Hava birkaç gündür Nisan ayına uymayacak kadar sıcak. Gündüzleri mümkün olduğunca dışarı çıkmamaya çalışıyorum. Bugün de öyle... Serin odamın tavanına Mavi Sakal'ın "İki Yol" şarkısı asılı... (Fotoğraf: afeman)
"İki yol var demiştin, hangisini seçeyim?" diye soruyor.
Neyseki yaşamda varmak istediğimiz bütün hedeflere ille de iki yoldan birini seçerek gitmemiz gerekmiyor. Bazen gidilecek yollar pek çok, mümkün olduğunca çoğunu seçip uygulayabilmek ise tercih sebebi :-))
Örneğin, hedef yaşadığımız dünyayı korumak ve daha basit yaşamaksa bu işin 10, 50,100 yolunu anlatan kitaplar ve internet kaynakları karşımıza çıkıyor hemen. Bu listeleri birebir uygulamak ruhsal dinginliği beraberinde getirir mi bilinmez, ama yaşadığımız dünyaya biraz nefes aldıracağı bir gerçek.
Ekolojik bilinç üzerine bir site olan GreenStyle'ın blog bölümünde yaşamımızı yeşillendirmenin :-) 101 yolu sayılmış. Okurken "ben bunların hangilerini yapıyorum?" diye sordum kendime, bir süre sonra da tuhaf bir monoloğa giriştiğimi farkettim:
- Organik yiyecekler satın alın. (Biraz pahalılar ama mümkün olduğunca öyle yapıyorum. Yine de yeterince araştırmadan kendini eko, bio, organik çılgınlığına kaptırmamalı insan. Bio yumurta ile olmayan arasında besin değeri olarak bir fark olmadığını açıkladılar geçenlerde. "İlle de bio yumurta" takıntısından vazgeçtim.)
- Yaşadığınız bölgenin ürünleri tercih edin. (Kulağa hoş geliyor ama uygulamada zorlanıyorum. Süpermarkette pazarda olduğu gibi "nerden kardeş bunlar?" diye sormak mümkün olmuyor. )
- İşe yemek getirmek için tekrar tekrar kullanılabilen kapları kullanın. (Bir nevi sefertası kullanın demek istiyor yani. Bu konuda girişimde bulunmam lazım. Şu anda alüminyum ve plastik kullanıyorum. Sağlam, yeniden kullanılabilir plastik kaplar daha doğru bir çözüm gibi.)
- Kahve ve çikolata gibi ürünlerde fair trade yapan markaları tercih edin. ( Bulursak tabii...) (Fotoğraf: flydown)
- Gıda atıklarınızı kompost yapın. (3 metrekarelik balkonunda kompost sistemleri kurup, gübreye dönüşsün diye bir yıl bekleyenler var, biliyorum. Çok doğal, çok doğru, biliyorum. Yine de beni şimdilik pas geçin. Bahçeli evim olursa, elbette!)
- Şişe suyundan kaçının. (Yaşasın! Bunu yapıyorum işte... Ama çeşme suyu içilebilir bir şehirdeyim. Bu da benim şansım...)
- Daha az et yiyin. (Memnuniyetle! Vejeteryan olmama çeyrek var.)
- Buzdolabı ve dondurucunuzu uygun ısıya ayarlayın. (En son kontrol ettiğimde öyleydi. Bazen mevsim geçişlerinde değiştirmeyi unutuyorum.)
- Alışverişe kendi torbalarınızı götürün. (Öyle yapıyorum. Sattığı malı otomatiğe almış bir şekilde hemen kendi poşetine yerleştiriveren kasiyerlerle "Bi dakka! Benim kendi poşetim var." "Çıkarıyım yani şimdi bundan?" "Evet, lütfen, zahmet olucak...", "?!?" şeklinde diyologlar olmazsa yaşam daha da güzel!)
- Paketsiz ürünleri paketli ürünlere tercih edin. (Alışverişte unutmazsam dikkat ediyorum.)
- Mısırı alüminyum folyo yerine kendi kabuğunda közleyin.(Eskiden de öyle yapmazlar mıydı? Sokak satıcıları hala öyle yapıyor sanırım. )
- Yeniden kullanılabilir kahve filtresini tercih edin. (Filtre kahve içmiyorum zaten.)
- Drive-through'dan kaçının. (Arabalı fast-food değil mi bu? Fast-food yemeyeli ne kadar çok zaman oldu. Nerede kalmış drive-through?)
- Sadece çevreyle dost deniz ürünleri yiyin. (Hımmm... Çevreyle dost deniz ürünün tam tanımı nedir? Japonlar gibi balina yiyip nesillerini tüketmeye kastım yok. Ama aldığım balığın avlanma mevsimi dışında veya dinamit falan gibi zararlı yöntemlerle avlanıp avlanmadığını nasıl bileceğim?)
- Buzdolabı ve dondurucunuzu her zaman dolu tutun. (Süpermarkette elinize ne geçerse alın da dolabınızı doldurun anlamında değil tabii. Boş bir buzdolabını soğutmak için daha çok enerji tüketilir diye duymuştum, onun için. Bir forumda 1,5 litrelik şişeleri suyla doldurup buzdolabınızın boş kısımlarına yerleştirin diyorlardı. Hiç denemedim.)
- Kendi yiyeceğinizi yetiştirin. (İnsana "bi dönümcük bahçen var mı?" diye sormazlar da hiç. Ahhh, ah! Ama bahane bulmayalım, Küba'dan alınacak çok ders var. )
- Yiyecekleri buzdolabı ve dondurucuya yerleştirmeden önce oda sıcaklığında soğumasını bekleyin. (Annemden aldığım mutfak dersleri de aynı şeyi söyler. Anne sözü dinlerim!)
- FSC sertifikalı ahşap ürünlerden alın. (FSC çevre ve toplum dostu orman yönetimini amaçlıyormuş. Hiç duymamıştım.)
- Dönüştürün! Şişe, teneke kutu, kağıt, vb. (Yapıyorum!)
- İyi durumdaki kullanılmış eşyaları atmak yerine bağışlayın. (Daha da önemlisi "neden iyi durumda olduğu halde onlardan kurtulmak istiyorum?" diye sorabilmek! Özsaygımı zedeliyor, her zaman soramıyorum :-(
- Bambu (Bambu ahşaptan daha mı çevre dostu? Uzak Doğu'dan yani uzak yollardan geldiğine göre her zaman öyle olmayabilir. Bu maddeden şüpheliyim.)
- Duş başlığında daha az su akıtan modelleri tercih edin.
- Tuvalet sifonunda da öyle...
- Ön kapılı bir çamaşır makinası alın. (Öyle olmayanı var mı? Varsa enerji tüketimi açısından fark mı var? Bu galiba ABD'ne özgü bir şey. )
- Giysileri sıcak veya ılık su yerine soğuk su ile yıkayın. ("Ama benim çamaşır makinamın soğuk su ayarı yoook!" dedim, kalktım, baktım. Varmış! Rezalet, bu kadar zamandır farketmemişim...
- Çamaşır kurutucusu kullanmak yerine çamaşırlarınızı asarak kurutun. (Tanrı güneşli ülkemin teknoloji çılgını tüketicilerini çamaşır kurutucusu denen aletin varlığını keşfetmekten korusun!)
- Yağmur suyu biriktirin. (Bazen şöyle bardaktan boşanırcasına yağmur yağdığı zaman komşuların tuhaf bakışlarına falan aldırmayıp sokağa kacaman bir kova yerleştirmek geçiyor kafamdan. Bir kez yapabilmiş değilim. En azından saksı çiçeklerine verirdim. Balkonum olursa kesin yapacağım!)
- Musluklarınızın damlamamasına dikkat edin.
- Şofbeninizi izole edin. (Ne için?)
- Furnace ya da boiler'inizi temiz tutun.(? Bilmediğimiz sularda yüzmeye başladık!)
- Greywater (Çamaşır, bulaşık, banyodan çıkan atık su) biriktirin. (Bazı ülkelerde geridönüşüm sisteminin ev kaynaklı atık suları da topladığını duymuştum. Şimdilik bize uzak. Bireysel uygulamalar için biraz tesisat işlerinden anlamak lazım bence.)
- Evinizi bir enerji denetlemesinden geç(irt)in. (Ama siz de çok zor sormaya başladınız hocam yaaaa!)
- Ampullerinizi kompakt floresan lambalarla değiştirin. (Aklımda!)
- Tüm elektrikli aletlerinizi her zaman düğmesinden tam olarak kapattığınızdan emin olun. (Stand-by'da kalmayacak yani. Buna çok dikkat ediyorum.) (Fotoğraf:limemintcooler)
- Evinizin kış için izolasyonunu yapın. (Şaka bir yana, bu da çok önemli. Evlerde en çok enerji ısınma için tüketiliyormuş. )
- Ev aletlerinizi enerji tasarruflu olanlardan seçin. (Satın alırken enerji tüketimi ile ilgili sertifikasına bakmak gerekli. Hani üzerinde yeşil, kırmızı, sarı ile işaretlenmiş A,'dan G'ye kadar kategorisini belirtilen etiketler oluyor da, satın aldıktan sonra çıkarmaya uğraşırken "Bunu niye yapıştırmışlar buraya?!?" diye söyleniyoruz ya, işte o.) )
- Yenilenebilir enerji kullanın. (Güneş, su, rüzgar enerjisi...Belediyemiz uyuyor mu?)
- Sıcak su için güneş enerjisinden faydalanın. (Özellikle yeni geliştirilenler görüntü kirliliği de yaratmıyor.)
- Şarj edilebilir pillerden alın. (Ve de onları şarj eden aletlerden tabii... Bu konuda biraz bilgilenmem lazım.)
- Hediye paketi olarak geri dönüşümü mümkün kağıt kullanın. (Hediye yerine hediye çeki alıyorum. Pek hediye paketiyle işim olmuyor bu yüzden.)
- Jeotermal ısı kullanın. (Sanırım jeotermal kaynakları olan bölgeler için bu öneri.)
- Termostatınızı düşük ısıya ayarlayın. (Kaloriferi mi yoksa şofbeni mi kastediyor anlamadım ama her ikisinde de ısıyı düşük tutmaya çalışıyorum. İnsanın 1-2 derece düşük ısıya kolaylıkla alışabileceğini farkettim. Oysa o 1-2 derecenin sağladığı enerji tasarrufu çok büyük.)
- Kışın geceleri perdelerinizi kapatın. (Enerji tasarrufuna faydası olduğunu hiç düşünmemiştim.)
- Yazın gündüzleri perdelerinizi kapatın. (Bunun da...)
- Su ısıtıcınızı (şofben) en fazla 120 F (48 C) dereceye ayarlayın. (Ben en fazla 45 yapıyorum. Mevsime göre değişiyor. Her şofbende derece ayarı olmaması bir dezavantaj.)
- Organik veya dönüştürülebilir malzemeden üretilmiş giysiler alın. (Buldukça tercih ediyorum. Bakımları daha zor ve biraz daha pahalılar. Ama daha sağlıklı ve çevre dostu.)
- Petrol içermeyen ürünler kullanın. (Öyle beklenmedik ürünlerin içinde petrol ve türevleri karşımıza çıkıyor ki... Araştırmak ve doğal alternatiflerini bulmak gerekli.)
- Hayvanlar üzerinde test edilmeyen ürünlerden alın. (Bazı kozmetik ürünlerinin üzerinde yazıyor bu sanırım. Daha çok doğal -bitkisel malzemelerin kullanıldığı bakım ürünlerini kullanıyorum. Bunlar için fazla test yapılmadığını varsayıyorum. Umarım öyledir.)
- Kendi temizlik malzemelerinizi üretin. (Bu konuda bir kaç denemem oldu. Artık daha çok gıda reyonlarından alıyorum temizlik malzemelerimi :-)) Sirke, karbonat, vb...)
- Kütüphanelerden faydalanın. (İkinci evim olur kütüphaneler :-))
- Biten pillerin geri dönüşümünü sağlayın. ( Madde 39. Şarj edilebilir pil kullanın. Sanki daha doğru...)
- Mürekkep kartuşlarının geri dönüşümünü sağlayın. (Yapabileceğim halde tembellikten yapmadığım bir şey de bu :-(
- Güzellik ve kişisel bakım ürünlerinin organik ve doğal olanlarını kullanın. ( Kullandığım ürünlerin sayısını azalttım ve onların da kimyasal değil bitkisel kaynaklı olmasına çok dikkat ediyorum.)
- Organik iç çamaşırı satın alın. (Bkz. madde 46)
- Kendi sabununuzu üretin. (Çok merak ediyorum nasıl yapıldığını! Bir kaç kaynak da buldum bu konuda. Ama neredeyse evde bir laboratuar kurmak gerek bu iş için... Herşeye rağmen denemek istediğim bir şey...)
- Çocuklarınızı çevre bilinci ile yetiştirin. (Herşeyden çok istiyorum bunu! Ama her çocuk sonunda ne olmak istiyorsa onu oluyor. Ve hatta çok kuralcı olunca da tam tersini olmak istiyor.)
- Sadece low-VOC veya no-VOC boyalar kullanın. ( Boya işleri uzmanlık alanıma girmiyor. Ama herhalde boya kutularının üzerinde bu konuda bilgi vardır.)
- Mimari malzemeleri de tekrar kullanın. (Tekrar uzmanlık alanım dışındayız :-)
- Evinizi yeniden dekore ederken gereği kalmayan eşyaları bağışlayın. (Her yıl yeniden dekore de etmeyelim ama!)
- Hava filtresini kullanıldığı sürece ayda bir değiştirin.
- Klima yerine pervane kullanın. (Eski filmlerdeki gibi! Klimanın en büyük enerji canavarlarından biri olduğunu duymuştum, üstelik pek sağlıklı da değil...)
- Plastik kullanımınızı azaltın. (Uğraşıyorum, uğraşıyorum!)
- Kağıt veya styrofoam bardaklar yerine bir kahve kupası kullanın. (Özellikle işyerinde...)
- Büyük miktarlarla satın alın. (Çok doğru bulduğum ama pratikte pek uygulayamadığım bir şey daha :-(
- Kullan-at ürünleri mümkün olduğunca az kullanın. ( İşte buna da çok dikkat ediyorum.)
- Dış mekanlarda güneş enerjisi ile çalışan lambalar kullanın.
- Banyo yapmak yerine duş alın.
- Ağaç kesilmeden üretilen tebrik kartlarından kullanın. (Daha önce hiç duymamıştım ama gerçekten böyle kartlar varmış. Aklımızda olsun!)
- PVC'den yapılmış oyuncaklardan uzak durun. ( Özellikle ahşaptan yapılanlar daha çok hoşuma gidiyor. Hele çocuklar ve anne-babalar oyuncakları kendileri üretince daha da güzel!)
- Okumadığınız kitap ve dergileri bağışlayın.
- Perc kullanmayan kuru temizlemeci bulun. ( "Perc kullanıyor musunuz?" diye sorsam kuru temizlemecinin yüzü ne hal alır? Şaka bir yana dikkat etmeli böyle şeylere...Hem dünyanın hem kendimizin sağlığıyla oynuyoruz yoksa. )
- Geri dönüşümden üretilmiş kağıt kullanın. (Bir ara araştırdım geri dönüşümden çıkma kağıdı. Bir türlü nerede satıldığını bulamadım. Geri dönüşüme çok kağıt topluyorum ama...)
- Bilgisayarınızın enerji tasarrufu ayarlarını optimize edin. (Uzun zaman önce yapmıştım.)
- Patronunuzu çalışma sürenizin bir kısmında evden çalışmak (telecommute) için ikna edin. (Kaç patron ve hangi şartlarda ikna olur bilmiyorum ama hayalimdeki çalışma tarzı budur. Pijamalarımla, canım istediğinde kahve içerek :))
- Desktop bilgisayar yerine laptop bilgisayar kullanın. (Ne gibi ekolojik bir değeri olduğunu bilmiyorum ama öyle yapıyorum.)
- Lüzumsuz postalardan kurtulun. (Bir yıl önce bu konuda girişimde bulundum ve gereksiz reklam postalarından epeyce kurtuldum. Büyük ferahlık!)
- Ağartılmamış kağıt kullanın. (Genellikle kullanılmış kağıtların arkasını kullandığımdan kağıt satın almıyorum pek.)
- LCD bilgisayar monitoru kullanın. (Hem daha sağlıklı, hem de daha tasarruflu olduğunu duymuştum. Enerji açısından... Bir sonraki bilgisayarımda düşünebilirim.)
- Mümkün olduğunca dijital iletişim yöntemlerini kullanın. (Evet, çevre açısından daha doğrusu bu. Ama bir posta kartının yerini de bir e-kart tutmuyor her zaman!)
- Fax makinası yerine fax-modem veya e-faxing hizmeti kullanın.
- Bahçenizde kimyasal gübre kullanmaktan vazgeçin.
- Çim biçme makinalarının gazla çalışanlarından kaçının.
- Yaşadığınız bölgeye ait bitkiler yetiştirmeyi tercih edin.
- Organik kesme çiçek satın alın. (Nereden buluyoruz bunu?)
- Bir ağaç dikin. (Kendim hiç ağaç dikmedim ama pek çok ağacın dikimini maddi olarak destekledim, birkaç ağacın dikiminde de bizzat bulundum veya vesile oldum. Sayılır mı?)
- Bir hybrid satın alın. (Burada bir hybrid araç kastediliyor sanırım.)
- Arabanızı kendiniz yıkamak yerine bir araba yıkama servisine yıkatın. (Arabam yok ama olanlara söylemeliyim bunu, eğer bilmiyorlarsa.)
- Dizel bir araba satın alın. (Hiç araba almasam? Aram hoş değil onlarla...)
- Biodizel kullanın.
- Carpool yapın. ( Trafikte içinde tek kişi bulunan araçların çokluğunu gördükçe ben de hep düşünürüm bunu. Otomobillerin satatü sembolü olmaktan çıkıp fonksiyonel ulaşım araçlarına dönüştükleri günler gelirse belki yaygınlaşır bu alışkanlık.)
- Toplu ulaşım araçlarını kullanın. (Otomobilim olmadığından zaten toplu ulaşım araçlarının müdavimiyim. Ama sistemin iyi kurulmadığı şehirlerde "hadi arabadan inin, toplu ulaşım araçlarına binin." diye önermek hiç de gerçekçi değil.) (Fotoğraf: gananarama)
- Mümkün olduğunca yürüyün veya bisiklete binin. (Öteden beri çok ve severek yürürüm zaten. Bisiklet sürmeyi ise öğrenmem lazım. Belki bir gün...)
- Araba yolculuklarınızın sayısını azaltın.
- Mümkün olduğunca hava taşımacılığından kaçının. (Uçuş korkum bu konuda çok yardımcı oluyor "maalesef" :-((
- Otomobilinizi düzenli bakım ile arızalardan koruyun.
- Karbon veya yenilenebilir enerji kredisi kullanın. (Anladığım kadarıyla bireylerin değil şirketlerin yapabileceği bir şey bu...)
- Çevre ve sosyal yardım kuruluşlarına bağışta bulunun.
- Yardım kuruluşlarında gönüllü çalışın.
- Sizi temsil ettiğine inandığınız politikacılara konu hakkındaki hassasiyetinizi yazın.
- Yatırımlarınızın çevreye zarar vermeyen ve sosyal açıdan sorumlu yatırımlar olmasına dikkat edin.
- Ahlaklı bir banka ile çalışın. (Biliyorum, Türkçe'ye çevirince "var mı öyle olanı?" dedirtiyor, ama İngilizce'de böyle bir kavram var. Alışverişlerimde az da olsa dikkat ederim bu konuya, sosyal bilincini daha yüksek bulduğum firmaların ürünlerini tercih etmeye çalışırım. Finans sektöründe nasıl bulunur öylesi, bilmiyorum.)
Böylece dikkat ettiğim pek çok şeye rağmen, daha yapmam gereken ne çok şey olduğu ortaya çıktı.