Bugünlerde normal dogum hakkinda güzel seyler okuyorum.
Yasemin'in yazisinda link verdigi Ayse Arman röportajinda Dr. Hakan Coker kadinlarin "prenses" gibi dogurmaya tesvik edildiklerini anlatmis. Bu lafa dikkat.
--*--
Dogum yaptigim hastanenin hemsirelerini sevmemistim. Dogum sonrasi bakim kati cok doluydu, benimse milyonlarca sorum vardi. Sorularim karsisinda hemen savunmaya gecen, sanki onlardan bir sey istemisim gibi davranan hemsireleri anlamakta güclük cekiyordum. Sebebini 3 yil sonra bir sohbet sirasinda anlar gibi oldum. Bir tanidigim bana ayni hastanede hamileligi sirasinda bir hemsirenin söyle söyledigini anlatti: "Siz Türk kadinlar bir kez hamile kaldiniz mi kendinizi kralice sanmaya basliyor ve herkesten de öyle davranmasini bekliyorsunuz".
Kesinlikle ters ve saygisizca ifade edilmis, belki fazlasiyla önyargili (tüm bir toplumun kadinlarini toptan yargiliyor cünkü) ama özünde bazi gözlemlere dayanarak söylenmis bir söz. Bu gözlemleri kismen paylasiyorum. Gebelik, dogum ve sonrasi özeldir. Sonucu siradan olmayan seyin kendisi de siradan olamaz. Ama insan (kadin) hayatinin gayet normal süreclerinden biri bu. Hastalik olmadigi gibi, kralicelik de degil. Uzak ve yakin cevrenin ve saglik calisanlarinin hamileligin basindan itibaren söz ve davranislariyla "Sen kralicesin, sen cok özelsin, sen pamuklara sarilmalisin, sen kirilgansin, sen hastasin, sen risk altindasin, sen tek basina yapamazsin, sen..., sen..., sen..." bombardimanina kapilip gitmemek gerek. Bilgilenmek gerek.
--*--
Sen icinde bunun üstesinden gelebilecek güce ve bununla basa cikabilecek icgüdülere sahipsin.
Bunda özel bir sey yok, binlerce yildir insanoglunun devamini saglayan güc ve icgüdü bu.
Ayni sebeple korkulacak bir sey de yok :)
Söylenen hicbir seye kulagini kapatma. Eskilerin söylediklerini dinle, modern tibbin söylediklerini dinle, kalbinin söylediklerini dinle.
Dogru, hepsinin bilesiminde.
--*--
Kendi dogumumdan sonra edindigim bir huy var. Kimi yeni dogum yapmis görsem, sormadan duramam: "Peki ya sen nasilsin?"
Bebegin anneden ayrildigi an, sözde kraliceligin bittigi andir.
O ani takip eden günlerde ister kadin gibi dogurmus olsun, ister kralice gibi, bütün anneler bu soruya ihtiyac duyarlar: "Peki ya sen nasilsin?"
Bebekler bilir...
ve bazen, uykusuz gecelerden birinde, öyle bir bakarlar ki gözünüzün icine...
basiniza kac tane tac birden takildigini bilemezsiniz.
Gercek kralicelik o zaman baslar. Kimse bilmez, hatta gün gelir bebek de unutur sanirim. Siz kimsenin bilmedigi, kimsenin görmedigi taclarinizla ortada dolanir durursunuz.
'Nature wins' for 2024
2 gün önce
Evren,gozlerimi yasarttin sabah sabah,ne diyeyim bilmem ki.bugunlerde biz de cok uyaniyoruz geceleri,Derin dis cikartiyor,ama dedigin gibi o bakislar var ya,ah o bakislar..
YanıtlaSilYazınızı sevdim,sevgiler...
YanıtlaSilyazınızı çok sevdim, çok içten olmuş ama ben bir sezeryanla doğum yapmış olarak, sezeryanla doğumların bu kadar yerden yere vurulmasından pek haz etmiyorum açıkçası, sizin yazınızı tenzih ederim,böyle bir açıklamanız yok zaten ama bazen incitici şeyler okuyup görüyoruz ki bu doğru değil. Herkes normal doğum yapmak ister yada ne bileyim belki de istemez acımazsız eleştirileri doğru bulmuyorum.
YanıtlaSil'' sen nasılsın '' sorusuna gelince evet çok az kişi doğumdan sonra anneyi hatırlıyor :)
Kusura bakmayın biraz uzun oldu.
Benim bir tanidigim Londra'da, Turklerin yogun oldugu bir mahallede dogum yapti. Dogumu dogumhanede bile degil, kadinlarin dogumu bekledikleri odada yapmis. Dogumdan sonra, o kadar agladim, agri kesici verin diye yalvardim, neden bir sey yapmadiniz demis.. Zenci ve Ingiliz ebelerden gelen cevap; Turk kadinlari cok nazli oluyor, o yuzden seni ciddiye almamistik olmus :)
YanıtlaSilPrenses dogumuna gelince; 3 sene kadar once Norvec prensesi evinde, ebe ile dogum yapti :)
Ben de hep sorarim anneye :) Ne guzel yazmissin, yuregine saglik!
YanıtlaSilOzel bir an, guzel bir an, niye oyle olunmasin ki :) Diger yandan, o gune dek hastane yuzu gormemis insanlar var, o gun biraz yakinlik gormeyi dileyen. Biraz ilgi o kadar! Celiskiler dunyasi iste, ben gene diyecegim ki, Babies :) Ve iyi ki vardin, o soruyu bana da sordun :)
YanıtlaSilçocuk yaptiracaksın bak bana :)
YanıtlaSilIsil,
YanıtlaSilniye öyle oldu bilmiyorum, güzel güzel yazarken yazinin sonuna dogru sapittim yine; bugünlerde hep oluyor :)
Nehire,
Tesekkür ederim. Kisa feedback'lerinizi seviyorum:)
B.A.P,
Yanlis anlamayin uzun yorumlari da seviyorum :)
Dogru, aslinda bu yazida normal dogum - sezeryan karsilastirmasindan cok bir hamilelik ve dogurma ruh halinden bahsetmeye calistim. Temelde fanatik bir normal dogum hayraniyim ve tibben gerekmedigi halde sezaryenle dogurmayi da dogru bulmuyorum. Nitekim Dr. Hakan Coker güzel ifade etmis "Zorunlu sezaryen mükemmel bir kurtarma ameliyati ama planli sezaryen tibbi acidan bir hata
" diye... Ama anliyorum ki, normal dogumdan ölesiye, mesela benim ucaktan korktugum gibi, korkan kadinlar var. Onlari bu korkularini yenmeden ya da hafifletmeden "korkacak bir sey yok, hadi yapabilirsin" deyip dogumhaneye itmenin de hic bir yarari yok, tam tersine bebege de anneye de zarar verir sanirim. O yüzden diyorum ya bilgilenmek sart. Normal dogurmanin sürecleri hakkinda bilgilenmek ve icerde bir yerde "tamam, ben bunu yapabilirim" demek önemli. Nitekim ben %100 bilgi sahibi de olmadigim halde yapabilirim demistim :) "Herkesi dinle, dogru onlarin bilesiminde" derken bunu demek istiyorum. Herkes kendi dogrusunu bulacaktir mutlaka. Yeter ki arastirip ögrensin, akisa kapilip "herkes böyle yapiyor ben de böyle yaparim" deyip gecmesin. Eskiden, begenmedigimiz ilkel veya gelismemis toplumlarda doguma dair bilgiler kadindan kadina aktarilirdi. Simdi sadece korkular aktariliyor.
Uzun oldu mu demistiniz? Benim yanita ne demeli? Post gibi oldu :)
Esra,
Bir yerlerde öyle prensesler ve kraliceler de oldugundan emindim! Hatta yazida da yazacaktim ama elimde örnek yoktu. Sagol, tamamladigin icin :)
Evren,
Sana sorulmus muydu peki? ne iyi gelir insana, degil mi?
Dilek,
Babies yazini okudum. Ne ilginc, ne hos film öyle. Belki buradaki kütüphanede bulurum tamamini, bir bakacagim...
Burcu,
Bekleriz efendim :)
Ben de Leydi Diana'yı hatırlıyorum. Doğum yaptığı günün sabahı makyajlı ve şık kıyafetleri ile kucağında bebeğiyle balkona çıkıp halkı selamlamıştı da annem çok şaşırmıştı :) Normal doğumdu tabii.
YanıtlaSilBen de yazının görünmeyen taçlar bölümünü sevdim. O tacı kimsenin görmesine gerek yok; başıma değil, kalbime yerleşti beim :)
çok hoş bir yazi olmuş.
YanıtlaSil:)
beyhan
evren, internetten izlerim dersen burda var babies:
YanıtlaSilhttp://cemuyurken.blogspot.com/2010/12/babiesi-izlemek-ister-misiniz.html
sevgiler
CokBilmis,
YanıtlaSilHah! Benim aklima da ilk Leydi Diana gelmisti zaten :)
Beyhan,
Tesekkür ederim :)
Yasemin,
sagol, seyretmez miyim? bu ay benim sinema seyretme ayim zaten :)
Ah Evren, gerçekten pek vurucu olmuş yazının sonu. Ne kadar doğru ifade etmişsin!!
YanıtlaSilBir de çocuklar büyüdüğünde bu tacları çocuklarının kafasına kakanlar da var biliyorsun: ben seni şu kadar zaman taşıdım da, şu kadar şöyle sana baktım da...
Ben zaman içerisinde kadınların korkularının yok olacağını düşünüyorum. Belki şu anda evet, çok korkan kişiler yine sezaryanla doğurabilirler belki ama esas önemli olan ve nesillerden nesillere aktarılacak olan, doğumun korkacak birşey olmadığı!?!...
Bizler annelerimizden veya çevremizdeki doğum yapan kadınlardan öyle çok korku hikayeleri dinledik ki, korkmayanı varsa bile içine korku tohumları ekildi.
Ben Hakan Çoker'in kursuna gitmiş ve 2.çocuğunu ssvd ile dünyaya getirmiş şanslılardanım. Kursta seyrettiğimiz HİÇ ağrıSIZ (!) doğumların videolarını seyrettikten ve doğumun ne demek olduğunu GERÇEKTEN kavradıktan sonra bir anne adayının doğumdan korkacağını sanmam. Bizim sayımız arttıkça, ileride olacak da budur zaten.
Biliyor musun, hangi doktordu hatırlamıyorum - Harvey Karp olabilir- kitapların birisinde şuna benzer birşey okumuştum: Afrika'daki kabilelerden birinde kadınlar birbirlerine doğumla ilgili hiç birşey anlatmazlarmış. Ve burada yaşayan kadınlar çok kısa bir zaman dilimi içerisinde, çabucak doğururlarmış. Olumlu olumsuz konuyla ilgili birşey bilmeyen kadın da -hele ki bu kadın hala vücudunu dinlemeyi bilen birisi ise- vücudunun o andaki "gerekliliklerini" yerine getirerek yani doğumu olduğu gibi karşılayarak doğuruyor.
Zeynep A.
Zeynepcim
YanıtlaSilo yaziyi bende okudum.Tamamen hormonal bir nedenle kadin dogum sirasinda kadinlar olunca cevresinde rahat oluyormus. Herhangi bir erkek iceride olunca hormanal salgilari dogumu zorlastirabilen etkenler yaratabiliyormuş. Bu yüzden erkeklerin sokulmadigi eski usul dogumlarda da bir gercek ortaya cikiyor, bilincsizce veya bilincli...
bu arada kendini az anlatmissin..Sezeryan sonrası normal dogum yaptigini bilmeli herkes..O beni deli gibi aglatan hikayeni okumalilar internetten..adresi neydi, yazsana?
Evrencim yorumumu Zeynep'in yorumunun üstünden yaptim ama idare et..
sevgiler...
Zeynep, Burcu,
YanıtlaSilBu yazidan haberim yok ve ilginc görünüyor. Hatirlarsaniz bana adini , linkini gönderebilir misiniz? Ben hamileligimde In Wellen Zur Welt (Dalgalarla Dünyaya) diye bir kitap okumustum. Sonra hakkinda kücük ve müjde veren bir yazim da olmustu :) Sadece "bebegi kiyiya getiren dalgalar" benzetmesi bile bir cesaretle doguma gitmemi saglamisti. Ama bunun disinda ilginc "ilkel" dogum adetlerinden bahsediliyordu orada. Bence her kadin dogurmadan önce bu türden, dogurmanin ilkel toplumlarda nasil gerceklestigini anlatan, kitaplari okumali bir :) Dogum sirasinda babanin varligi konusu tartisiliyor evet. Ben "kadin kadina" dogurmus biri olarak yargida bulunamiyorum :)
Bir de Zeynep, evet, neydi dogum hikayenin tam linki?
YanıtlaSilSsvd'de (Sezaryen sonrası vajinal doğum) ufak ufak artmalar oluyor çok şükür. Ben de bu süreci bilinçli yaşayan ilklerden sayılıyorum. Ne mutlu! Sayımız gün geçtikçe de artıyor!!..
YanıtlaSilhttp://pozitifdogumhikayeleri.wordpress.com/2010/04/06/zeynep-ve-selenin-hikayesi-2/
Burcu, o yazıyı biliyorum. Ama benim dediğim o değil. Her ikisi de aklıma geldiğinde yazayım buraya. Geç de olsa unutmam ben Evren, yazarım. Ama ben her türlü doğum veya çocuk doktoru kitabını okuyan bir insan değilim. İlk hamileliğimde (2005), en çok inciğiyle cıncığıyla okuduğum Harvey Karp ve Dr.Weissbluth var. Dediğim gibi, yazacağım bir şekilde hatırlayıp :)
Evren, doğum sonrası yazdığın yazı da ne ciciymiş! Biz "doğal doğumcu"lar da Türkçede "dalga" kelimesini kullanıyoruz. Çünkü sancı, insan hastalandığı zaman veya bir yeri zarar gördüğü zaman duyulan hissin adıdır. Halbuki dalgalar, yani rahmin kasılmaları, bizi her dalgada bebeğimize daha çok yaklaştırır ;) Bunu böyle gördüğün zaman zaten olay esnasında duruşun çok farklı oluyor.
Evren, tut beni, yoksa bu konuda konuşur da konuşurum...
Zeynep A.
Zeynep, sagol :)
YanıtlaSilBen o yaziyi yazdigim sirada welle-wehe benzetmesini Almanca'ya ve o kitabi yazan kisiye özgü saniyordum; sonra blogcu anne Elif de bahsetti Ingilizce'de dalganin ayni anlamda kullanildigindan. Ülkeden bagimsiz ve dogru bir benzetme belli ki...
Ben seni tutmayayim, sen bol bol konus :)
Yazının sonundaki taçlar beni de öyle etkiledi ki, neyse hormonlardan değil herhalde, herkes çok etkilenmiş. Ama kadını anneliğe hazırlayan bu tür yazılar ne kadar çok gerekli. Bir de yazı kadar, yazıların altına gelen yorumlardan da çok şeyler öğreniyorum. Bir kapıya gidiyorum, orada başka kapılar gösteriliyor. Her bir kapıda daha da yeni ve başka kapılar. Oku oku bitmiyor, hem korkuyorum, hem sabırsızlanıyorum, hem heyecanlanıp hem mutlu oluyorum. Ben neler yaşayacağımı bilmiyorum, hem doğumda hem de bebek büyütürken. Bu konulara dahil değilken dışardan izlemek çok etkilemiyordu beni. Şimdi benzerlerini ben de yaşayacağım diye bilmek, anlatamıyorum tarifi zor duygular. Ama bebekli, doğumlu anılarını paylaşan bütün annelere teşekkürler..
YanıtlaSil