"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Perşembe, Ağustos 07, 2008

Dağınıklık üzerine

IMG_0401Dağınıklık ve ruhumda yarattığı sıkıntılı karmaşa duygusu üzerine bir türlü yazamadığım bir yazı vardı benim. Geçenlerde elime şu aşağıdaki yazı geçti. Dağınıklık ve yaşamımıza etkileri üzerine benim söylemek istediklerimden fazlasını söylediğini farkettim. Feng Shui beni yüzde yüz ikna eden bir öğreti sayılmazsa da dağınıklık konusunda söylediklerine katılıyorum. Adı ister durağan enerji olsun, ister üüüfff- bu-ev-yine-ne-çok-dağılmışşş; bazen elle tutulacak kadar yoğun ve her şeyi tıkayan bir hisse dönüşür benim için.

*
Normalde böyle uzun yazıları alıntılamak -hele kaynağını vermeden- adetim değildir ama ne internetteki kaynak siteyi bulabildim, ne de yazının kime ait olduğunu...
*
Dağınıklık ve Enerjiye Etkisi

Dağınıklık Sorunu

Enerji durağanlaştığında dağınıklık yığılır, dağınıklık büyüdükçe de enerji durağanlaşır.



DAĞINIKLIK TIKALI ENERJİDİR

Dağınıklığın karşılığı olan “Clutter” sözcüğü, Ortaçağ İngilizcesindeki donma, pıhtılaşma anlamındaki “clotter” kelimesinden gelmektedir. Arttıkça sizi içine alması, yolunuzu tıkaması da aynı şeye işaret eder.Dağınıklık arttığı oranda mekana düşük seviyeli enerjiler de çekilmiş olur. Benzer benzeri çeker, prensibi burada da geçerlidir.Bunu her insan bilir; Sokakta yürürken birinin bir kenara bir izmarit veya boş bir sigara paketi attığını görürsünüz. Ertesi gün aynı yerden geçerken bir de bakarsınız, izmaritin/paketin yanında daha başka atıklar da birikmiş. Çok geçmeden burada bir çöp tepesi oluşur. Dağınıklık evlerde de aynı şekilde çoğalır. Başta az bir şeyle başlar, derken büyüdükçe büyür, çevresindeki durağan enerji de ona bağlı olarak çoğalır ve yaşamınız üzerindeki durağanlaştırıcı etkisini hissettirir. İnsan yaşamında yeni bir sayfa açmak istediği zamanlarda, ya da sıkıntı bastığında kendini, evindeki veya odasındaki dağınıklığı toparlarken ya da bazı eşyaların yerlerini değiştirirken bulabilir. Fakat insanların büyük çoğunluğu dağınıklıklarıyla yaşamaya alışabilmektedirler. Tıkalı enerji son derece yapışkandır ve gerçekten silkelenip bir şeyler yapmak için esaslı bir çaba gerekir.


DAĞINIKLIK NEDİR?


Oxford sözlüğünde “düzensizce birikmiş nesne kalabalığı” olarak tanımlanan dağınıklık, dört sınıfta ele alınıyor:

* Kullanmadığınız ya da sevmediğiniz nesneler
* Dağınık ya da düzensiz eşya
* Çok küçük bir alanda çok fazla eşya
* Tamamlanmadan yarım bırakılmış her şey

KULLANMADIĞINIZ YADA SEVMEDİĞİNİZ NESNELER
İnsan sahip olduğu her şeye görünmeyen kılcal enerji damarlarıyla bağlanır. O eşyaya verilen değer, yüklenen anlam, onun hakkındaki düşünce ve duygular eşya ile insan arasında bir alışveriş meydana getirir. Pozitif anlamda kullanılan, yararlı olan, bir fonksiyon gören veya sevilen nesneler olumlu enerjinin yayılmasında yararlı olabilir. Bunun tersine evdeki kullanılmayan, bozuk, sevilmeyen, kurtulunmak isteyip de atılmayan, başkasına ait olan, bir kenarda unutulan her şey, enerjinin durağanlaşmasına yol açar.Sizin için bir anlam ifade etmeyen, önemi olmayan, kullanılmayan şeylerden kurtulunduğunda insan kendini bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak da hafiflemiş hissedecektir.

DAĞINIK YA DA DÜZENSİZ EŞYA
Sadece sevilen ve kullanılan eşyaları evde tuttuğumuzu varsayalım, eğer bu eşyalar dağınık duruyorlarsa, mekan dağınık sıfatını korur, aradığımızı bulmamız zorlaşır.Neyin nerede olduğunu bildiğinizde yaşam kolaylaşır.Örneğin hepimiz evimizde yatağımızın nerede olduğunu biliriz. İnsanın yatağıyla arasındaki enerji bağı dolaysız ve açıktır. Bir de ev anahtarınızı veya şemsiyenizi veya başka bir şeyi düşünelim. Yeri genellikle tam olarak biliyor muyuz, yoksa zihinsel olarak ortalığı ayağa kaldırdığımız oluyor mu? Ya yanıtlamamız gereken mektup, ya da zarfa koyup atılmayı bekleyen bir mektup? Bazen haftalar sonra gazetelerin arasından elimize geçebilir.Neyin nerede olduğunu bilmekten kaynaklanan huzur ve açıklık, bu durumlarda stres ve karmaşaya dönüşür.Cüzdanımız veya çantamız o an için önemli gelen ama birkaç gün sonra işlevini yitiren telefon, adres ve not kağıtlarıyla, gerekli gereksiz broşürlerle dolup taşıverir..Ya ani bir itilimle otomatik olarak alınan veya toplanan şeyler...Eve getirir, “Şimdilik şuraya koyayım da sonra kaldırırım.” deriz. Ancak koyduğumuz yerde kalır. Kimi zaman aylarca kimi zaman yıllarca kalabilirler. Akla geldikçe veya gördükçe zihnimizin bir köşesinde belli belirsiz bir bıkkınlık yaratırlar. Burada önerilen elbette abartılı bir titizlik veya düzenlilik hastalığı değildir.

KÜÇÜK BİR ALANDA ÇOK FAZLA EŞYA
Kimi zaman sorun yerden kaynaklanabilir. Aile büyür veya eşyalar çoğalır ama mekan aynı kalır. Dağınıklık zamanla evde nefes almakta güçlük yaratan bir hal alabilir. Çözüm büyük bir yere taşınmak ya da evde ciddi bir ayıklama yapmaktır.

TAMAMLANMADAN BIRAKILMIŞ ŞEYLER
Dağınıklığın bu türünü görmek daha zor, bilmezden gelmek daha kolaydır. Ancak sonuçları birçok alana yayılır. Tamamlanmadan bırakılmış her şey fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal alanda dağınıklık ve tıkanıklık yaratır. Evinizdeki veya çekmecenizdeki ele alınmamış şeyler, yaşamınızda ele almadan bıraktığımız şeyleri yansıtır ve sürekli olarak enerjimizi çeker. Kırık çekmecenin tamiri, bozuk bir saatin veya aracın onarımı, damlayan musluğun contasının değiştirilmesi gibi ufak tefek tamiratlar bile mekanın enerji akışında önemli roller görür. Ve mantal alanda da ümit ve uyanıklık hallerine ulaşmada yararlı olabilir.Dikilecek düğmeler, aranması gereken telefonlar, koparılması gereken ilişkiler ve diğer her tür belirsizlik, dönüp yüzleşmediğimiz sürece ilerlememize engel olur. Eğer istenirse insandaki tevil ve savunma mekanizmaları bunları gayet güzel bastırıp kamufle edebilir, ama bunu yapmak için daima enerji tüketir. Bitmeyen her iş yaşam enerjimizden çalar, adeta bir enerji vampiri gibi bizi sömürür.


DAĞINIKLIK BİZİ NASIL ETKİLER?

Çoğu insan dağınıklıktan nasıl etkilendiğini bilmez. Dağınıklığıyla yaşamaktan memnunluk bile duyabilir. Dağınıklığın etkisi ancak ondan kurtulunduğunda duyulacak rahatlama ve huzur ile anlaşılabilir.

DAĞINIKLIK KENDİNİZİ YORGUN VE UYUŞUK HİSSETMENİZE NEDEN OLUR
Çoğu dağınık insan ortalığı toparlamaya hali olmadığını söyler. Kendilerini sürekli yorgun hissederler. Oysa yorgunluğun nedeni dağınıklığın çevresindeki durağanlaşmış enerjidir.

DAĞINIKLIK SİZİ GEÇMİŞE BAĞLI KILAR
Bütün boş alanlarımız dağınıklıkla dolarsa yaşamımıza girecek hiçbir yeniliğe yer kalmaz. Düşüncelerimiz geçmişe takılıp kalır. Bakışlar ileriye bakmaktan çok geriye çevrilir. Sorunlarla yüzleşip daha iyi bir gelecek yaratmak yerine, geçmişi suçlarız.

DAĞINIKLIK BEDENDE DE TIKANIKLIKLARA YOL AÇAR
Dağınıklık aşırı bir hale geldiğinde evinizin enerjisi tıkanır. Aynı şey bedenimiz için de geçerlidir. Dağınık kişilerde kabızlık ve hazım bozuklukları, ciltte donukluk ve bozulmalar gibi rahatsızlıklara daha sık rastlanır.

DAĞINIKLIK KİLONUZU ETKİLER
Yapılan gözlemler, aşırı kilolu insanların genellikle dağınık insanlar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bir bayanın dediği gibi; “Evinizi ıvır zıvırdan arındırdığınızda bedeninizi abur cuburla doldurmak da size artık doğru gelmiyor.”

DAĞINIKLIK ERTELEMEYE YOL AÇAR
Dağınıklık içinde yüzüyorsanız, işlerinizi yarına erteleme eğiliminiz olabilir. Dağınıklık enerjinin hareket yeteneğini azaltarak herhangi bir şeye girişmenizi zorlaştırır.

DAĞINIKLIK UYUMSUZLUĞA YOL AÇAR
Dağınıklık aileler, ev ve iş arkadaşları arasındaki tartışmaların nedenlerinden biri olabilir. Eğer siz gırtlağınıza kadar dağınıklığa gömülmüş olarak yaşıyor ya da çalışıyorsanız ama çevrenizdekiler sizin gibi değilse onların yaşama biçimi sizi engellemez ama sizinki onları kuşkusuz engeller.

DAĞINIKLIK YILGINLIK YARATIR
Dağınıklık enerjinizi aşağı çekerek kendinizi yılgın, depresif hissetmenize neden olur. Depresyon türlerinin çoğu Yüksek Benliğinizin sizi, başka bir şey yapmanızın zamanı gelmiş olduğu için yapageldiğiniz şeye devam etmekten alıkoymasından kaynaklanır.

DAĞINIKLIK BAGAJ FAZLASI YARATIR
Eviniz aşırı dağınıksa, büyük olasılıkla yolculuğa çıkarken de yanınıza çok eşya alıyorsunuzdur. Dağınıklık bağımlıları “GEREKİRSE” diye peşlerinden sürükledikleri eşya için fazla bagaj ücreti ödemek durumunda kalırlar. Tatilden dönüldüğünde valizlerden bir yığın hiç giyilmemiş temiz ama buruşuk kıyafetler çıkar. İnsan duygusal ve zihinsel açıdan da fazla bagaj taşımaya eğilimlidir.

DAĞINIKLIK FAZLADAN TEMİZLİĞE NEDEN OLUR
Dağınık bir alanı temizlemek iki kat daha fazla zaman alır. Ne kadar dağınıksanız o kadar çok toz ve kir birikir, enerji o kadar durağanlaşır, temizlik yapmak isteği de azalır. Yaşadığımız evin odalarını tek tek dolaşıp dağınıklık yaratan gereksiz ve kullanılmayan giyecek ve eşyaları gözlemleyip bunların evimizdeki fazlalık ve dağınıklıktaki payını ve işgal ettikleri alanı yüzdeye vurduğunuzda ortaya çıkan sonuç şaşırtıcı olacaktır. Uzmanlar ortalama büyüklükteki bir evin odalara göre dağılımını şu şekilde yapmaktadırlar:

* Koridorlar yüzde 5
* Oturma odası yüzde 10 - 15
* Mutfak yüzde 30 - 40
* Yatak odası yüzde 40
* Banyo yüzde 15 - 20
* Kiler, depo, tavan arası, bodrum, kömürlük vs. yüzde 100 -200
Toplam : 220 - 250


Oda başına düşen ortalama dağınıklık yüzde 35 - 45 arasıdır.Evinize ödediğiniz kira, elektrik, ısınma vs. masrafların neredeyse yarıya yakını boşuna hammallığı yapılan şeylere ödenmektedir. Bu alanları pozitif yönde sağlıklı işlerde kullanmak varken olumsuz enerjilerin çoğalmasında kullanmaktayız.

İNSAN NEDEN DAĞINIK YAŞAR?

Dağınıklığın altında görünenden çok daha derin nedenler yatmaktadır. “Çok meşgulüm, vaktim yok, benim için önemli değil, herkes kendi eşyasını toplasa ortalık dağılmaz” vs. gibi açıklamalar birer bahaneden öteye gitmez.

“Lazım Olur” Diye Saklamak
İnsanların başlıca biriktirme nedenleri budur. “Nasıl atayım ki” diye yakınırlar, “günü gelir lazım olur”. Bu noktada gerçekten ihtiyacımız olan şeylerle, olmayan şeyleri tüm bağımlılıklarımızı bir kenara atarak ayırdetmek gerekir. Lazım olur diye eşya saklamak geleceğe güvensizlik işaretidir. Unutmayalım ki düşüncelerimizle kendi geleceğimizi biz yaratırız.Uzmanların konu ile ilgili rastladıkları gerçek vakalardan birkaç örnek:

* Balık sevmeyen bir adamın tavar arasında on beş yıl boyunca saklanmış beş akvaryum.
* Yirmi yıl boyunca bahçede biriktirilmiş boş şişeler, yağ kapları, kavanozlar, yumurta kutuları.
*Geçmiş yıllara ait onlarca telefon rehberi.
Evimizi bu gözle araştıracak olursak bu listeye ilave edeceğimiz pek çok şey olacaktır.

Kimlik
Sahip olduklarımıza sıkı sıkı tutunmamızın başka bir nedeni de kimliğimizin onlara bağlı olduğunu hissetmemizdir. Eşkoşmalar da diyebileceğimiz eşyayla olan aşırı bağlar insanın kendi hakkındaki yüzeysel fikrini ve imajını koruma çabalarından biridir. Bazı şeylerle öylesine özdeşleşmişizdir ki, onu attığımızda kendimizden bir parçayı koparırcasına bir hal yaşarız. Çevremizdeki dağınıklığın görünmeyen nedeni, içinde bulunduğumuz duygusal ve zihinsel dağınıklıktır.

Daha çoğun daha iyi olduğu inancı
Bugün hepimizin evlerinde eksiksiz mutfak setlerimiz var. (Gazeteler bile veriyor) Küçük şeyleri doğramak için küçük bıçaklar, büyük şeyleri doğramak için büyük bıçaklar, sivri uçlu, küt uçlu, hafif, ağır, et bıçağı, balık bıçağı, sebze bıçağı, meyve bıçağı vs. Bu setlere sahip olmamıza rağmen ev hanımlarının çoğu tüm bu işleri bir bıçakla hallederler. Beynimiz tam tekmil bir bıçak setine ihtiyacımız olduğuna reklam devleri tarafından yıkanmıştır. Daha çoğun daha iyi olduğu düşüncesi, mallarını satmak isteyen üreticilerin kafamıza nakşettiği bir yalandır.

EVİNİZDEKİ DAĞINIKLIK ALANLARI:

Ana Giriş Kapısı
Evinizin kapısının dış tarafı dünyaya bakışınızı, iç tarafı da kendi yaşamınıza bakışınızı temsil eder. Tıpkı insanlar gibi enerji de bu kapıdan içeri girer çıkar. Giriş kısmındaki darlık ve dağınıklık evinize taze enerjilerin giriş çıkışını engeller. Burası temiz ve düzenli durması gereken en önemli alandır. Askıda duran ve kullanılmayan paltolar vs., yerlerde duran ayakkabı, çizmeler vs., gereksiz kuru veya plastik çiçekler, şemsiyeler, bozuk paralar, fişler, telefon, elektirik faturaları, broşürler, eski gazete dergiler vs.

Kapıların Arkası
Kanca ya da kapı tokmaklarına asılı şeyler (giysiler, gecelikler, havlular, çantalar) olduğu kadar bütünüyle açılmasını engelleyecek mobilya, eşya, sepet vs. şeyleri de kapsar. Kapılarınız ardına kadar açılmazsa evinizde enerji serbestçe dolaşamaz, giriştiğiniz her iş için daha fazla çaba harcamanız gerekir.

Koridor ve Holler
Buralardaki dağınıklık yaşam taşıyıcı enerjinin evin içinde akışına engel olmaktadır.

Mutfak
Mutfak dolaplarınızın içinde neler gizleniyor? Ya bitmeden alınan yiyecekler.. . Bütün dolaplarınızda esaslı bir ayıklama ve temizliğe girişin. Derin dondurucunuzla buzdolabınızı da unutmayın.

Yatak Odaları
Yatak odaları genellikle evde yer bulamadığımız şeyleri koyduğumuz bir odadır. Yatak odalarındaki dağınıklık çocuklar ve yetişkinler için de olmaması gereken bir şeydir. Yatak odası evdeki en önemli odadır. Çünkü nerede ve nasıl uyuduğunuz yaşamınızı büyük ölçüde etkiler. Yaşamınızın üçte birini yatak odasında geçirirsiniz. Bu nedenle yatak odasının düzenli ve sade olması çok önemlidir.Yatak altlarına itilen ıvır zıvırlar uyku kalitesine bile önemli etkide bulunmaktadır. Örneğin tuvalet masalarının üstleri de kullanılmayan pek çok boş parfüm vs. şişeriyle doludur. Enerjinin yumuşak ve uyumlu dolaşımı için yatak odalarındaki yüzeylerin olabildiğince temiz ve boş tutulması önerilmektedir.

Dolap Tepeleri
Dolap tepelerine saklanan ve tıkılan şeyler... Evinizde göz hizasından yukarılara yığılmış dağınıklık genellikle bunaltıcı bir etki yaratır, hatta baş ağrısı bile yapabilir.

Dolap İçleri
Çoğu insan sahip olduğu giysilerinin yüzde 20’sini giyer. Bundan kuşkusu olanlar bir ay boyunca bir test yapabilirler. Bu oran sadece giysiler değil, sahip olduğunuz çoğu şey ve yaşamdaki çoğu etkinliğe de uyarlanabilir.

ZİHİNSEL DAĞINIKLIĞI GİDERMEK

Tasalanmaya Son Verin.
Endişe sallanan ata benzetilir. Ne kadar hızlı hareket ederse etsin hiçbir yere gitmez. Endişe bütünüyle bir zaman israfıdır. Zihinde öylesine bir dağınıklık yaratır ki, hiçbir şeyi açıklıkla düşünemez olursunuz.Endişelenmeyi bırakmayı öğrenmenin yolu, her şeyden önce dikkatinizi odakladığınız şeye güç kazandırdığınızı kavramaktan geçer. Bu nedenle bir konuda ne kadar endişe düşünceleri üretirsek, o şeyin ters gitme olasılığını da yükseltmiş oluruz. “Korktuğum başıma geldi” “Sakınılan göze çöp batar”gibi sözler de bu mesajı insanlara vermek için söylenmiştir.Endişe öyle derinlere işleyen bir alışkanlıktır ki, bundan kurtulmak için kendimizi bilinçli olarak eğitmemiz gerekir. Kendimizi endişe halinde fark ettiğimiz an durup düşünüp düşünceleri kontrol edip yönünü değiştirme egzersizleri yapmak gerekir. Bu konuda yakınlarımızdan yardım da isteyebiliriz. Endişe ve tasa yaratan şeylerin listeleri çıkartılıp bunlar tek tek çözümlenebilir.

Eleştirmeye ve Yargılamaya Son Verin
Eleştiri ve yargılama insanda en büyük enerji kayıplarına neden olur. Biraz incelenirse, özellikle başkalarına yönelik eleştirileri ve yargılarımalarımızın altında merkez noktamızın kendi zevk ve alışkanlıklarımız, düşünce kalıplarımız olduğunu anlayabiliriz. Ayrıca kendimizde olup da hoşumuza gitmeyen yönlerimizi değiştirmek yerine bu memnuniyetsizliğimizi başkalarını eleştirerek hafifletmeye çalışırız. Aslına bakacak olursak hiç kimseyi eleştirip yargılayacak durumda değiliz. Çünkü varlıkların gerçek ihtiyaç ve kapasitelerini bilmediğimiz için yapacağımız değerlendirmeler son derece isabetsiz olacaktır.

Dedikoduya Son Vermek
Başkalarının yüzlerine söyleyemediğimiz düşünce ve yargılarımızı, onların olmadığı ortamlarda dile getirmek, bundan da bir zevk duymak da zihnimizde fazlasıyla dağınıklık ve enerji kaybı yaratır. Başkaların yüzüne söyleyemeyeceğimiz hiçbir şeyi onların arkasından da söylememeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.

Ağlayıp Sızlanmaya, İsyan Etmeye Bir Son Vermeliyiz
Ağlayıp sızlamak, her şeyi ve herkesi suçlamak, problemlerin kaynağını ve sorumlusunu daima dışımızda aramak da düşüncelerimizide büyük dağınıklık yaratır.

Zihinsel Gevezeliğe Son Vermek
Psikologlar ortalama insanın aklından günde atmış bin düşünce geçtiğini tahmin ediyor. Ve ne yakık ki bu düşüncelerin % 95’i önceki günkü düşüncelerin aynısıdır. Bir önceki günküler ise daha önceki günki düşüncelerle aynıdır. Ve bu şekilde katlanarak sürüp gitmektedir. Kısacası zihinsel faaliyetimizin büyük çoğunluğu verimsiz, tekrara ve alışkanlıklara dayalı, insanı hiçbir yere götürmeyen zihinsel gevezeliklerden ibarettir.En son ne zaman farklı ve özgün bir düşünce ürettik?Bizlere bunlar öğretilmiyor! Genellikle hepimiz belli düşünce kalıplarıyla yaşayıp, zihinlerimizi gündelik yaşamın yüzeysel akımlarıyla doldurmaktayız. Eğer ki gün içerisinde kendimizi tüm düşünce akımlarından uzak tutup çok değil beş on dakika ayırabilirsek, içsel gevezeliği dindirerek, şuurumuzu daha yüksek bir bilgeliğe açık hale getirip, yaşamımızda yol gösterici etkileri ayıklayıp seçebiliriz. Yaratıcılığımızı artırabiliriz.

Bu Gününün İşini Yarına Bırakmamak
“Bu günün işini yarına bırakma” sözünü yaşamımızda hayata geçirmeliyiz. Örneğin size bir telefon numarası verecek arkadaşınızla konuşuyorsunuz. Numara yanındadır ama ertesi gün arayıp vermeyi önerir veya siz onu daha sonra arayıp öğreneceğinizi söyleyebilirsiniz. O an bitmesi gereken bir iş ertesi güne uzamıştır ve başka aksaklıkları da beraberinde getirecektir. Ertesi gün o numarayı aramanız gerektiğinde arkadaşınızı bulamayabilirsiniz. Ve o numara ile ilgili iş ertesi günlerde unutulur. Zincirleme olarak pek çok problem yaşanabilir. Ertelenen işin akılda tutulması büyük bir enerji kaybıdır.Telefon numarasını hemen orada alın, yaşamınızda yapılacak işler listesi bir madde eksilmiş olsun.Yerine getirilmemiş sözler de büyük bir enerji kaybına ve zihinsel dağınıklığa neden olur.Bir arkadaşımızla hafta sonu için bir program yaparız, fakat günler geçtiğinde o gün bizim için öncelik sırası daha yüksek olan bir durumla karşılaşabiliriz. En doğrusu meseleyi fazla uzatmadan arkadaşımızı aramaktır. Bir bahane bulmak, yalan söylemek ya da isteksizce buluşmak buluşma gününün öncesi ve sonrası ciddi enerji kayıplarına neden olacaktır.


RUHSAL DAĞINIKLIĞI GİDERME

Fiziksel, duygusal ve zihinsel dağınıklığın varlığın gelişimine en önemli olumsuz etkisi üzerinde durarak konuyu toparlamaya çalışalım. Dağınıklığın yaşamımızdaki farklı görünümlerinin sonucunda varlığımız, yaşam amacının farkındalığını yitirir. Dünyaya gelirken beraberimizde getirdiğimiz özgün amacımızın yeniden yüzeye çıkıp anlaşılabilmesi için dağınıklıklarımızı temizlemeliyiz. Hemen hemen tüm ruhsal ve felsefi bilgiler, içinde yaşadığımız çağın gezegenimiz tarihinde insan gelişimi bakımından en önemli zaman olduğu konusunda ortak bir noktada birleşmektedir. Dünyanın büyük bilgi kaynakları eskiden pek az insanın elindeydi. Çağımızda ise bu tam tersi durumdadır. İnsan istediği bilgilere küçük bir çaba ile ulaşabilir. Bugün bulunduğumuz noktaya ulaşana dek varlığımızın yeryüzü okulunda teptiği sayısız yolları ve verdiği büyük mücadeleleri düşündüğümüzde, içinde bulunduğumuz durumun değerini anlayabiliriz. İçsel varlığımızın sesini duyabilecek hale geldiğimizde bütün gereksinimlerimiz karşılanır.Kendimizde, çevremizde ve yaşamımızda daha uyumlu, esnek, huzurlu ve başarılı olmak istiyorsak, basamak basamak dağınıklıklarımızı düzene sokmalıyız. Bunun aslında hareket noktası zihin olmalıdır. Bu nedenle daha fiziksel ve elle tutulur çözümler çağımız insanları tarafından daha fazla ilgi bulabiliyor.Odamızın dağınıklığı zihnimizin dağınıklığının bir yansımasıdır. Fakat yapay bir şekilde sadece odamızı toplayarak veya bir yardımcı tutup temizleterek zihnimizdeki çöplerden kurtulabilir miyiz?Hayır.İçinde bulunduğumuz ikilemlerden, yargılamalardan, şikayetlerden, hoşnutsuzluklardan, güvensizliklerden ve endişelerden kurtulabilir miyiz?Hayır. Eğer bu kadar kolay olsaydı, şeklen uygulanan pek çok öğreti dünyayı pozitif bir küreye çevirmeye yeterli olurdu.Şekil değil öz önemlidir.Elbette başlangıç için fizik boyuttan başlayabiliriz, fakat bunu o seviye ile sınırlı tutmamak gerekir. Fizikten başlayıp mantal seviyeye doğru hareket edebiliriz.Günlük yaşam dediğimiz, insana sıradan ve anlamsız gibi gelen yaşamlarımızın içinde fark edilip öğrenilmeyi bekleyen sayısız dersler ve deneyimler saklıdır. Yaşamın bu yönlerini görebilmenin yolu ise bakış açımızı değiştirmeden geçmektedir. Aynı şekilde bakıldığında her şey aynı görünür. Bakış açısı değiştiğinde yaşamın muhteşem akışı ve değişkenliği fark edilebilir.

13 yorum:

  1. amanın çok uzundu ama harika tespitlerdi. daha önce geldim uzun olduğundan rahat bir zamana erteledim. iyi ki de ertelemişim sindirerek okudum şimdi. senin "iyi de ben ne yapıyorum" başlıklı bir yazın vardı ki ben o yazıyı saklıyorum :) orda da senin önerilerini okumuştuk. ben artık o taktiği uyguluyorum . perde ne işe yarıyor güneşten koruyoor, peki fazladan mutfak ıvır zıvırları hiçbiişe yaramıyor, at gitsin .. bu yöntemle kurtuluyorum fazlalıklardan ve müthiş rahatlıyorum. ama bi de oğlumun dağınıklıkları var ki onlar hiiiç gözüme batmıyor bile. ama artık yavaş yavaş oyuncaklarını toplamayı da öğreniyor gibi :)

    YanıtlaSil
  2. Ben de Funda gibi yaziyi buraya koydugun gunden beri oturup bölünmeden okuyabilecegim bir zamanin gelmesini beklemistim. Bugün mümkün oldu. :)
    Cok dogru tespitler ve güzel örnekler var. Hamburg'a yerlestigimden beri kafami en cok mesgul eden konulardan biriydi bu ve cok yol katettigime inaniyorum. Ve eski aliskanliklarimla karsilastirinca ne kadar farkettigini daha iyi anliyorum. Iyi ki koydun bu yaziyi Evren, sagol...

    YanıtlaSil
  3. Fundaaa,
    At gitsin demiyordum, kurtulayım onlardan diyordum :) Belki başka birinin işine yarar falan... Ama sen de onu kastediyorsun zaten, biliyorum :))Yazının işe yaramasına sevindim. Oğlumun dağınıklıklarına ben de bağışıklık kazanıyorum yavaştan. Sevgiler...

    Demet,
    Evet, uzun bir yazıydı. Bu yüzden bir link vermeyi tercih etmiştim. Sabırla okuyup faydalanmışsınız, sevindim.

    YanıtlaSil
  4. cok guzeldi evren,,.

    ben de tatile giderken ilk kez bu defa sadece kucuk bir sirt cantasiyla gitmeyi basarabildim, hem de iki haftalik tatilim icin genellikle iki gunluk seyahatlerimde kullandigim cantaya sigdim, ustelik dusununce daha pek cok seyi birakarak busbutun hafifleyebilecegimi de gordum.
    ote yandan burada verilen orneklerde, hani bahcesinde 20 yil boyunca bos sise, yumurta kabi filan biriktiren adam gibi olmaktan korkuyorum ben. cunku bir seyi cope atmaya elim varmiyor. hic cop uretmeyeyim istiyorum, ve cope ozellikle de plastik atarken cok uzuluyorum, zihinsel enerjimin en azindan yarisini tuketiyorumdur. :(

    YanıtlaSil
  5. Yaban,
    herşeyden önce hoşgeldin :) Bunlar benim de beyinsel enerjimin bir kısmını tüketen şeyler. Örneğin bazı eşyaları kullanmadığım için atmak (veya bir şekilde onlardan kurtulmak) ile biriktirip onlara başka bir kullanım alanı yaratmak arasında gidip geliyorum. İkincisi biraz yaratıcılık istiyor ve ben o kadar yaratıcı olana dek sakladıklarım "durağan enerji"ye dönüşüyor haliyle. Üzerinde biraz çalışmak gereken bir konu daha :)

    YanıtlaSil
  6. Eşyanın zikri,düzenidir.Okuyunca irkilmiştim.Eşyalar da hatırlıyorlar,anıyorlar,üstlerine sinen o yaşanmışlığı hisleri fazlasıyla hissettiriyorlar...

    YanıtlaSil
  7. harika bir yazı,benim evim de aklım da çok dağılıyor genelde,her gün topluyorum,her gün dağılıyor,atmak-vermek lazım fazlalıkları,çok faydalı bir yazı olmuş..umarım düzenli olmayı başarabilirim her konuda..

    YanıtlaSil
  8. Çok güzel bir yazı. Tesadüfen buldum blogunuzu diğer yazılarınızı da okumak istiyorum. Ben de evde hergün düşünüyorum şunu almak lazım, bunu yenilemek lazım vs vs. Ama onlarsız aylar yıllar geçirmişim noolmuş ölmemişim ya? Demek ki aldığımız, biriktirdiğimiz yada atamadığımız şeylerin yüzde doksanı resmen fazlalık. Annem hep der sadeleşin, dolabınızı evinizi sadeleştirin rahatlayın diye. Haklı sanırım :)
    Sevgiler,
    http://ebrueliacik.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  9. Çok tskler gerçekten yararlı olacaktır benim icin,bende ayy şunu atmim lazım olur yine diyenlerdenim :)) ama bakalım bazı düşünceler degiseceni inanıyorum sizin sayenizde.yüreğine megine sağlık canimm

    YanıtlaSil
  10. Çok çok faydalı bir yazı. Özellikle benim gibi biri için. Teşekkürler..

    İzninizle ben de bloğuma bu uzuunn yazıyı eklemek istiyorum. Eğer problem teşkil edecekse bildirmenizden memnun olurum. :)

    bitliturist.blogspot.com

    YanıtlaSil
  11. Bence bir sakıncası olmaz bitli turist...

    YanıtlaSil
  12. Merhaba, Fiziken olan dağınıklıkla bir şekilde başa çıkabiliriz ama ruhsal dağınıklığımızı nasıl çözeriz bundan da bahsedin bize :)

    YanıtlaSil