"Dogada Oynamanin Suc Haline Gelisi" adli 3. bölümde Louv'un sözü biraktigi babaya kulak verelim: "Cocuklarimiza disarida oynanan geleneksel oyun bicimlerinin yasalara aykiri oldugunu söylüyoruz. Sonra da televizyon önünde oturduklarinda tepelerine cöküyor ve cikip disarida oynamalarini istiyoruz. Iyi ama nerede? Nasil? Yeni bir organize spora baslayarak mi? Bazi cocuklar sürekli organize olmayi istemiyor. Hayal güclerini calistirmak istiyorlar, bir su akintisinin onlari nereye götürecegini görmek istiyorlar"
Bu bölümde ayrica Amerika'da cocuklarin dogada veya en azindan "disarida" oynama olanaklarinin asiri imar, iyi niyetli güvenlik önlemleri, cevre koruma düzenlemeleri, gürültüden rahatsiz olan yetiskinler vb. sebeplerle nasil da giderek kisitlandigi anlatiliyor. Detaylar kesinlikle okumaya deger. Tüm bunlar bana cok da yabanci degil. Burada da benzer egilimler var. Sincapla hep gittigimiz bir oyun parkindaki salincaklar gectigimiz günlerde kaldirildi. Ben bakim veya tamir gibi bir sebeple alindigini düsünmüstüm. Sonradan ögrendigime göre cevrede oturan bazi kisiler özellikle aksam saat 8'den sonra parka gelen cocuklarin gürültüsünden rahatsizmis ve cocuklarin ayagi parktan kesilsin diye yapilmis bu. Sincap neden gündüz makul saatlerde gittiginde salincak da sallanamasin? Daha da ötesi, bir cocuk, oyun parkina saat kaca kadar gidebilmelidir? Buradaki yaygin kaniya göre (bir keresinde bunu bana sert bir sekilde ifade etmeye kalkan birinin sözleriyle) "bir cocuk saat 7'den sonra yataga aittir!". Bana kalirsa, özellikle günesin batmak bilmedigi yaz günlerinde, bir cocugun yatis ve oyun zamani bir az daha gec saatlere kayabilir. Yaz aksamlarinda yemekten sonra büyüklü kücüklü bir mahalle dolusu cocukla disarida oynamaya devam ederdik biz. Hicbirimizin gelisme geriligi gösterdigini sanmiyorum. Evet, biz de biraz gürültü yapardik. Anne-babalarimiz uyarirdi bizi. Ama engellemeye kalkmazdi. Bir dolu güzel oyunumuz vardi bizim. Bir ara hepsini yazmistim.
Gecenlerde Stern dergisinin kapagina konu oldu bu mesele. Cocuklarin gürültü ve rahatsizlik kaynagi olarak görülmesinin gittikce yayginlastigindan, toplumun en kücük üyelerinin adeta dislanir hale geldiginden, oyun parklarinin ve hatta anaokullarinin! sürekli gürültü sebebiyle sikayet aldigindan bahsediliyordu. Uzun yillar bir ilkokulun hemen yaninda oturduk. Evimize gelen konuklar bazen fazla gürültü olup olmadigini sorardi. Annemin yaniti hep aklimda: "Yoo, insan alisiyor bir süre sonra. Hatta yaz tatili gelince suyu cekilmis cesme gibi, cöl gibi oluyor burasi". Hakliydi da. Cocuk sesinden yoksunlugu cöl kurakligina denk sayan o anlayis bazi ülkelerde (ya da genelleme yapmayalim, bazi bölgelerde) coktan kaybolup gitmis. Umarim Türkiye'de tüm canliligi ile devam ediyordur. Sormadan edemeyecegim; cocuklarin mahalle aralarinda ve dogada serbest oyunlar oynamalarina bakis nasil bugünlerde?
Peki bütün bunlarin sonunda vardigimiz sonuc ne? Louv'a bakilirsa "Doga Yoksunlugu Sendromu". Tibbi litratüre gecmis bir tanim degil bu. Yazarin dogadan ayri düsen cocuklar neslinde gittikce artan rahatsizliklara verdigi genel isim. Gelismis ülkelerin cocuklarinda Dikkat Eksikligi Hiperaktivite Bozuklugu Sendromu artiyor. Kitapta okul öncesi cocuklara antidepresan verilme oranindaki artis rakamlarini okudum. Dudagim ucukluyordu neredeyse! Ben bu yastaki cocuklara antidepresan verilebilecegini , buna ihtiyac duyulabilecegini hayal bile edemezdim! Oysa cocuklarda kaygi, davranis bozuklugu ve depresyon oranlarinda artis oldugunu acikliyor sözü gecen arastirmalar. Benzer bilgilere gecen gün bir dergide rastladim. Almanya'da ergoterapi, psikoterapi ve davranis terapisine basvuran hastalarin yasinin gittikce düstügünden, cocuklarda teshis edilen psikolojik sorunlarin gittikce arttigindan bahsediyordu. Bu durum kismen hem Louv'un kitabinda, hem de okudugum dergide belirtildigi gibi, cagimizda ailelerin ruhsal sorunlari teshis ve tedavi olanaklari konusunda daha bilgili ve daha acik bir tutum sergilemesi ve bu tür hizmetlerin daha kolay erisilebilir hale gelmesi ile aciklanabilir. Ama yine de, her iki kaynakta da, yasadigimiz ortamlarin cocuk-dostu olmayisinin da bir faktör oldugu söyleniyor. Baby un Familie'de okuduguma göre mutlu cocugun sirri, bakimini üstlenen sevgi dolu bir kisi, sicak bir aile ortami vb. faktörler yaninda sunda da sakli : "Hoplayip ziplamak icin ortam. Dogada ve parklarda bol zaman gecirmek. Anne-baba olmaksizin dogada yasanacak maceralar. Cocuklarin büyük tehlikeler olmaksizin dört duvar disinda yasayacagi, kisisel deger duygularini güclendirecek tecrübeler."
Bugünlük bu kadar. Sincap uyandigi icin, sizi bu yazida bahsedilen tatsiz seylerin etkisinden biraz uzaklastiracak bir iki fotografla bitiriyorum hemen yazimi. Dün cekildiler. Turnagagalari öyle güzel ki, üzerlerine söylenecek fazla söz bulamiyor insan...
Bunlar üc kardes turnagagasi...
Bu da onlardan birine yakin bakis...
5 dakika sonra gelen dipnot: Sincap yukaridaki fotograflari gördü tam simdi. Söyle dedi: "Aaa, onlar neymis? Sincabin bahcesiymis orasi!" :)
5 dakika sonra gelen dipnot: Sincap yukaridaki fotograflari gördü tam simdi. Söyle dedi: "Aaa, onlar neymis? Sincabin bahcesiymis orasi!" :)
burada cocuk parklari belli bir saatten sonra yaz/kis degisiyor kapanir kilitlenir acaba gurultu yuzunde mi? hic dusunmemistim niye kapandigini. hakikaten insanlar cocuk sesine tahammulsuz bana kus civiltisi gibi geliyor. bugun gittigim kafede yan masadaki kiz cocuguyla oynarken kumru gurultusuna benzeyen civiltilar cikaran leonardo'ya bakarken dusunmustum bunlari. ben her zaman severmiydim yoksa oglumdan sonra mi oldu diye? hayir her zaman severdim hic cocuk sesinden sikayet etmedigim aklima geldi. cok gecmeden yanliz basina yan masada oturan kadindan cik ciklar geldi!!! halbuki o kadar sevimilerdi ki iki ayni yaslarada minik once karsilikli gulsutuler sonra adin ne? kacinci siniftasin diye basladilar sonrada kovalamaca oynamaya bu kadari yetti mutlu olmalarina...
YanıtlaSil