"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Pazartesi, Mayıs 30, 2011

Karahindiba mektupları

photo by orangegelb345


Kendime

Bu da sana ders olsun. Üsenir misin Mart ayinda bahce markete gitmeye? Alir misin bu yilin topragini kösedeki "discount market"ten? Iste böyle börtü böcek sarar saksilarini. Alti yildan sonra nihayet saksida yetistirmeyi ger-cek-ten basardigin karahindibayi da onlara kurban edersin.

Tutumlu tarafindan da olsa (bkz. frugal gardening) bahcivanligin ilk kuralini bilmez misin? Saksidan tasarruf edebilirsin, alet edevattan tasarruf edebilirsin. Yeri gelince ektiginden, diktiginden tasarruf edebilirsin. Oyun parkindan topladigin haseki küpesi tohumlarini veya nehir kenarinda buldugun karahindiba kökünü ekersin örnegin saksiya. Ama topraktan asla... ama asla tasarruf e-de-mezsin!

Bu da sana ders olsun.

Zarif,  yasli hanima

Degerli hanimefendi,
Sizi gördüm. Ne kadar da zariftiniz. Gri, iri bukleli, derli toplu (belki peruk) saclariniz, yüzünüz, bluzunuz, dizalti eteginiz, bahcivan eldivenleriniz, dizlerinizin üstünde calismamak icin evden getirip üzerine oturdugunuz minik tabureniz. Ne kadar da zariftiniz.

Fakat ne yaptiginizi da gördüm. Dilim tutuldu, yüregim sıkıştı. Bahce duvarinizla kaldirim arasindaki yarim santimetrelik yariktan cikmis, cikmakla kalmayip benim ferah feza saksimdaki hemcinsine nispet edercesine cicek cicek acilmis karahindibalari söküyordunuz. Sökmek ne kelime, savasiyordunuz onlarla.  Elinizdeki beyaz sirke sisesini yariktan asagi boca ettiginizi de gördüm. Köklerinin hakkindan da böyle mi geliniyor? Ne kadar dogalsiniz! 

Degerli hanimefendi,
Dikkatinizi cekmek isterim ki, bahce duvarinin yanlis tarafindasiniz. Bahcenizi neye cevirdiginiz zerre kadar umrumda degil. Fakat o yarim santimetrelik yarigin bahcivani siz degilsiniz. O bahcivani yakindan tanirim; calismalarinin en hevesli takipcilerinden biriyim. Isine karismayiniz!

Degerli hanimefendi,
Sunu da söylemeden gecemeyecegim: Siz ölürsünüz, ben ölürüm, bu sehrin tüm sakinleri ölür. Karahindibalar ölmez. Bosuna ugrasiyorsunuz.

Bay Fulgum'a

Sevgili Bay Fulghum,
Sizi ne cok sevdigimi bilirsiniz. Insani gözyaslarina boğan düğünleri ve gülmekten yere yıkan cenaze törenlerini anlattiginizdan beridir hayraninizim. Fakat yasamimda bir diger önemli rolünüz daha var. Siz benim ilk karahindiba ögretmenimsiniz. Hatirlar misiniz, komsunuz Bay Washington'la (topragi bol olsun) bir diyalogunuzdan bahsetmistiniz? Bir keresinde bahce duvarinin öte tarafindan sizin tarafa uzanmis, elinde bir sprey sise ile karahindibalarinizi zehirlerken yakalamissiniz onu.

"Aldiracagini düsünmemistim" demis o.
 "Aldirmak mi? Aldirmak mi? Ciceklerimi öldürüyordun!" demissiniz siz.
"Ciceklerin mi? Onlar yabani ot" demis.
"Yabani ot insanlarin  istemedigi yerde yetisen otlara denir" demissiniz siz. "Bir baska deyisle sahibinin gözünde yabanidir. Ve benim acimdan bakilirsa karahindibalar yabani ot degil, cicek onlar!"

Karahindiba hangi bitkinin adidir bilmiyordum o yillarda. Ama bu diyalogu okur okumaz anlamistim hangisinden bahsettiginizi. Ve hakliydiniz tamamen: "Eger karahindibalar narin ve nadir bulunur bitkiler olsaydi, insanlar tanesine 14.95 dolar ödeyebilmek icin ne gerekiyorsa yapar, onlari seralarda yetistirir ve karahindiba dernekleri kurarlardi. Fakat iste her yerdeler, bize gereksinimleri yok ve canlari ne istiyorsa onu yapiyorlar. Iste o yüzden onlara yabani ot diyoruz ve her firsatta canlarina kiyiyoruz."

Fakat lafi ne kadar da uzattim Bay Fulghum. Bahcenizde bolca karahindiba oldugunu bildigim icin sunu söyleyecektim sadece: Kraut und Rüben dergisinin Aralik 2009 sayisinda okuduguma göre karahindiba kökleri de ayni hindibada oldugu gibi topraktan cikarilip karanlik bir yerde tekrar ekilebilir ve Chicoree benzeri bir sebze üretmekte kullanilabilirmis.

Saglicakla kalin.

Karahindibaya  

Sevgili karahindiba,
Sana fazla sözüm yok. Bildigin üzere uzun yillardir pencere kenarinda bir saksi icinde karahindiba yetistirmek hayalim var. Cicek acsin, hatta o ucuskan, tüylü tohum topuyla pencere kenarinda öyle süzüm süzüm süzülsün. Benimki de hayal iste. Sen ki günesin öz ve özgür cocugusun, pencere kenarinda isin ne? Sen ki beni durmadan sirtindan atan yabani bir at gibisin. Evcillesmeye itirazin var. Yine de ne güzel ögretmensin. "Cikmadik canda umut vardir" diye sesleniyorsun saksilarin icinden.

Karahindibacigim, diyecegim sadece su ki, sapsari alnindan sevgiyle öperim. Her nasilsan öyle kal.



10 yorum:

  1. Ne kadar muhtesem yazmissin :) Ben de hayretler icinde bakiyorum insanlarla aralarindaki savasa. Daha dogrusu insanlarin kiyim ugrasina. Reklamlar karahindiba nasil kurutulur, nasil sokulur urunleriyle dolu. Oysa ne kadar da guzeller, heryerdeler, saglam guclu ve sapsari :) Bence her halleri de cok cok guzel. Ben de opuyorum alnindan ASKla...

    YanıtlaSil
  2. Evrencigim, ben de seni alnindan opuyorum :) Adin gibi Evren insanisin vesselam! O kadar guzel, o kadar guzel ki yazdiklarin... Hep soyleyecegim, IYI KI VARSIN!

    YanıtlaSil
  3. Tesekkür ederim yüreklendirici yorumlariniz icin :)

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar hoş bir "karahindiba güzellemesi" olmuş :)

    YanıtlaSil
  5. Çok çok güzel olmuş .)
    inanın çok büyük bir keyifle okudum.
    Kalbinize sağlık

    sevgiler .)

    YanıtlaSil
  6. Lolla,
    bu yaziyi ben cok sevdim. baskalarinin da sevdigini duymaktan ayrica mutlu oluyorum bu yüzden. tesekkür ederim.

    YanıtlaSil