"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Perşembe, Ocak 19, 2012

Bir "Önemli Gün ve Haftalar" yazisi daha...
Sen belki farkinda bile degilsin ama iki gün sonra, 21 Ocak, Dünya Kucaklasma Günü'ymüs.
Ben de farkinda degildim keza. Bir dergide okudum.
Dünya Kucaklasma Günü, hani su internette videolarini gördügümüz, kalabalik caddelerde, meydanlarda "Free Hugs" (Bedava Kucaklasma) yazili kartonlarla dolasip bedava sarilma hizmeti sunan arkadaslarin günü. Bu fikre biraz mesafeli oldugumu belirtmeden gecemeyecegim. Yani sokakta biri bu türden bir kagidi boynuna asmis, üstüme dogru gelirken ne tepki verecegimi tam kestiremiyorum dogrusu.

Asil demek istedigim su: Yapilan bir arastirmaya göre bir yetiskin kendini huzurlu ve mutlu hissedebilmek icin günde 16 kucaklasmaya gereksinim duyuyormus. Hangi arastirma dersen, bilmiyorum. Internette aradim, bulamadim. Google'da cesitli rivayetler var. Günde ortalama 4'ten basliyor; 17'ye kadar gidiyor ideal kucaklasma sayisi. "Hugs and Health" diye ara Google'da; sen de ilginc seyler okuyacaksin.

Fakat daha da asil söylemek istedigim su: Yetiskinler günde 4-17 kez sarilmaya ihtiyac duyuyorsa, ya cocuklar? Ya daha annesinin karnindan, sicak, güvenilir, sarip sarmalayan minik dünyasindan yeni cikmis bebekler? Günde kac kucaklasmaya, kac sarilmaya gerek duyarlar? Bu günkü aklimla sincabi yeni dogdugu haftalarda  ve aylarda kucagimdan indirdigim bile hata.
Kabul, cok kucagimda tasidim.
Kabul, etrafin "alisir, tasima" demesine kulak asmadan tasidim.
Kabul, bebeklerin fazla kucakta tasinmadigi bir iklimde egzotik ve absürd durma tehlikesine ragmen tasidim.
Kabul, dört bucuk yasinda ve sabahlari uyandirdigimda hala "kucagina al beni" diyor.
Kabul, cok zorlandigim halde kahvalti sofrasina kucagimda götürüyorum.
Kabul, bu sirada kollarini kollarimin altindan gecirip kendine sicak bir kuytu hazirlamasina bayiliyorum.
Kabul, zer-re kadar pisman degilim :)

Babamin 5 yasimdayken beni bir Anitkabir ziyareti boyunca ayaklarim ciplak diye (nedenini hic sorma, uzun hikaye) kucaginda tasidigini, bütün aslanli yolu, mozoleyi, her yeri onun kucagindaki perspektiften bakarak gezdigimi animsarim. 5 yasima dair unuttugum cok sey var. Bu ani  ki, icimi isitan, her yerde her daim icimi sonsuz bir güven duygusuyla dolduran cocukluk anilarindandir.

Cocuklarimizin sarilmamaya, kucaklasmamaya alismasindan korkmali.
Eksik kalisimiz orada baslar.

Ilgini cekerse bu da yasamin ilk döneminde bedensel güvenlik ve sicaklik duygusunun sonraki dönemlerdeki etkilerine dair Almanca, kisa bir video. Su ise güven duygusu üzerine bir saatlik bir video. Bu videonun bir bölümünde güven duygusunun olusmasinda oksitoksin hormonunun islevinden bahsediyor. Evren de yakin zamanda su yazisinda bahsetmisti kendisinden. Oksitoksin, sen nelere kadirsin! 

11 yorum:

  1. bir kucakci cocuk da burada var, bende bayiliyorum koala gibi keske hep ustumuzde yasasalar;)Ama bizim evin tasiyicisi esas baba! Londra'da bir avuc evsiz kenarda duruyordu bir tanesi ustume dogru yurumeye basladi tum arkadaslar kacisti ben haric tabi! adam geldi geldi yuzume kafasini uzatti bende kacmadim alnimdan optu sonra biraz sohbet ettik hatirlamiyorum ne konustuk ama ona da bana da iyi gelmisti bu kucuk kontak:) oyle iste kucakladim kactim...

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı; iki anlamda. Hem bugüne, acı bir kaybı andığımız şu günde global anlamda 'kucaklama', 'kucak açma' yoksunluğumuzun farkındalığından, hem de evet... bir çocuğun şekerden, oyuncaktan, gezmelerden ziyade sıcak bir kucak ile ne kadar doyuma ulaşmasıyla ilgili... Omurgam el verdiğince taşıyacağım çocuğumu :)

    Kucak dolusu sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Bayılırım oğluşlarla kucaklaşmaya, bütün negatiflikler gider ruhumdan. Hiçbir şey yerini tutmaz sevdiklerimize sarılmanın :)

    YanıtlaSil
  4. tam zamaninda bu yazi. "tecrubeli" ve bu yollardan gecmis bir anne olmama ragmen, ikincide bu surekli kucakta tutma, memede uyutma, vs ikilemlerini sil bastan yasiyorum. bir yandan da ise donme/donememe durumlari. bir yandan biberona alistirmaliyim bak sevmiyor, daha cok denemeliyim dusuncesi, bir yandan hic alistirmasam hep yaninda olsam dusuncesi.. baskasinin derdi olunca cok "serin" olan kafam, kendi durumumda karisiyor :)

    YanıtlaSil
  5. Ben de şu Kucaklaşma Günü olayına ihtiyaç duyan "Batılı"lara acıyorum. Türkiye'de olmaz böyle bir gün, zira ihtiyacımız yok. Akşama kadar öpüle kucaklana cılkım çıkıyor zaten :) Adamlar ne kadar yalnız ve insan temasına ne kadar muhtaç ki böylesi bir gün icat etmişler. Çok acı :)

    YanıtlaSil
  6. Kucaklaşmayi düşünmek bile bence ayni etkiyi yaratiyor..Mesela sen, nasil sarılcam ben sana... Ama hayal edince bile 16 kucaklaşma değerinde :))

    YanıtlaSil
  7. Desmond Morris'in "Sevmek Dokunmaktir" kitabi vardir, annenin bebegini kucaklamasindan bir dost elini sirtinda hissetmeye kadar tüm dokunmalari ve ne kadar hayati degeri oldugunu anlatir..biz simdi bile annemizin kucagina yatip basimizin oksanmasini istiyoruz, sevgilimiz sarilsin diyoruz. Cocukken ne kadar daha fazladir bu ihtiyac, hele günümüzde "dokunulmazlik" gittikce artarken, buldugumuz her firsatta sarilmali onlara bence de..

    YanıtlaSil
  8. Bizim bocukler hep kucaklasinlar bizi :) Bayiliyorum onlarla kucak kucak yapmaya :) Belim yuzunden kucagima alamadigim anlar ise kabusum idi. Ama olsun biz de yattigimiz yerde sarildik bocugumle birbirimize ve kucagima al diyor hala duzeltemedi kucagina diye :)

    Baska birisi tarafindan kucaklanmak ise guvenlik alanlarima giriyor. Bende belli bir limiti vardir bu isin :P Cok sevdigimi soyleyemeyecegim :) O boynunda Free Hugs diye gezenlerin de bir albumun tanitimi oldugunu okumustum sanki internetin bir koseciginde...

    YanıtlaSil
  9. Beste,
    Tahmin etmistim :) Hem kucakci aile oldugunuzu, hem de bi tek senin kacmayip alnindan öpecegini :)

    Derbay,
    Ilk anlami icimizi ince ince kanatip durur. Önemli nokta tabii ki, omurgamizin nereye kadar izin verecegi. Ama o noktaya kadar kucaklarsak belki kucak acma yoksunlugumuza ilac olur. Cünkü farkliliga ve "öteki"nin düsüncesine tahammül gösterememek bir korku ve (kendine) güvensizlik sorunudur temelde. Kanimca...

    Handan,
    Ne güzel, okumak bile güzel :)

    Bahar,
    karsi görüse cok acik yaziydi bu. özellikle de acik biraktim. ilk itiraz calisan annelerden gelmeliydi bence. "alistir da gör gününü sonra, sana kolay evde oturup kucaga alistirmak" dediklerini duyar gibiyim :)) ben kategorik olarak kucaklamanin, sarilmanin, tasimanin erdemine inaniyorum. pratikte herkes, her aile kendi yolunu bulur elbet. hele senin aileniz icin en iyisini bulacagindan eminim :)

    CokBilmis,
    Ben de ayni seyi düsündüm yazarken. Bir akrabam var ki, o bilmiyor ama tam bir free hugger. Öyle bir kucaklar ki sarsilirsin; seans bittiginde toparlanmak icin biraz zaman gerekir. Bi taraftan da iyi ki varlar etrafimizda böyleleri :)

    Burcu,
    Bak bunu da düsünmüstüm, bazen düsüncesi bile iyi geliyor :) Sevgiyle kucaklarim :))

    Melange,
    Üzerine kitaplar bile yazilan önemli bir konu :)

    Dilek,
    iste yazinin itiraza bi acik noktasi daha. sezaryenli anne ya da dogum sonrasi bel sorunlari yasayan anne kanguruluk etmekte zorlanir tabii. Ama önemli olan yan cözümler bulmak ve sen buldun iste :) Free Hugs ciddi ciddi bir hareketmis, 70'lerde Amerika'nin alternatif kiliselerinde bile yayilmis. Ayin bitiminde bir grup insan gönüllü olur, kiliseden her cikana sarilirmis :)) albüm ondan yola cikmis olabilir.

    YanıtlaSil
  10. kızıma sarılmanın değeri:PAHA BİÇİLEMZ.bayılırım sevgisini göstermekten çekinmeyen sıcak insanlara :)))

    YanıtlaSil
  11. benim de doya doya kucaklaşabildiğim az insan vardır. ama kucaklaştık mı da onlarla, sanki dünya durmuş gibi gelir.. çocuğum olursa onu ucak delisi yapmak isterim ama modern dünyanın iş-güç meselelerinden de endişelenmiyor değilim..

    YanıtlaSil