar mı? Ziyaretine gitmesem veya ziyaretimi bir yorumla taçlandırmasam saygısızlık, ilgisizlik olarak görür mü? Sevdiğim öyle bloglar var ki yazılanlar üzerine söyleyecek söz bulamıyorum. Ne söylesem fazlalık görünüyor gözüme. Öyle bloglar var ki aklımın ucundan bile geçmemiş konulara değiniyor. İlk kez dikkatim çekilmiş bir konuda ne söylesem yüzeysel kalacağını hissediyorum. Öyle zamanlar oluyor ki bir yazı üzerine söyleyecek çok şeyim oluyor ama sincabın ilgi istediği bir ana denk geliyor. Bazı günler hele ne okumak, ne üzerine söz söylemek için havam olmuyor. Ve bazı günler de havam öyle yerinde oluyor ki zamanımı bilgisayar başında harcamak istemiyorum. Bilmiyorum size de böyle oluyor mu, bilmem söylediklerim tanıdık geliyor mu, bilmem saçmalıyor muyum?
Son iki soruya gelince (bloguma yorum bırakan ve ziyarete gelenler azalırsa rahatsız olur muyum?), çuvaldızı kendime batırıyorum ve evet, görüyorum ki birazcık rahatsız olurum. Söylediklerimin kubbede ne türden bir seda bıraktığını merak ediyorum çünkü. Yazdıklarımın öyle ya da böyle birilerinin işine yarayıp yaramadığını, başkalarınca yanlış bulunan fikirler, bilgiler olup olmadığını bilmek istiyorum. Dahası bırakılan yorumlardan da çok şey öğreniyorum ben. Ama birilerinin sırf kendini mecbur hissettiği için (belki bir tür karşılıklılık duygusuyla) ziyarete geldiği, link verdiği, yorum bıraktığı bir blog olmasını da istemiyorum. Sadece ilgi duyulduğu için ziyaret edilsin, sadece sevildiğinde link verilsin, gerçekten istendiğinde yorum bırakılsın... Blogumun ilk yazısında belirttiğim gibi bu blog herşeyden önce bir basit yaşam güncesi olarak düşünüldü. Berbat bir hafızam var ve unutmamak için, herkesten çok kendim için yazmak ihtiyacındayım. Bu açıdan yazdıklarıma geribildirim almamak, fazla ziyaretçi sahibi olmamak ihtimalinde bile demotive olmadan, neşeyle yazmaya devam ederdim sanırım. Nitekim bu blogun ilk ayları öyle geçmişti. Dolayısıyla 3 ve 4 nolu sorulara "ben de sana gelmem o zaman, ben de sana fikrimi söylemem o zaman" diyecek okuyucuyu saygıyla karşılıyor ve bu riski de göze alıyorum.
Bu karmaşık ve uzun süredir aklımda dolaşan düşüncelerin sonunda
vardığım karar ve sonuçları açıklıyorum şimdi:
1) Zamanım olmadığında veya cevaben söyleyecek özel bir şeyim olmadığında bloguma bırakılmış yorumları veya onlardan bazılarını yanıtlamamak hakkımı saklı tutuyorum.2)Kendime, zamanım olmadığında şu veya bu şekilde ilgi alanıma girmiş blogları ziyaret etmeme serbestliğini tanıyorum.3)Her okuduğum yazıya yorum bırakmak çabasına girmeme konusunda kendimi uyarıyorum.4)Blogculuğu sen-gelirsen-ben-de-gelirim, sen-link-verirsen-ben-de-veririm, sen-yorum- bırakmazsan-ben-de-bırakmam türünden bir tür komşuculuk olarak gören varsa, blogum konusunda canı her ne istiyorsa onu yapma özgürlüğünü tanıyorum. Durun durun, bu saçma oldu, zaten bu özgürlüğe sahip olduğunu hatırlatıyorum.5)Okuyucunun benim bloguma gelip yorum bırakmak dışında da bakması gereken bir çocuk, okuması gereken bir makale, pişirmesi gereken bir yemek, ikna etmesi gereken bir müdür, seyretmesi gereken bir günbatımı, planlaması gereken bir yolculuk, kurgulaması gereken bir blog yazısı, bitirmesi gereken bir proje, düşünmesi gereken bir dünya ahvali ... var, biliyorum. Bildiğimi bilmesini istiyorum. 6) Internetteki en değerli dostlarımı, pek çok sevdiğim blogu, bloguma bıraktıkları yorumlar sayesinde tanıdım. Yine de arada bir yorumlarınızı, değerli fikirlerinizi esirgemeyin demeden geçemiyorum.7)Yeri gelmişken bu blogun yorum bölümü ille de beni, fikirlerimi övmek, takdir etmek, göklere çıkarmak için değil. Okuyucuya, bu yazı dahil, aklına yatmayan bir fikir, yanlış/eksik bir bilgi, bozuk imlayla karşılaştığında eleştirme, düzeltme, karşı çıkma hakkı olduğunu hatırlatmadan geçemiyorum.8)Sorulara zaten her zaman açığım.