hani ormana yürüyüşe gitmiştik. serin ama güneşli bir sonbahar günüydü. sık ağaçların arasından giden patikada güneş ve gölge eşsiz oyunlarını oynuyorlardı yine. hani hemen önümüzde tuhaf birşey, ağaçların arasından süzülerek inen güneş ışığında daha da tuhaflaşan birşey hızla geçip yandaki çalıların arasında inivermişti. bakakalmıştık ne olduğuna. "böcek miydi o?" diye sormuştu birimiz. sonra sen anlayıvermiştin ne olduğunu kimyon. kitaplarda okuduğun ama hiç görmediğin bir şeydi. hemen çalılara dalıp düştüğü yerden bulup çıkarmış , "hayır, kanatlı bir tohum bu" demiştin. akçaağaç tohumuymuş, tasarım harikasıymış, rüzgarın sırtına bindi mi metrelerce gidermiş, sonra nazikçe iniverirmiş işte böyle yeni meskenine . hani inanmak biraz güçtü de anlattıklarına, sen denemek için parmaklarının arasında hafifçe çevirip ivmelendirerek bırakıvermiştin elinden tohumu. aynı güzellikle süzülerek bir kaç metre daha gitmişti şaşkın bakışların önünde...sen kendin bile şaşırmıştın bu kadarını beklemediğinden.
neden anlattım şimdi bunları ben? akçaağaçlar gördüm bugün. dalları bir kanatlanmış, bir kanatlanmış... ha deyince ilk rüzgar, dans başlayacak haberin olsun!
'Nature wins' for 2024
3 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder