"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Çarşamba, Mayıs 05, 2010

Parkta

Parkta bir bankta oturuyoruz: Sincap, ben ve annem.
Önümüzdeki geniş alandaki güvercinleri seyrediyoruz.
Belli ki yemle alıştırılmışlar buraya. Köşede yem satan bir çocuk da manzaraya dahil zaten. Az sonra genç bir kadın geliyor.  Çocuktan aldığı yemleri serpmeye başlıyor güvercinlerin önüne. Alanda bir dalgalanma başlıyor. Havaya saçılan her avuç yemle, güvercinler de inip kalkıyor bir anda. Bir süre sonra bazıları cesarete gelip kadının omzuna konmaya, elinden yem başlıyor hatta. Kadın çok mutlu, çevreden bir kaç kişi de neşeyle gülümsüyor bu duruma. Benim gözümse güvercinlerin arasında farkettiğim bir kaç siyah kuşta. "Bak bunlar güvercin değil, karga da değil sanırım, ne acaba?" diye soruyorum merakla. Soru aslında anneme. Ama yandaki bankta oturan yaşlı bir adam veriyor yanıtı. "Hayır karga değil onlar". Adını da söylüyor ama şimdi unuttum. "Tarlalarda olurlar aslında ve topraktaki böcekleri falan yerler" diyor. "Buradaysa karınlarını hazır yemle doyuruyorlar" diyor. "Çok yanlış aslında bu, çok yanlış" diyor. "Güvercinleri de tembelliğe alıştırıyorlar böyle. Oysa bütün bu kuşlar doğada yiyeceğini kendi bulur; topraktan zararlıları temizler, bir sürü iş görür. Böyle hazır yem vererek iyilik yaptığını sanıyor insanlar. Kuşlara da, kendilerine de yanlış yapıyorlar halbuki" diyor.

Şaşkınlıkla dinliyorum yaşlı amcayı.
Hah işte, bu da bir tür  iyi niyetle yapılmış kötülük diyorum içimden...
 

5 yorum:

  1. Hep düşünmüşümdür bu kuşlara neden yem veririz biz diye,insanoğlunun merhameti gizli belkide bunda ama evet iyi niyetle yapılmış kötülük büsbütün, çünkü doğanın dengesine müdahale düpedüz...

    YanıtlaSil
  2. karda yem bulamazken evet ama sonra demek ki yem vermek hata.
    sonra da keneden, bitkilerdeki zararlılardan şikayet ederiz bıdı bıdı.
    ne ilginç bakış açıcı.

    YanıtlaSil
  3. Helal olsun valla. Bu wise yaslilar da gidecek, geride biz kalacagiz cahil cahil diye korkuyorum.. Sonra da "doga dilini" konusmayi bilmedigimiz, anlamadigimiz icin soyumuz tukenecek!

    YanıtlaSil
  4. ben boyle dusunmuyorum sehirlerde doga mi kaldi? Martilar azalan baliklar yuzunden cop kutularina dadandi. Ihtiyar amcanin gencligi ile simdiki agac, tarla, acik alani karsilastirak lazim. Denge bir bozuldu mu etkileri her alanda, arada 3 tane kusa ekmek vermisiz cok mu? Kisin ozel yem aliyordum simdi kurumus ekmekleri veriyorum bahcedeki kuslara sadece serceler, ispinozlar geliyor zaten yasam alani bahcedeki agaclar!

    YanıtlaSil
  5. Güneşligünler,
    İnsanoğlunun kuşlarla daha çok vakit geçirme isteği de gizli belki bunda. Her şekilde üzerinde biraz daha düşünmemiz gereken biri eylem...

    Nalan,
    herşeyin birbirine bağlı olduğunu sık sık unutuyoruz.

    Anne ve Bebisi,
    Bu tür şeyler o neslin insanları için kendiliğindendi. Zaten öyleydi. Bizse didikleye didikleye yeniden öğrenmek zorunda kalıyoruz. Kaybolup giden çok bilgi var.

    Beste,
    Haklı olduğun noktalar var. Tüm yaşam ve beslenme alanlarını ellerinden alıp, sonra da "yem verrmek doğal değil" diyerek aç kalmalarına göz yummak olmaz. Ama mümkün olduğunca doğal sürece karışmamak da lazım. Parklarda sürekli serpilen yemlere alıştırılan kuşlar var. Yaz, kış. Bir de kışın bile olsa kuşları mümkün olduğunca alışık oldukları yemlerle beslemek gerekli deniyor, ekmek yerine. Basbayağı zararlıymış bünyelerine. Bunu bir yerde okumuştum. Araştırıp tekrar yazabilirim. İster şehir bahçelerinde olsun, ister kırsalda ektiklerinde arıların, kelebeklerin, kuşların ve diğer canlıların da payı olduğunu düşünen anlayış yeniden yaygınlaşmalı belki de. Bostancık'da okuduğum hoş bir laf var; "kurda, kuşa, aşa"

    YanıtlaSil