Hayır, ciddiydim. Bak bu da kırmızı meşenin eli:
Elbette yapragin kendisini de fotograflayabilirdim göstermek icin. Ama sana yapraklarla yapilabilecek bir seyden bahsedecektim, animsadin mi? Hani hos sohbet bir ekmekci kadinin sincaba anlattigi pastel boyayla yaprak baskisi... Hani sincabin yine hasta oldugu bir gün biraz oyalanip temiz hava alsin diye disari cikmis, ekmekciden de brezel almistik da, sincap "burada oturup yiyecegim" demisti. Ben de kahve icerken bir yandan, o ekmekci kadinla anaokulu, arkadasliklar, sonbahar, hayat ve cocuk olmak üzerine derin bir sohbete dalmisti.
Pastel boyayla yaprak baskisi yapmayi ilk ekmekci kadindan mi ögrendik? Emin degilim; sanki cok zorlasam "arsivden" cocuklugumda kendi yaptigim yaprak baskilarina dair bazi ani kirintilarini bulup cikaracak gibiyim. Gerci ilk kimin kesfettigi, kimin kime ögrettigi o kadar da önemli mi? Zaten ögrendiklerimizin ne kadarini ögrendik? Ne kadarini biliyorduk da animsadik? Hepimizin zaten bildigi seylerden bahsetmek neden böylesine bir önem duygusu hissettiriyor bize?
Dolayisiyla sen de simdi bahsedecegim seylerden tamamen habersiz degilsin. Yazinin sonuna geldigimizde "tabii ya!" diyeceginden eminim. Benimki olsa olsa bir animsatmadir. Daha önce de dedigim gibi, suluboyayla yaprak baskisinda yaprak boyanir ve kagidin üzerine bastirilir. Pastel boyayla yaprak baskisinda ise yaprak kagidin altina konur, -kagit cok kalin olmamalidir-, ve kagit üst taraftan pastel boyayla boyanir. Boyandikca yapraga ait harika detaylar kagidin üzerinde belirmeye baslar. Celiskili görünse de pastel boya ne kadar az bastirilarak kagida sürülürse, detaylar o kadar belirgindir. Sonunda ortaya bir yapragin silueti cikar, ki eger taniyorsan, siluete bakarak yapragin hangi agaca ait oldugunu kolaylikla söyleyebilirsin. Cocuksan tüm bu olup bitenler eglencelidir, oyun gibidir, sasirticidir; neselenirsin ögrenip deneyimlediginden.
Yetiskinsen oturup cizdigin seyin önünde düsüncelere dalarsin. Önce "Bu bir mese yapragi" dersin. Sonra "Yok, bu bir mese yapragi degil, bu sadece onun kagida yansimasi" dersin. Yasaminda hic yaprak görmemis birine, bi Uranüslü'ye örnegin, yaptigin yaprak baskisini gösterip "bak bu bir mese yapragi" deseydin, o bir mese yapraginin gercekte nasil bir sey oldugunu anladigini sanir ama aslinda bilemezdi. Fakat ola ki bir gün, gercek bir mese yapragiyla karsilassaydi, senin gösterdigin yaprak siluetini animsar ve anlardi hemen o yapragin bir mese yapragi oldugunu... "Yasam da iste böyle degil mi zaten?" dersin.
Sincap sokaktaki sigara ve bonbon otomatlarini ve bir de posta kutusunu kesfetmistir zaten bir süredir. Sigara otomatini ve cocuklar yetisebilsin diye hinzirca onlarin boy hizasina monte edilmis bonbon otomatini kurcalayip durmasindan nefret edersin. Özünde anlamli bir meraki olumlu yöne cekebilmek icin, posta kutusunu kurcaladiginda tesvik edersin. Dersin ki, "Istersen biz de, kartlar hazirlayip, zarflara koyup, pul yapistirip bu posta kutusuna atabiliriz. Sen atarsin kutudan iceri zarflari. Sonra postaci gelir, kutuyu bosaltir ve kartlarimizi alip sevdiklerimize götürür."
Sincap sever bu fikri. Böyle kartlar hazirlarsin:
Sincap yaprak baskisi kisminda tembellik eder. Kartlarin icine, kafasina sapka takmis fok baligi, uzun kulakli bir köpek, bir cocuk ve dolambacli demiryollari cizmeyi tercih eder. Yaprak baskilarini sen yaparsin. Hic önemli degil; önemli olan sincabin böyle seylerin sevildigi ve üretildigi bir evde büyümesidir. Cocugluk anilarinda "pastel boyayla yapilmis yaprak baskisi", "evde hazirlanmis kartlar" "annemin beni kucagina alarak posta kutusuna kaldirdigi ve benim zarflari tek tek kutuya attigim gün" baslikli bölümler bulunmasidir.
Kartlari postaya vermeye gidilen gün, dünyanin baska bir yerinde, bir diktatörün yakalanip öldürüldügünün ertesi günüdür. Yol üstündeki gazetecinin caminda haberi vahsi bir neseyle ve olabilecek en kanli fotograflarla veren bulvar gazeteleri vardir. Sincabin göz hizasinda yine... Hem gidis, hem de dönüste dikkatini camdan baska bir yerlere cekebilmek icin akla karayi secersin: "Aaa, bak kus!", "Suna da bi bak, hus yapragi mi o ucan?"
Eve dönerken nehir kenarina ugrarsiniz. Mevsime göre ilik, günesli bir gündür. Yapraklari kayik eder, yüzdürürsünüz suda. Sincap günes isinlarinin sudaki yansimasina bakar; "Anne, su yanar mi hic? Günes yakar mi onu?" diye sorar. Bulutlarin sudaki yansimalarini isaret eder; "Anne bulutlar neden baska sekilde?" diye sorar. Suya bir tas atar, olusan halkalari ve onlarin bulutlari nasil "baska sekil" yaptigini gösterirsin. Sorulari kim sorar, kim yanitlar, bilemezsin. Icinden hep böyle sorular sormaya devam eden bir cocuk olmasini dilersin.
Kimbilir, belki dünyanin tüm cocuklari da yaprak baskisi yapsaydi ve o cocuklarin eriskin halleri yapraklarin kagitlar üzerindeki yansimalari hakkinda düsünseydi birazcik; ne kanli diktatörler olurdu bu dünyada, ne de zorbayi alasagi etmenin bile bir adabi oldugunu bilmezler...
Vahset karsisinda nese duyan bulvar gazeteleri de olmazdi,
ucuz, boyali bonbon otomatlarini cocuklarin göz hizasina yerlestirme kurnazligi da...
O dünyada sanirim posta kutulari cocuklarin boyunun yetisecegi sekilde monte edilir,
postacilik da gayet prestijli bir meslek olurdu.
Ekmekcide calismaktan bahsetmiyorum bile...
Kartimizi aldin mi bu arada?
Yazıyı okurken "Biz de bir kart isteriz" demiştim içimnden, sonunda "Kartımızı aldın mı?" sorusunu bu nedenle üzerime alındım :)
YanıtlaSilO resimler ne vahşiydi hakikaten ya? Birkaç gün televizyonu açmadım, haber okumadım o yüzden...
Biz bu yapraklara bayıldık.. Hayata geçirip, evimize gelen sevdiklerimize iyi ki geldiniz kartları yapacağız, aynı topaçlara bayıldığımız gibi ve biiirr suru yapıp hediye ettiğimiz gibi :)) Binlerce teşekkür :)
YanıtlaSilEvrencim
YanıtlaSilsu son dönem yazilarinda bir sey beni cok canevimden vuruyor..Samimiyet, şeffaflik ve belki cocukluğun getirdigi masumiyet ismi bunun... Bilemiyorum.. Bu yaziyi da cok sevdim... Sincap yapmasa bile, yaprak baskisi yapılan evde büyümesini düsünmen gülümsetti beni....Hep güzelsin, ama su aralar doyamiyorum sözcüklerine, kelimelerinin dokunusuna..
öpüyorum... Az kaldi,yakında beraber yürüyecegiz...:)
Ben de bir yilbasi arkadaslarima topladigim kuru yapraklardan kartlar yapip yollamistim ve cok sasirmislardi. Gozlerinin onunde durani gormediklerine...
YanıtlaSilGozlerimiz posta kutusunda bekleyecegiz...
Ben de Brajeshwari gibi son günlerde doyamıyorum yazılarını okumaya Evren. Yazacak bişey de kalmıyor ki insana :)
YanıtlaSilCokBilmis,
YanıtlaSilseve seve göndermez miyiz? e-mail adresime posta adresini gönderir misin?
Zeynep merhaba,
Ben kagit topaclarin nasil yapildigina dair bir link veremedigime üzülürken bir sürü yapip dagittigini okumak ne güzel :) Cok sevindim begenmenize, sagol.
Burcu,
Cok sagol, utaniyorum, ne desem bilemiyorum.
Rota planliyorum :)
Dilek,
Dogru, ne güzellikler var gözümüzün önünde duran.
Demet,
Bi sey demesen de olur, burda oldugunu bilmek yeterince güzel zaten :)
Yok, bu bir blog değil, yaprak baskısı yapmışız da sadeliğiniz ve insancıllığınız ekrana yansımış sanki:)))
YanıtlaSilCok sevimli oldugunu dusundugum bir kopecik, hic yok olmayacak, dunyaya gercekten izini birakmis bir yaprak ve bakmaya doyamadigim bir zarf yaklasik iki haftadir evimin en guzel dekoru... Simdi dusunuyorum o minik eller nasil bir zarf acsin ki yuregi heyecanla dolabilsin?!
YanıtlaSilKarti aldik ve buyuk bir cosku ve sevincle uzun uzun inceledik, baktik, hatta doyamadik evimizin en merkezi yerine koyduk, gidip gelip bakiyoruz surekli. Sapkali fok baligina, yaprak baskisina ve kelimelerden icimize akan guzellige hayran kaldik. Cok tesekkur ederiz. Iyi ki varsiniz! Iyi ki sizi tanidik, iyi ki yollarimiz kesisti! Yalniz ben bu yazidan sonra iyice anladim ki "o dunyada" yasamak istiyorum artik! Onun icin daha cok ugrasmaya karar verdim ;)
YanıtlaSilBen de aynen senin gibi, ben de hatırlıyor gibiyim ama emin değilim, diye düşünürken bozuk paraları kağıdın altına koyup pastel boya değil de kurşun kalemle boyayıp izini çıkardığımızı hatırladım. Yaprakla olanı da harika bir fikir, çok teşekkürler.
YanıtlaSilbebekyemezse,
YanıtlaSilo güzellik size ait olmali; ne daha sade, ne daha insancilim baskalarindan :)
ayca,
onu bilmem ama ben kösede bir minik ilex cizimine hic hayir demem :) "dünyaya gercekten izini birakmis" tanimlamasini cok sevdim. gingkoya yakisir :)
evren,
oo, dünyanin bütün postacilari harika calisiyor öyleyse. o dünyadan o kadar da uzak degiliz belki de ;)
sezme fasli,
kesinlikle dogru! simdi hatirladim :) tesekkürler :)
Ugur bocugunun yapraginin cinsi nedir peki? Ayca'ninkinin ginko oldugunu duyunca, sormadan duramadim :)
YanıtlaSilDilek,
YanıtlaSilkartlar soldan saga: bir tür kiraz, londra (ya da bati) cinari, kayin.
zarflar soldan saga: gingko, kayin, mese
Kiraz'in o kadar kocaman yapragi oluyor muuuu? Bu acayip tadi olan visneye de benzeyen bir tur var ondan mi acep?
YanıtlaSilDilek, üzerinde hic meyve görmedim. Bir tür süs kirazi oldugunu saniyorum. Sonbahar renkleri cok güzel, sanirim ondan yetistiriyorlar.
YanıtlaSilBiz de aldık postamızı. Hatta çocuklarla hangisinin hangisi olduğunu öğrenmeye bile çalıştık:D Hatta bugün öğleden sonra dışarı çıkıp biz de toplayacağız yaprak. Belki sizin gönderdiklerinizi bulup tanırız oyunu oynayacağız. (Yarın bayrama gelen misafirler hiç kusura bakmasın, bizim çok önemli işlerimiz var şimdi :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler :D Öpüyorum kocaman.
Handan,
YanıtlaSilrica ederim, harika bir oyun bu :) bayrama gelenlere tatli yerine yaprak baskisi ikram edin :)