"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Cumartesi, Nisan 21, 2007

Bu bahar gözüme takılanlar - 4: Leylak

Ah...ah! Bu leylak ağaçlarını boş bırakmaya gelmiyor!


Daha bir kaç gün önce sokağın başındaki leylağı şöyle bir inceleyip bir on güne kadar açarlar herhalde diye düşünmüştüm. Bugün aynı yerden geçerken gözlerime inanamadım. Bütün ağaç çiçeğe durmuş bile!

İlkokuldayken her yıl bir zaman gelir, mavi ekoseden bir örtünün örtüldüğü, tertipli öğretmen masasının üzerinde mütevazi bir su bardağının içinde, bir demet leylak yerini alırdı. Bahçesinde leylak ağacı olan bir sınıf arkadaşının hediyesi... Okul çıkışında aynı bahçelerin duvarından sarkan leylak dallarını biz yağmalardık bu sefer. Eve varınca anneleri sevindirmek ve günlük yaramazlıkları unutturmak için birebirdi... Aynı günlerde gidilen pastanelerin, çay bahçelerinin masalarında da yine mütevazi bir bardakçık içinde birer dal leylak olurdu.

O zamanlar şehirler daha küçüktü belki ama kaldırım kenarlarında, bahçe duvarlarının kıyısında, okul-hastane bahçelerinde, orada burada rastlamak mümkündü bu güzelim ağaca.

Şimdinin büyüyüp yayılan, herşeye yer açan, herşeyi sığıştıran şehirlerinde leylak ağaçlarına neredeyse hiç yer kalmaması tuhaf değil mi? İlkbaharın diğer ağaçlarına da elbette...

Vikipedi'de de bahsedildiği üzere 20'ye yakın alt türü varmış leylağın. TDK sözlüğüne bakılırsa adı Arapça'dan geliyor. Bugünlerde sıkça uğradığım bahcevan.comda Murat Pilevneli leylağın kireçli toprak sevdiğini, yan yana ekilen leylak ağaçları ile harika bir bahçe çiti yaratmanın mümkün olduğunu yazmış. Üretilmesi, yetiştirilmesi, budanması hakkında da pek çok ipucu vermiş. Benim gibi kendi bahçesiz, "ruhu bahçıvan"lara da okuyup hayıflanmak düşmüş!


Ne yapalım, çevremizde hala baharın geldiğini müjdeleyen bir kaç leylak ağacı bulabildiğimize sevinelim en azından... Zaten bir ağaca veya bir çiçeğe sahip olmanın yolu bahçesinde bulundurmaktan mı, yoksa mevsimler boyu onu izlemekten ve sevmekten mi geçiyor; kafam bu konuda biraz karışık diyebilirim.

Fotoğraflar:
1.)
jikido-san
2.)
Michelle Kroll
3.)
Muffet

4 yorum:

  1. Merhaba,
    Kokusunu duymuş gibi hissettim güzelim leylakların :)
    İlkokuldayken rahmetli canım dedemin ve babaannemin bahçemizde yetiştirdiği Leylak'ları öğretmenime götürürdüm hep,mavi ekoseli örtülü masasına :) Aynı okulda olma ihtimalimiz olabilir mi :))
    Demek kireç severmiş Leylak, bu bizim bahçedeki kuyunun kireçli sularının şifa dağıttığı anlamına geliyor...
    selamlar
    ~mrl~

    YanıtlaSil
  2. Hoşgeldin mrl,
    Neden olmasın? Ekose örtünün üzerinde "Güzel Yazı" dersinde devrilen hokkadan dökülmüş mavi mürekkep lekesi de var mıydı?
    O zaman kesin aynı okuldaydık.
    Ama sizin bahçedeki leylaklara vallahi elimi bile sürmedim :-))

    Umarım hala duruyordur bahçenizdeki leylak ağacı...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Selam,

    Mavi mürekkep lekesini hatırlamıyor olmam okulları ayırıyor sanırım :)
    Bahçemiz 10 yıl önce zamana yenildi :( Kocaman bahçesi ve her ağacı olan evimiz yıkılıp apartman yapıldı, ev çok küçük biz kalabalık olunca mecbur kalındı...
    Çok özlüuorum balkondan yenen dut ve incirin tadını, tabii keyfini...
    İzninle listeme ekliyorum seni,
    bize de beklerim...
    Sevgiler
    ~mrl~

    YanıtlaSil
  4. Merhaba,
    Bahçenize üzüldüm.
    Size ziyarete geldim aslında ama kapıya not bırakmayı unutmuşum!Sizin "papatya" bütün çiçeklerden daha güzel bir dünya tatlısı :-))
    Listene memnuniyetle dahil olurum tabii ki...

    Selamlar

    YanıtlaSil