"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Salı, Aralık 11, 2007

Ama Kubilay'ın da vaaaar!

Bir arkadaşım var. 10 yaşındaki oğlunu yetiştirirken kullandığı yöntemler ilgimi çekiyor. İleride ihtiyacım olabilir diye anlattıklarını dikkatle dinliyorum.


İki sene önce ortak bir tanıdığımız yılbaşında arkadaşımın oğluna bir cep telefonu hediye etti. En ucuz modelinden, kartlı bir telefon... Arkadaşım bu hediyeyi bir çocuk için çok pahalı bulduysa da, reddederek hediye edenleri kırmak istemedi. Telefon bir sonraki okul yılının başına kadar bekledi ve ancak iyi bir karne getirmesi şartıyla ufaklığa verildi.


Bu okul yılının başında arkadaşımın oğlu bir gün annesine gelerek "Anne" demiş, "ben XXX marka, XX model cep telefonu istiyorum". "Senin zaten cep telefonun var" demiş annesi. Bizimki cevabı yapıştırmış: "Ama bu telefonun fotoğraf çekme özelliği, MP3 çaları, internet bağlantısı, şusu, busu da var, benimkinin yok." (Telefon değil, teknoloji harikası beşi bir yerde!)


"Senin zaten bir MP3 çaların var. Evde internet bağlantımız ve fotoğraf makinamız da var. Nereden çıktı şimdi bu telefon?" dedilerse de dinletememişler. Ufaklık "Ama Kubilay'ın da var." deyip çıkmış. Kubilay yeni sıra arkadaşı...


Annesi sonunda "Ben bu telefonu finanse edemem. Üstelik bu telefon kartlı da değil, sabit hatlı. Kendin para biriktir, kendin al." demiş. Mutfaktan küçük bir kavanoz getirmiş. Birlikte "beşi bir yerde"nin fotoğrafını bir yerlerden bulup kesmişler, kavanozun üzerine yapıştırmışlar. Telefon 99.99 (!) Euro imiş. Ufaklık şimdilik 8 Euro biriktirmiş.


Arkadaşıma kalırsa "Hayır" deyip, kestirip atmak oğlunun sahip olma güdüsünü güçlendirecek. Telefon bir takıntı haline gelecek. " Evet" der, hemen gidip alırsa; telefona emek vermeden sahip olan oğlu kısa sürede telefondan bıkacak. Ama 100 Euro'yu biriktirmeyi başarıp telefonu alabilirse; bu, oğlu için asla herhangi bir telefon olmayacak. Değerini bilecek. (Bana kalırsa 100 Euro birikene kadar zaten "beşi bir yerde" 10 yaşındakiler arasında çoktan popularitesini yitirmiş olacak. Ama muhtemelen bir "yedisi bir yerde" onun yerini almış olacak.)

Bir süre sonra, bir akşam arkadaşımın oğlu babasına sormuş: "Baba, arabanı ne zaman yenileyeceksin? BMW'nin son modelinden alsana". Baba "Oğlum, ne gerek var arabayı yenilemeye. Şimdiki hiç de fena değil" diye yanıtlamış. (Arabayı biliyorum, gerçekten de hiiiiç fena değil!)

Anne şaşkınlıkla "Bu da nereden çıktı şimdi?" diye sormuş. Yanıt, oğlunun bakmadığı bir sırada, sadece dudaklarını oynatarak babadan gelmiş: "A-ma Ku-bi-lay-ın ba-ba-sı-nın da vaaar!"

...
Arkadaşım gidişattan hiç memnun değil. Bugünlerde okula gidip, öğretmenden oğlunun sınıftaki yerini değiştirmesini rica etmeyi düşünüyor.


Ben en büyük boyundan bir damacana alıp, üzerine son model bir BMW'nin resmini yapıştırarak arkadaşımla oğluna hediye etmeyi düşünüyorum.


Zamane çocuklarını ve oğlumun gelecekteki arkadaşlarını düşünüyorum da...

Bir tane de kendim için edinsem mi?

4 yorum:

  1. Aman tanrım! Kabus gibi... Bu çocukların istekleri bitmek bilmiyor. Artık makul olma sınırlarından da çıktı... Bakalım biz ne yapıcaz :)Yandık ki ne yandık.........

    YanıtlaSil
  2. Tüketimin hayatin odak noktasi haline getirilmesi noktasina herbirimiz aslinda farkinda olmadan sürükleniyoruz. Fark edenler zaten durumu sorgulamaya, önlemlerini almaya calisyorlar. gel gör ki, cocuklar özellikle de kres, okul ya da arkadas cevrelerinde bütün safliklariyla ve süratle sistemin icinde buluveriyorlar kendilerini.

    Ve bence bu sInIrlari cizebilmek de, cocugklar icin hem bulundugu toplumda asosyal damgasini yemeyecek, ama kendisini de cok kaptirmayacak sekilde yasam bicimini oturtmak cok zor!! Henüz anne baba olmamamiza ramen bu durum bizim düsündürtüyor. Yegenlerimizi ve cevremizdeki diger cocuklari izlemek yetiyor bizi korkutmaya!!

    "hediye gereksizligi üzerine" baslikli bir yazi yazmistim kasim ayinda. Tam olmasa da benzer nitelikte bu yazinla!!

    Bir de konuyal hic alakasi olmasa da, seni biraz daha yakin taniyabilmek icin bir oyuna davte ettim. Kabul edersen...

    Malta'ya sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Merhaba arkadaşlar,
    Evet, çevremizdeki çocuklarda gördüğümüz bu kabus gibi durum bizi de korkutuyor. Biz aile olarak ne kadar özen göstersek de, bir noktadan sonra çevre ve arkadaşlar çok etkili oluyor. Yine de kendini sahip olduklarıyla özdeşleştirmeden mutlu ve güvenli olmasını bilen çocuklar yetiştirmek imkansız olmamalı. Bu konu da kafa yormaya devam :))

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Haaa, bir de:
    Ayça,
    Ben şimdi sobelendim mi yani? Ben senden de iyi gizlenmiştim oysa :))
    En kısa zamanda yanıtlayacağım.

    YanıtlaSil