Bir seyi ögrenmenin zamani gelmisse, ögrenirsin.
Ortada kosturup durman gerekmez. Kitap sayfalarina gömülmen gerekmez. Google taramalarinda kaybolman gerekmez.
Doga anamizin her hali gibi, ögretmenligi de burnu havada degildir. Arkasindan kosup kosmadigini önemsemez. Yeterince yürekten sorduysan sorunu ve ögrenmenin zamani da simdiyse, ders materyallerini eve bile gönderdigi olur. Senin yaptigindan da daha incelikli yapar bunu üstelik.
Hatirlar misin, yaz ortasinda ugurböceklerini takmistin aklina? Sekiz sene önce bir gün ögrenmistin ki, ugurböcegi deyip gecilmez. Üzerindeki siyah benekler tesadüfi degildir, keyfi degildir. Bazilari iki benekli olur, bazilari yedi benekli... Böyle gider bu hikaye. Benekler türlere göredir. Iste yaz ortasinda durup dururken ugurböceklerinin beneklerine hic dikkat etmedigini farketmistin birden. Ne gecen sekiz yil icinde, ne de ondan öncesinde...
Bir de yaprak bitleri vardi tabii. Pencere kenarindaki bitkilerin bir cogunu, afrika meneksesini, kalanşoyu, adacayini, feslegeni, sonra sonra turna gagasini ele gecirmislerdi. Bizim evde yasamaya ikna bir (kac) ugurböcegi olsa da, su yaprak bitlerinin hakkindan geliverse diye geciriyordun icinden.
Icinden gecirmekle kalmayip uygulamak istedin. Bir Temmuz günü bir ceviz yapraginin üzerinde gördügün bir ugurböcegine teklif ettin. Kabul etmedi. Koparip eline aldigin ceviz yapragindan ucup gitti. Sincap, sen ve ceviz yapragi kalakaldiniz yolda. Bir ugurböcegi edinmeye öyle odaklanmistin ki, beneklerini saymak bile gelmemisti aklina.
Sonrakini anlatmak bile istemiyorum. Kölelik, zor kullanma... Artik adini ne koyarsan. Oyun parkinin kiyisinda buldugun ugurböcegini alip bir kücük kutuya hapsettin. Eve gelisini garantilemek icin.
"Afrika meneksesi, bak bu dr. ugurböcegi, dr. ugurböcegi, bu da hastaniz afrika meneksesi, yaprak bitlerinden muzdarip kendisi". Bu kadar kolay mi olacak sanmistin? Olmadi. Ugurböcegi o günü Afrika meneksesinin o yapragindan bu yapragina gezerek tamamladi. Ucup gitmedi ya, yaprak bitlerinin yüzüne bile bakmadi. Bir sonraki gün durgunlasti. En kuytu yaprak altlarina sigindi. Ertesi sabah saksinin yaninda ters dönmüs ve hareketsiz yatiyordu. Kücük bir tabaga su bile koymustun oysa susarsa icsin diye. Ders olsun bu da sana. Ugurböceklerini "annem sana terlik pabuc alacak" safliginda görmemeyi ögren. Ki, evet, onun beneklerini saymayi da unutmustun tabii ki...
Böylece isi oluruna, suyu da akisina birakmaya karar verdin, degil mi? Nasil olacagini bilmesen de....
Cumartesi miydi ondan sonraki ilk ugurböcegini bulusun? Hani büyük temizlik günüydü. Elektrik süpürgesi acikti ve orada yatagin kiyisinda durmaktaydi ugurböcegi. Tuhaf, pencere bile acik degildi oysa. Bacaginla görmeden carpman ya da elektrik süpürgesinin hükmüne teslim olmasi isten bile degildi. Ama bunlarin farkinda bile degilmis gibi duruyordu orada iste.
"Merhaba ugurböcegi, hosgeldin, buradan daha az tehlikeli bir yer biliyorum, gelir miydin bir dakika? Kalanşo, bak bu ugurböcegi, ugurböcegi bu da kalanşo. Iyi gecinin birbirinizle ve iyi bakin birbirinize. Su köseye biraz da su koydum haberin olsun, ugurböcegi. Burayi evin bil, ev dedigin canin istedi mi cikip gidebildigin , canin istediginde de dönebildigin yerdir, burayi da öyle bil."
Bu kez unutmadin benekleri saymayi. Aferin. 7. Iste böylece tanisiyoruz yedi benekli ugurböcegiyle.
Coccinella septempunctata. Her kanatta üc benek, bir tane de en yukarida iki kanadin birlestigi yerde.
Yedi benekli, kalanşoyu turladi da turladi. Bazen aniden durup agzini kipirdatiyordu sanki. Sen gözle görünmez bir yaprak biti larvasini yedigini falan hayal ediyordun. Ertesi sabah yerinde yoktu. Hafifce endiselendiysen de üzülmedin. Bastan öyle anlasmistiniz zaten. Ögleden sonra pencere kenarina dizili diger bitkilerden birinin üzerinde buldun onu. Perdeyi nasil astigini anlamadin. Fakat pasa gönlü nerede gezmek dilerse, orada gezer, öyle degil mi? Cikis kapisini aradigini düsündün ve bir daha hic göremeyecegini. Üzülmedin.
Pazartesi günü yaptigin uzun yürüyüste üc böcek gördün. Eve gelince kilavuza baktin. Ilki tahmin ettigin gibi iki benekli bir ugurböcegiydi.
Adalia bipunctata. Her kanatta bir benek:
Diger böcek -ki daha önce hic görmemistin- aslinda bir ugur böcegini andiriyordu ama renkleri tersti. Simsiyah kanatlar üzerinde kirmizi birer benek. Onu aramana bile gerek kalmadi. Iki benekli ugurböcegi hakkinda okurken ögrendin. Bir
Polymorphism vakasiymis o ve iki benekli bir ugurböceginden baska bir sey degilmis:
Ücüncü, gece gibi simsiyah, günes isiginin altinda yesilimsi, mavimsi parlayan bir böcekti. Tek eksigi benekleriydi. Sekli semali tam bir ugurböcegiydi. Ne oldugunu bulamadin.
Carsamba günü cicekleri sularken perdeye konmus yedi benekliyi görmek büyük saskinlikti, degil mi? Coktan gittigini sanmistin. Bu kez sardunyayla tanistirdin onu.
Cumartesi gününden itibaren sanki hizlandirilmis ugurböcegi kursuna gitmis gibiydin. O gün Alman marketlerinin sterilliginden uzak, salas, dökük bir Türk marketinde marul secerken, marullardan birinin üzerinde bir iki benekliye rastladin. Polymorphic, siyah üstü kirmizi benekli olanlardan. Haftasonu alisverisi telasesindeki insan kalabaliginin arasindan sessizce göz kirpip selamladin onu. Nasil olsa tanisiyordunuz artik. Baska bir marulu secip aldin, o baska hikaye.
Pazar günü öylesine sicakti ki, disari cikamadiniz. Evin icinde sıkıntıyla dolanan sincap "aa, dikkat, ugurböcegini ezmeyin" dediginde nasil da sasirdin! Pencere kenarinda, yerde dolasan bir yedi benekli! Hangi yedi benekli bu simdi? En son sardunyayla tanistirdigin mi, yoksa yeni bir ziyaretci mi? Farketmez.
"Gel sen böyle yedi benekli. Kalanşo özlemis seni. Hem bak, hava cok sicak, simdi söyle yukaridan yapraklara yagmur gibi su damlatiyorum ben; tabaktan da su mu icermis ugurböcegi dedigin, degil mi canim? "
Fakat daha yarim saat gecmeden sincapla "acaba yagmur yagar mi?" diye bu kez mutfak penceresinden disari bakacak oldugunuzda... Bir ugurböcegi daha! Üstelik "yok artik, o kadar cok beneklisi de olur muymus?" dediklerinden. Yedi benekliye arkadas et, basla benekleri saymaya. 19 gibi, fakat su iki kanat arasindakini bir mi saymali, iki mi? 19 ya da 20 benekli. Vikipedia'ya bakilirsa var gercekten de 19 benekli ugurböcekleri.
|
7 benekli ve 19 benekli ugurböceklerin komsulugu... |
19 beneklilerin biri, Avrupa'nin yerlisi:
Anisosticta novemdecimpunctata, ki hic benzemiyordu o senin gördügüne. Bir digeri
Harmonia axyridis. Zamaninda Asya'dan dogal tarimda yaprak bitleriyle mücadele amaciyla getirtilip seralarda kullanilmis. Günde yerel türlerin bes kati yaprak biti yiyormus. Simdi bütün Avrupa'da hizla ve diger türler icin tehlikeli bir sekilde yayilmaktaymis. Avrupa dillerinde Harlequin/Harlekin/Soytari adiyla bilinmesi tesadüf olmasa gerek. Pek soytari bi sey bu canim,
sekilden sekile giriyor. Belki de orman gezisinde gördügün gece gibi siyah ugurböcegi de o, hatta iki benekli zit renkli ugurböcegi de...
Pazartesi sabahi ne 7, ne de 19 beneklinin yerinde olmadigini söylemeye gerek var mi?
Artik ugurböceklerini kaniksamistin sanirim. Nereye elini atsan karsina cikmalarina sasirmiyordun. Posta kutuna düsen "bak bakalim, su bitkiyi taniyacak misin?" konulu mektuba ekli fotografta bile sözkonusu bitkinin üzerinde bir ugur böcegi cikiyordu karsina. Doga ögretmenin tanismani istedigi yeni bir tür oldugunu anliyordun.
Pazartesi aksam yemegi icin Cumartesi günü aldigin marulu ayiklarken icinden bir ugurböcegi ciktiginda...
...cikacagini da zaten biliyordun :)
Bu da 19 benekliydi. Asyali Soytari ugurböcegi. Bu kez emindin üstelik.
Üstten ikinci sirada, en sagdaki giysisini giymisti.
Onu da tanistirdin Kalanşo ile. "Ev" konusunda ve "yagmur suyu" konusunda gerekli aciklamalari yaptin ona da. Ertesi sabah...
...yoktu.
Bir masal gibi,
Bütün ugurböcekleri bir vardi, bir yoktu.