Malta'ya gelirken hayal ettiğim şeylerden biri zeytinyağıydı. Akdeniz'in tam ortasında, Sicilya'nın dibindeki bu adada ucuz, doğal ve lezzetli zeytinyağları bulacağımızdan emindim. Sonuç? Büyük bir hayalkırıklığı! İlk alışverişimizde şaşkınlıkla tespit ettiğimiz şey doğru çıktı: Malta'da zeytinyağı tamamen ada dışından (İtalya, İspanya, vb.) ithal ediliyor ve açıklaması zor bir şekilde çok pahalı. Kıta Avrupa'sının Akdeniz'e komşu olmayan ülkelerinde, örneğin Almanya'da satılandan 2-2,5 kat daha pahalı zeytinyağı Malta'da. Kötü bir şaka gibi...
Malta'nın varolmayan zeytinyağının ve onun kurtarılışının ilginç öyküsünü daha sonra Air Malta'nın uçuş dergisi Sky Life'da okudum.
Malta'da en azından Roma döneminde büyük çaplı zeytinyağı üretimi olduğu arkeolojik bulgularla kanıtlanmış. Burmarrad civarında yapılan kazılardan çıkarılan ve zeytinyağı ezmekte kullanılan büyük bir taş Mdina Katedral Müzesinde sergilenmekteymiş.
Daha sonra Arap ve St. John Şövalyeleri döneminde ise Malta'da zeytinyağı üretimi olduğuna dair herhangi bir bulgu yok. Özellikle şövalyeler turunçgiller üretmeyi ve zeytinyağını (bugün olduğu gibi) Sicilya'dan ithal etmeyi tercih etmişler. 19. yüzyılda Roma döneminden kalma pek çok zeytin ağacı iyi para getiren pamuğa yer açmak için kesilmiş. Böylece Malta zeytinyağı tarih sahnesinden çekilmiş. Neredeyse...
1990'ların başında Sam Cremona adında biri Malta'nın kuzeybatısında Wardija olarak bilinen bölgede bir arazi satın alıp bir ev yaptırmış. Arazinin kalan kısmına da zeytin ağaçları dikmeye başlamış. Adada toprağın ne derece kıymetli olduğu ve boş bulunan her metrekarenin yabancılara satılmak veya kiralanmak üzere binaya çevrildiği gözönüne alınırsa pek şaşılacak bir şey! Üstelik Sam Cremona başlangıçta sadece bir hayale sahipmiş: Malta zeytinyağı üretmek. Zeytin üzerine tecrübe ve bilgi sonradan gelmiş.
İlk denemeler başarısızlıkla sonuçlanmış. Toscana'dan getirilen zeytin ağaçları adanın toprak yapısına ve iklimine tam uyum sağlayamadığından elde edilen acı ve kalitesiz bir yağmış. Oysa Roma döneminde büyük ölçüde üretimi teşvik edecek derecede kaliteli bir yağ üretildiği kesin gibiymiş. Sam Cremona o dönemden kalan ağaçlar olup olmadığını araştırmaya girişmiş. Bazı söylentilere göre Bidnija denen bölgedeki zeytin ağaçlarının en az bin yaşında olduğunu duymuş. Yapılan karbon testleri söylentileri doğrulamış. Geriye kalan sadece bu yaşlı ağaçlardan alınan çeliklerle yeni zeytin ağaçları yetiştirmek olmuş. Sonuçta oldukça kaliteli bir yerel zeytinyağı üretmek mümkün olmuş.
Sözkonusu zeytinyağı şu anda marketlerde ve Malta havaalanında Wardija markasıyla 250 ml'lik şık şişelerde satılıyor. Alternatif ve doğal ürünler satan bir dükkanda da gördüm sanırım. Diğer zeytinyağlarının dört katı fiyatına. Tadımlık ve hediyelik eşya niyetine. Henüz denemedim ama küllerinden yeniden doğmuş bir zeytinyağı için değer herhalde.
Skylife'daki yazıya göre "Zeytinin yetişmediği yerde Akdeniz biter"miş. Tek bir adamın çabaları Malta'yı Akdeniz'de tutuyor.
Kişisel çabaların yerel değerlerin korunmasında hiç de azımsanmayacak bir öneme sahip olduğuna, "ben ne yapabilirim ki?" nin de boş bir laf olduğuna ne güzel bir örnek!
'Nature wins' for 2024
1 gün önce