Anneannemi önceki yil, dedemi gecen yil kaybettik. Bir ailenin yaklasik 60 yillik hikayesine taniklik etmis tek katli bahceli ev de, bu yil yavas yavas bosaltildi. Akibeti mechul.
Herkes evden bir anı aldi. Ben ancak bu yaz ugrayabildigim icin, evde bana cocuklugumdan iz birakmis, anı olabilecek hicbir sey kalmadigini biliyordum. Fakat ne alacagimi da bilerek gittim eve.
Bahcede semizotlari yetisirdi. Tam olarak domateslerin arasinda, ama bahcenin her tarafina da yayilmislardi. Anneannemin semizotlariyla iliskisi tarafsizdi. Onlara aşk duymuyordu. Domateslerin köklerini boğuyorlardı, her yana yayilip duruyorlardi. Ama nefret de etmiyordu onlardan. Sabahlari kahvaltidan sonra domateslerin arasina girer, görebildigi kadariyla temizlerdi semizotlarini. Bahcede oynamayi seven ben, yardim etmek isterdim ona. "Tamam, iyice sök, kökleri de gelsin" derdi. Topladigimiz semizotlarini cöpe atmazdik tabii ki. Onlari mutfaga götürmek benim görevimdi. Tezgahin üzerine birakirdim. Oyuna devam ederdim.
Ögleye dogru anneannem annemlerin etrafinda dolanmaya baslardi. "Birakin su yaptiginiz isi, su cocuklarinizin karnini bi doyurun" derdi. Evin kimbilir hangi kösesinde yillik temizlik yapmaya dalmis annemler "sonra, sonra, daha erken, su is bir bitsin" derlerdi. Anneannemin ici rahat etmezdi. Mutfaga gidip semizotlarini yikar, yanina harika bir süzme yogurdu ve ekmek eklerdi. Biraz da nane ve kirmizi biber. Kuzenlerimle yumulup yedigimizde de yanimizda oturur, karnimizin doydugundan emin olurdu. Hayatimin en güzel yemeklerinden biriydi.
Bu yil gittigimde bahceyi yabani otlar sarmisti. "Semizotu tohumu toplayacagim" dedim. "Yoktur, görmedik" dediler. "Vardir" dedim. Semizotu vefalidir, öylece cekip gitmez. Eskiden domateslerin ekili oldugu yerde yabani otlari kaldirdik, altindan cikti semizotlari. Hepsi tohumdaydi :) Sevine sevine topladim miras/hatira semizotu tohumlarini. Bu yil baska bahcelerden toplanmis semizotu tohumlari da vardi. Itinayla ayirdim, isaretledim karismasin diye. Icimde bir yer "deli, bunlarin hepsi ayni tür" diyor. Baska bir yer "sensin deli, bunlar baska" diye geri püskürtüyor.
Evde, hayret, kimsenin el atmadigi eski fotograflari buldum. Herkesin fotograflari (dügünler, dogumlar, ziyaretler, güzel günler...) sahibine geri verildi. Bir fotografta kimse yoktu. Sadece bahce cekilmis. Üstelik bahcenin en sevdigim kösesi; havuz basinda anneannemin her yaz yetistirdigi sardunyalar ve feslegenler. Anneannem sicak yaz öglelerinde feslegenlere elini sürer, sonra ellerini burnuma dayardi "Bak, ne güzel kokuyor" diye. Burnuma feslegen kokusu gelir, tenim elinin nasirlarini hissederdi. Ikisi beynime birlikte yazildi. Bilmiyorum, anneanneme "yenir mi bunlar?" diye hic sordum mu? Sanki öylesine güzel kokuyordu ki, yenmesi gerekir gibi düsünmüstüm. Sanki o da "hayir" diye yanit vermisti. Bilmiyorum, böyle mi oldu gercekten. Oysa yeniyordu. Simdi pencere kenarinda yetistiriyorum ve aklim estikce her yemege katiyorum.
Ve sana bir sey söyleyeyim mi, ne zaman pesto yesem, anneannemin ellerini burnumda hisediyorum. Icim sizlamadan hic pesto yiyemiyorum.
Ve sana bir sey söyleyeyim mi, o fotografla ilgili tuhaf bir sey oldu. Eve getirip tekrar incelerken havuzbasindaki feslegenlerle sardunyalarin ötesinde, her yil domates ekili olan köseye dogru bir ayciceginin gölgesinde dedemin oldugunu gördüm. Daha ötedeki cam agacinin gölgesinde ise anneannem vardi. Fotografi her kim cektiyse, amaci aslinda onlari cekmekti sanirim. Fakat eski fotograf makinelerinin cokca yaptigi bir azizlik sebebiyle, odaklamada bir sorun olmus, arka planda belirsizce cikmislardi.
Sana bir sey söyleyeyim mi, icimde bir yer miraslarindan cok mutlu ve memnun. Bir baska yer, "hayat bu, iste böyle oluyor, onlari bile saliver gitsin" diyor.
Icimdeki cesitli yerlerin catisip durmasindan yorgunum.
Drive up tax on petrol cars - think tank
18 saat önce
Çok etkiledi yazınız beni...Ve anladım bu 'basit şeyler'dediği,ağaçlar,tohumlar etrafında yaşayan insana bu değerli şeylerin nerden miras kaldığını..
YanıtlaSilherkese kendince bir pay kalıyor galiba..
Ben de yaklaşık 10 sene önce anneannem vefat edince eşyalarının içinden bir eşarp almıştım, üzerinde rengarenk küçücük elmalar vardı ve çok hoşuma gitmişti... Takmasam bile yıllardır fularlarımın durduğu askıda asılı, her fular alışımda gözüme ilişir, anneannemi rahmetle anarım... Üstelik bu eşarbı da annem yaklaşık 45 sene önce anneanneme Almanya'dan hediye olarak getirmiş... Geçen hafta komşumuzun dedesi vefat etti ve duasına gittik ailece... Gitmeden önce hazırlanırken kendime bir dua örtüsü seçtim, tabii kızım durur mu, hemen ben de istiyorum, ben de örtecem diye tutturdu ve ona hikayesini de anlatarak bu eşarbı hediye ettim:)
YanıtlaSilMerhaba,içimizdeki yerlerin çatışması,hayatın çelişkileri hiç bitmiyor..İnsan en çok da en yakınındakileri yitirince böyle oluyor.Onlara allah'tan rahmet diliyorum.
YanıtlaSilFesleğenlerin kokusuna ben de bayılırım,her koku,her eşya da birilerini çağrıştırır nedense.
sevgiyle,
Geçmişteki anılardan mutlu olman çok güzel bence. Salıver gitsin tabi ama ara sıra anılara bakıp hatırlamak, onları güzel bir şekilde anmak eminim hem sana hem onlara iyi geliyordur. Benim de anneannem ve dedemle benzer bir bahçede benzer anılarım var. Nasırlı eller, sabun kokan ev, lezzetli az ama öz yemekler. Nasıl da özledim birden. Nasıl da ışınlanmak istedim o bahçeye. Mutlu çocukluk anıları işte. İyi ki varlar... Hatırlamama vesile olduğun için teşekkürler! (Yazar bu noktada ağlamak üzere siteden ayrılır)
YanıtlaSilHoş Geldin..
YanıtlaSilÇocukken 'anneannem öldü' diye ağlamıştım, hiç görmediğim halde. Anneanne, dede, büyükanne, büyükbaba hiç birini görmedim ama anneanneye ağladım, keşke benim de fesleğenli bir anım olsaymış.
YanıtlaSilGozlerim doldu.. O semizotu tohumlari.. ayni degil.. apayri..
YanıtlaSilBen de gozyaslarima engel olamadim Evren. Feslegen kokulariyla uyusunlar. Keske senin olsaydi o ev, o bahce. O zamanlara dondururdun gene.
YanıtlaSilNe iyi ettin oraya gitmekle. Oralara gidip de bulamadigima bir kez daha uzuldum gene.
Kocaman opuyorum seni Evren'cim...
YanıtlaSilAğlamaklı oldum iyice. Hoş geldiniz, yüreğime çokca dokunarak geldiniz...
YanıtlaSilAğlattın beni Evren... anneannem çok şükür yaşıyor ama dedemi kaybettiğimizden beri hiçbir şey eskisi gibi değil. Ben de ne zaman onların iki katlı müstakil evlerinin bahçesini düşünsem burnuma gül kokuları, fesleğenler, sümbülteberler gelir.
YanıtlaSilsiz okuyunca kına kokulu elleriyle bize yemek yapan anneannem geldi aklıma, insanın aklından herşey gidiyor da mis gibi kokusu hep
YanıtlaSilburnunuzda tütüyor.....
any:)
cok dokundu:( o duygulari cok iyi bildigimden, beni hic birakmadiklarindan...Kucakladim seni sozsuz!
YanıtlaSilcok dokundu:( o duygulari cok iyi bildigimden, beni hic birakmadiklarindan...Kucakladim seni sozsuz!
YanıtlaSilhatırladığımız sürece yaşıyorlar, üstelik çok yakınımızda!
YanıtlaSilBir ben de mi sevindim yani anneanne ile dede fotoğraftan çıkınca? Aniden sana el sallıyorlarmış oradan gibi geldi :)
YanıtlaSilBaşın sağolsun ama eminim mutlu bir yerlerdedirler. Biz onları özlüyoruz ama onların keyfi yerindedir muhakkak ve umarım bizi de karşılamaya onlar gelir.
benim çiçek babaannem, hep kulağının arkasında birkaç yaprak fesleğenle gezerdi. anı olarak en son taktığı baş örtüsünü almıştım da, o bile bebek teriyle beraber fesleğen kokuyordu. artık silindi kokusu, koklaya koklaya bitirdim belki de..
YanıtlaSilharika bir yazı olmuş, ileride bizim de bahçelerimiz olunca torunlarımız acaba aynı hisleri hissedebilecekler mi teknoloji karmaşası dünyalarında...
YanıtlaSilnasırlı elini teninde hissetmeni nasıl hissettim o an anlatamam..
YanıtlaSilBüyükler neler bıraktıklarını hiç bilmiyorlar bize..
Eminim büyüteceğin tohumlardan ve onlarla yaptığın yemeklerden gülümseyeceklerdir sana...
Mekanları cennet olsun...
Bazen o tuhaf şeylere o kadar çok ihtiyacımız oluyor ki...
YanıtlaSilnasıl bir yazıdır bu böyle...
YanıtlaSilburnumun direği de yüreğimin direği de, sözlerimin direğini de sızlattı...
Sibel