"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Çarşamba, Haziran 30, 2010

Sahip olmak üzerine... (I)

Uzun ve derin analizleri olan yazilar yazamiyorum artik. Sahip olmak üzerine söylemek istediklerimi de bir yazida toplamayi basaramiyorum. Arada bir söylenmis bir kac cümle ve bir kac resimden ibaret olacak bu gidisle.

Öncelikle su:
Bazen kendimi sincabin zen kitabindan bir sayfada gibi hissediyorum. Tam olarak su sayfa:

Durgun Su havuzun içine bir göz attı.
"Oyuncakların yüzebilir, ama biz yüzemeyiz" dedi.
"Çok fazla oyuncak getirmişim" diye mırıldandı Karl.
"Önemli değil" dedi Durgun Su, "Daha sonra eve geri götürmene yardım ederim."

Bazen sahip olduklarimiz yasamimizi o kadar cok kapliyor ki, bize yasamak, sadece yasamak  icin yeterli alan kalmiyor. Üstelik onlari aldigimiz yere geri götürmemize ve hatta onlarsiz yasama fikrine alismamiza yardim edecek bir "Durgun Su"yumuz da yok cogu zaman.

Fakat yine de basarabiliriz.

Perşembe, Haziran 24, 2010

Düşündüm de...

Belki de 40+, 39'un değerini bilmek için vardır...
...ve 38'de şükran duyabilmek icin.

Belki de serin bir alına öpücük kondurmanın, her günü büyük bir mutlulukla taçlandırmak için yeterli olduğunu bilelim diyedir bütün bunlar.

Pazartesi, Haziran 21, 2010

Hedef kitle olarak cocuk diktatörler?

Türkiye'deyken bolca reklam seyrettim. Artik icinde degil, kiyisinda yasadigim bir toplumu anlamanin iyi bir yolu gibi geldi bana. En cok dikkatimi ceken seylerden biri, reklamlarda cocuklarin, cocuga yönelik temalarin ve mesajlarin coklugu idi. Oyuna dalmis sincap bile farkedip dikkatini bir anda ekrana veriyordu. Üstelik bu sadece cikolata, oyuncak, vb gibi cocuklara yönelik ürünlerin reklamlarinda degil sadece. Aslinda daha cok yetiskinleri ilgilendiren, hatta bazen sadece yetiskinleri ilgilendirmesi gereken ürünlerde de reklam bir sekilde cocugun cevresinde dönebiliyor.  Önceleri bunu hedef kitlenin sosyolojik özelligine hitap etme cabasi gibi algilamistim. Nasil ki nüfusu gittikce yaslanan Almanya'da reklam bir sekilde orta yas üstüne hitap ediyorsa (bazen meyveli yogurt reklami bile!), belki Türkiye'de de genc, cocuklu  ve geleneksel olarak cocuksever nüfusa seslenme, sicak/samimi görünme niyeti baskin cikiyordur diye düsündüm. Tamam, cikolata reklaminda cocuga hitap etmek hos olmayan ama klasik bir numara. Ama otomobil reklaminda cocuk oynatmak, senaryoyu cocugun etrafinda döndürmek belki de cocuklu ve cocuksever izleyici kitlesine sempatik görünme cabasidir diye düsündüm. Safiyane. Sonra asagidaki haberi okudum:

 Cocuk diktatörler devri

Himm, belki de mesele o kadar da basit degildir. Belki de otomobil ve buzdolabi ve bakliyat üreticisi ve banka ve turizm sirketi zannetigimizden (ve tabii ki bizden) daha iyi okuyor toplumsal degisimleri ve gercekten de ne satarsa satsin reklamlarinda cocuklari hedef aliyor. Öyle olmamasini dilerim. Cünkü öyleyse, cok pis bir oyun bu!

Perşembe, Haziran 17, 2010

Eylemsizlik


Eylemsizlik kurali yazarken de gecerli sanirim. Yazdikca yaziyordum; bir süre yazmayinca, bir süre daha yazmayasim geldi. Elimin altinda internet oldugu halde... Bakalim, ne kadar devam edecek bu hal...