Malta üzerine yazmaya başlayınca eninde sonunda otobüslerden de bahsetmek gerek. Adanın biricik toplu ulaşım yöntemi sarı otobüsler, oldukça iyi düzenlenmiş bir ağ ile başkent Valletta'yı adanın dört bir yanına bağlıyorlar. Valletta girişindeki şehir kapıları önünde tüm otobüslerin kalktığı büyük bir otobüs durağı var.
Otobüsleri bu kadar özel yapan ise, büyük bir çoğunluğunun 2. Dünya Savaşı sonrasından kalma, en az 50-60 yıllık olması. Civciv sarısı renkleriyle ve ilginç modelleriyle trafikte gözden kaçırmak imkansız. Turistlerin de en çok fotoğrafını çektiği şeylerden biri. Turistik eşya dükkanlarında küçük modelleri satılıyor.
Eskinin korunması gerekliliğine bütün kalbimle inanan ben, gelmeden önce internetten yaptığım araştırma sırasında en çok bu otobüsleri merak etmiştim. Geçen süre içinde Valletta ve Mdina'ya yaptığımız hafta sonu gezilerinde binme fırsatı da bulduk. Veya binmek zorunda kaldık mı demeliyim? Başka bir ulaşım şansımız da yoktu zaten :))
Gelelim izlenimlerime ve öğrendiklerime:
- Pahalı değil. Kısa mesafeler 0.20 cent (Malta lirası), uzun mesafeler 0.40 cent.
- Otobüs duraklarında belli bir saat planı asılı olmasına rağmen pek de ciddiye almamak gerek. Otobüsler canları ne zaman isterse o zaman geçebilir.
-Belediye otobüsünden çok bizdeki dolmuş veya halk otobüslerini andırıyorlar. Bizde "Allah korusun", "Maşallah", "Nazar etme ne olur..." edebiyatının asılı olduğu şoför mahallinde İsa-Meryem, melek, ermiş resimleri vb. var. Sanırım aynı amaca hizmet ediyorlar. Parayı kapıda şoföre ödüyorsunuz, yolculuk sırasında muavin biletleri kontrol ediyor. Şoförün iyi günündeyseniz durak yerine istediğiniz yerde durabilir.
-Buraya kadar oldukça eğlenceli. Sıkıntı 5 aylık bir bebekle seyahat ediyorsanız başlıyor. Bebek arabası ile binmek mümkün değil (Tamam, abartmayalım, Türkiye'de de her zaman mümkün değil). Pencereler her daim açık. Bebeği korumak için anında stratejik bir karar verip, güneşin en az vurduğu, rüzgarın en az hissedildiği koltuğu bulmak gerekiyor. Pencereler her zaman kapanmayabiliyor, ara duraklarda söz konusu koltuk çoktan dolmuş oluyor, bazı otobüsler öyle eski ki pencereler kapalı da olsa otobüsün aralıklarından rüzgar girmeye devam ediyor. Kimi otobüsler öyle sarsıyor ki, süspansiyon sistemlerinin icadından önce üretildiklerini tahmin ediyorum.
-Peki ne yapalım? İnip yürüyelim! Ama dikkat! Aynı otobüsler o kadar çok egzoz gazı salıyorlar ki bir caddeden geçtiklerini çoktan geçip gittiklerinde bile farkediyorsunuz. Sokakta yürürken otobüsün geldiğini görürseniz en yakın mağazaya dalıp biraz bekleseniz iyi olur :))
-Şaka bir yana, bu otobüslerin değiştirilme zamanı gelmiş. Evet, bunu ben diyorum. "Her şeyin en yeni modeline saldırmayalım, ekonomik ömrünü tamamlayana kadar kullanalım, israf oluyor" diyen ben! Çevreyle dost, havayı kirletmeyen, maliyeti daha az otobüsler alınsın. Orijinal renkleri ve modelleri çok istenirse bir noktaya kadar yeni otobüslerde de sağlanabilir bence. Avrupa Birliği'nin ulaşım ve çevreden sorumlu komisyonlarına duyurulur.
Not: Otobüsler geçerken ben genelde sığınacak bir köşe aradığımdan fotoğraflarını çekemedim. Ciğerlerine güvenenlerin çektiklerinden paylaşıyorum :))
Fotoğraf 1: blackthorne
Fotoğraf 2: Pastalane
'Nature wins' for 2024
3 gün önce
Ankara'nin eski, yüksek motor sesli, yokusta ha kaldik ha kalicaz dedirten kirmizi otobüsleri gibi desene :)
YanıtlaSilTasarruf mutlaka önemli ama cevre ve insan sagligi ile gelecgi söz konusu oldugu zaman, toplumlar önceliklerini mutlaka gözden gecirmeli.
ben bu otobüsleri çok sevdim. Tabi zararlarını değil. TÜrkiye de de bebekle otobüse binmek eziyet bilirsin. Hele bebek arabasıyla. O yüzden ya evden hiç çıkmayacaksın yada heryere taksiyle gideceksin. Özellikle de İstanbul' da...Öpüyorum....
YanıtlaSilAyça,
YanıtlaSilEvet, hatırladım. O kırmızılar bu sarılardan halliceydi ama :))
Hande,
Evden çıkmamak veya taksiye binmek dışında alternatifler keşfettim. Yakında yazacağım.
Sevgiler...
Thanks for using my pix. Hope you also enjoyed the video!
YanıtlaSilHi pastalane,
YanıtlaSilThank you for the photo and for your visit to my blog. I didn't see the video. Is it also in Flickr?