"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Salı, Haziran 28, 2011

Ne zaman umut gerekli olsa...


Ne zaman umut gerekli olsa, bu fotografa bakmaya karar verdim.
Hikayesi biraz uzun.
"Saksi"yi daha önceden animsayanlar olabilir, bir iki kez bahsetmistim. Bilmeyenlere tanistirayim: "büyük saskinliklar kabi"

Bu kez konumuz her halinden demir eksikligi cektigi belli olan limoncuk degil (Bkz. sol alt köse). Saksiya yayilmakla mesgul, adini bilmedigim istilaci sukkulent de degil. Meyveleri hasat edilip budandigindan beri garip garip duran bibercik de degil (Sag üst köse).

Bu kez konumuz üstte sol tarafta görülen kücük orman sarmasigi yapragi. Bilimsel adiyla Hedera helix. Vikipedi'ye bakilirsa duvar sarmasigiymis adi; "orman sarmasigi" demeyi daha cok severim. Almanca ve Ingilizce adlari ise  sasirtmacalidir, eglenceli gelir bana :) (Efeu , "Efoy" diye okunur, Ivy ise "Ayvi" ) 

Diyecegim o ki, orman sarmasiginin adlarini da, kendisini de severim. Mütevazidir, cok sey beklemez. Bahcenin az günes gören, gölgeli köselerine bile itirazi olmaz. Buldugu ilk agaca, duvara tirmanmaya baslar.  Görkemli agaclara sarilip gitmis hali olaganüstüdür, ama evde bile yasar. Cicege benzemeyen ciceklerini, meyveye benzemeyen meyvelerini severim. Almanya'daki koyu yesil halini bir ayri,  Türkiye'deki acik yesil halini bir ayri severim.

Uzun zamandir evde bir orman sarmasigi yetistirmek istiyorum. Söyle yaklasik bir 6 yildir kadar :) Duydum ki yetistimesi cok kolaymis. Buldugun ilk yerde kücük bir dalini kir, eve getir, suya veya topraga koy, köklensin, tamamdir. Bunu duydum ya, ille kendim yetistirecegim. Marketler  tanesi  1 Euro'dan bile ucuza satilan minik orman sarmasigi saksilariyla dolu. Inadim inat, ben kendim yetistirecegim.

Ilk engel cekimser ve prensip sahibi bahcivan halleri. Ben öyle gidip buldugum ilk bahce duvarindan hedera helix koparamam. Sahibinin yerine koy kendini. Her önüne gelen bir dal koparsa ne olur?  Öyleyse ormandan koparalim. Orman mi? O belki olur. Boyumuzun yetistigi yerlerde uygun dal bulursak...

Gel zaman git zaman bir kac deneme yapiyorum. Basaramiyorum.
Gecen sonbahar-kis civari birisi bahce kapisinin kenarindaki sarmasiklari temizleyip buduyor. Yere düsmüslerden bir parca alip eve getiriyorum. Izleyen günlerde belediye nehir kenarinda su tasmalarini önlemek icin büyük bir düzenleme yapiyor. Kiyida ne kadar agac, agaccik varsa kesiyor. Oldugu yere de birakiyor. Bazilarinda hala sarmasiklar sarili. Koca bir demet toplayip eve getiriyorum. Bu kez olacak! Hem vazoya doldurup dekorasyon yapiyorum onlardan, hem de suya saksiya birer tane koyuyorum köklensin diye.

Olmuyor.
Gerci Hedera suyu, topragi gördü mü, uzun zaman solmadan, kurumadan dayanan bir bitki. Ama köklenmiyor. Yapraklari bir bir kuruyup  gidiyor uzun haftalar sonunda. Bir gün Hedera yetistirmekten umudumu kesmiyorum ama kuruyup gidenlerden yana umudum kalmiyor.

Türkiye'den döndükten bir süre sonra (yani bu anlattiklarimdan en az üc ay sonra) büyük saskinliklar kabi yapacagini yapiyor yine. Sapkasindan tavsan cikaran sihirbaz pervasizligiyla minicik bir orman sarmasigi yapragi armagan ediyor bana. Kuruyup gitmis Hedera yapraklarinin tam dibinden...

Nefesimi tutuyorum. Düsünüyorum. 20x11 boyutunda bir kap bu ve icinde mucizelerin ardi arkasi kesilmiyor. Disarida kaldirim boyunca uzayip giden bahcelerde, daha ötesinde nehir kenarinda, bu sehrin ötesinde ucsuz bucaksiz cayirlarda, bu dünyanin balta girmis ve girmemis ormanlarinda her saniye olup biten mucizeleri hayal bile edemiyorum.

Karar verdim; hicbir seyden umudumu kesmiyorum.

9 yorum:

  1. Umut yeşermesi kelimenin tam anlamıyla bu oluyor herhalde.

    Büyük şaşkınlıklar kabına bayıldım :)

    YanıtlaSil
  2. Çok hoş bir yazı olmuş bu :) Ben de bayılırım saksıda bir şeyler yetiştirmeye. Tabi biraz daha büyük bir parça toprağa da asla "Hayır" demezdim ya neyse... Son 4 senedir oturduğum ev kuzeye bakan güneş görmeyen bir evdi o yüzden hiç şöyle keyifle bir şey yetiştiremedim. Ama bu yeni evde ümitliyim. Güneş gören balkon kenarına astığımız saksıda bir şeyler yeşillenmiş bile. Ektiğimiz tohumlara bakarsak mavi vapur dumanı ve iri çiçekli karanfil çıkması lazım, çocuklarla heyecan içinde bekliyoruz bakalım.

    YanıtlaSil
  3. Umut ne harika bir sözcük...

    YanıtlaSil
  4. Handan,
    yerini buldu deyim :)

    Selen,
    Kuzeye bakan ev bahcivanin koorkulu rüyasi! Ama nedense arastirsak, orada bile yetisen bir seyler bulunur gibi geliyor bana. Mavi vapur dumani ne güzel isim :)

    Anne Cafe,
    sagol :)

    benadsiz,
    öyle, degil mi?

    YanıtlaSil
  5. Evreeen, taniyamadim kabi! O istilaci almis basini gitmis, digerleri de kendine gelir Insallah! Bu kabin topragi ne idi diye sormam lazim mutlaka :) Bereket onda olsa gerek. O hederalari biz yola yola bitiremedik Permablitz bahcesinde. Yoldugumuz kadari geri gelmeye basladi bile :(

    YanıtlaSil
  6. Muhtesem :)
    Bu arada ben de sarilsin bana istiyorum ama esim karinca gelir sarmasiklara diye uzaklastiriyor. Dogru mu diyor?

    YanıtlaSil
  7. Dilek,
    topragin ne oldugunu animsamiyorum. iki yil önce ilk tasindigimizda almistim. o hederalari buraya gönder :)

    Uma,
    duymadim böyle bir özelligini sarmasiklarin. ne desem yalan :)

    YanıtlaSil
  8. Yasarsa istedigin kadar gondereyim Evren :)

    Uma, esin hakli... Biz kirparken uzerinden bir suru bortu bocek bizim uzerimize kacisti! Bir de evlere kertenkele falan cikiyor diye istemezdi babaannem sarmasiklari evin disinda.

    YanıtlaSil