"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Pazartesi, Şubat 02, 2009

Sincaptan kurtardığım notlar -III

The Last Hours of Ancient Sunlight (Unser ausgebrannter Planet)
Thom Hartmann, 1998

Hartmann kitabının ilk bölümünde bir durum tespiti yaptıktan sonra (tükenen enerji kaynakları, artan nüfus), ikinci bölümde kendi çözüm önerilerinden bahsediyor. Önerlerinin temeli (ilkel yaşama geri dönülmesi) bana okuduğumda çok absürd gelmişti. Hoş şimdi de öyle geliyor. Ama Yabanıl ve benzerlerini okudukça bu bakış açısından öğrenilecek şeylerim olduğunu düşünüyorum.

  • 400 milyon yıl önce: Karbon çağı
  • 300 milyon yıl önce: Devasa bir tektonik patlama Pangaea kıtasını parçaladı.
  • 250 milyon yıl önce: Pangaea yerine iki kıta, dinozorlar
  • 205 milyon yıl önce: Dinozorların sonu (tahminen bir meteor çarpması sebebiyle)
  • <->Isının artması sebebiyle devasa boyutlara ulaşan bitkiler ölümlerinin ardından yeryüzü tabakalarında gittikçe dibe çöktüler. Fosil yakıtların ana kaynağı. Ardından buzul çağı.
  • 900 yıl önce: Kömürün keşfi
  • 1850: Petrolün enerji kaynağı olarak ilk kullanımı (Romanya'da)
  • 1859'dan bu yana tüketilen petrol: 742 milyon varil
  • Bugünkü (kitabın yazıldığı tarihte) dünya petrol rezervi: ~1000 milyon varil
  • Bugünkü tüketim oranının sabit kaldığı iyimser varsayımıyla bu rezervin yeterli olduğu süre: 45 yıl!

  • "Büyük Amerikan petrol ve kömür şirketleri alternatif enerji teknolojilerinin gelişimini bilinçli olarak bloke ediyorlar"

  • Daha az enerji tüketmek için kendimizi güneşe ve mevsimlere göre ayarlamalıyız.

  • Bilgi çağı ve aşırı bilgi yüklemesi bizi bilgi eksikliğine götürüyor.
  • Uyuşturucu olarak TV!

  • 40.000 yıl önce: 5 milyon insan
  • 1000 yılında: 500 milyon insan
  • 1800 yılında: ilk kez bir milyar insan
  • 1930: 2 milyar
  • 1960: 3 milyar
  • 1974: 4 milyar
  • 1987: 5 milyar
  • 1999: 6 milyar
  • Tahminen--> 2030: 10 milyar, 2070: 20 milyar, 2150: 80 milyar -->"Hiç kimse nüfus artış oranının bu şekilde devam edebileceğini sanmıyor" . Bu ne demek? Bir şey(ler) mi olacak?

  • İnsanlığın Amok koşusu!
  • Kaynakların dengeli paylaşımı, %20'ye %80'i vermek değil!
  • En önemli sözcük: "Yeterli"

  • "...bir işletmenin birden fazla şubesi varsa oradan alışveriş etmezdi." (Yazar önemsediği ve örnek aldığı birinin küçük yerel işletmeleri nasıl desteklediğini anlatıyor. Doğru bulduğum ama pek uygulayamadığım bir tavsiye.)

6 yorum:

  1. insanligin yabani yasama donmesi mumkun degil, gercekci olmak gerek,,

    toptan dunyayi yerle bir edecek bir savas yasayacagiz ve zorunlu olarak ilkel bir yasama donup her seye sifirdan baslayacagiz,, ancak boyle mumkun olabilir ilkel yasam, onun disinda insanlarin 2009'de elde ettikleri konforu ve teknolojiyi birakarak yaban hayatina donecegi gunu hayal dahi edemiyorum.
    yaban hayati, dogdugu gunden beri yasayan pek cok insan var dunyanin geri kalmis (!) bolgelerinde,, ama modern bir insan tip hizmetlerini, marketten alisveris etmenin luksunu, interneti, ucagi, kitaplari, bebek bezlerini, fotograf makinesini vs bir kenara atipta walden golunde yasamaya gitmez sanirim diye dusunuyorum,, gidebilen varsa benim kahramanimdir, o ayri..

    insanligin bu andan sonra artik `yabana donus`unu son derece utopik bulmakla beraber, bunun yerine `yaban hayat`a dokunmamak ve korumaya calismak da yapabilecegimiz en buyuk is olacaktir diye dusunuyorum..

    yaban olamayiz ama yabani koruyabiliriz,,

    YanıtlaSil
  2. sincap iyi ki bu notlara saldırmış, yoksa okuyamıycaktık.. öptüm onu çok.. yabanı da özledim :)

    YanıtlaSil
  3. "En önemli sözcük: "Yeterli"
    Herşeye sahip olma hevesiyle yanıp tutuşan insanoğlunun ağzından en az duyulan kelime aynı zamanda.
    Korkarım ki bir gün gelecek insanoğlu öyle bir yoksunlukla karşı karşıya gelecek ki, bu kelimeyi bir daha asla söyleyemeyeceğiz. Kaynaklar böyle kullanılmaya devam ederse bir gün gelecek tükenecek. Ve işte o zaman tüm bu savurulanlar, buhar olup uçanlar bir masal gibi gelecek. Bolluk geçmişte kalacak çünkü.Geç olmadan aklı başa toplamalı...

    YanıtlaSil
  4. Yazlığımızın olduğu ufacık yarımada, her haftasonu kapasitesinin 3 katı insanla dolar, park edilmiş arabalardan adım atacak yer olmaz, denize girenlerin çokluğu(ve pisliği) yüzünden su çamur rengini alırdı. Ve her Pazartesi o küçük yarımadada mutlaka hava bozar, deniz dalgalanır, köpürür, Salı sabahı tertemiz olacak şekilde kendini temizlerdi. Belki bu gezegenin kodlarına yazılmış bir alarm durumunun ufak bir simülasyonudur. Dünyada 80 milyar(hatta bunun yarısı kadar) insan olsa gezegen kendini temizlemeye çalışır mı acaba? (Yoksa tükenen kaynaklar uğruna biz mi birbirimizi "temizleriz"?)

    YanıtlaSil
  5. Bu şekilde hızlı kaynak tüketiminin son kertede tetikleyeceği yegane şey yine savaşlar olacaktır. Tüm savaşlar ve en son Dünya savaşları da aslında bir nevi kaynak kavgası idi.Güçlü olan kaynakları sömürmeye ve kullanmaya devam edecek, bunlardan mahrum olanlar ise yavaş yavaş, kademe kademe yaban hayata dönecekler. Muhtemelen bu "tercih"le değil, "mecburiyetten" olacak. Şimdi çok farkında değiliz ama doğal gaz fiyatlarındaki anormal artışlar, su ve elektrik kesintileri hep öncü ipuçları olarak algılanabilir. Geçen yıl gittiğim Türkiye'nin enerji kaynakları ve açıkları konulu seminerde edindiğim bilgiler beni bu açıdan dehşete düşürmüştü. O nedenle özellikle "güya" gelişmekte olan ve TC'nin de içinde bulunduğu ülkeler için fazla ümitli olamıyorum.

    YanıtlaSil
  6. Gönüllü olarak ilkel yaşamı tercih edecek bir azınlık bir yana, dünya nüfusunun -mecbur kalmadığı sürece- modern yaşamı terkedeceğini ben de hiç sanmıyorum. Üstelik modern yaşamın nimetleriyle henüz tanışan ve sıranın en sonunda kendisinde olduğuna inanan geniş kitleler var dünyada. Gezegen kendi tepkisini mi verecek, yoksa biz mi kendimizi "temizleyeceğiz" bilmiyorum ama bugünkünün dörtte veya beşte biri daha az modern yaşamaya razı olsaydık bile fark çok büyük olurdu gibi geliyor bana. Yoksun kalmadan yeterli demeyi bilmeli, evet. Bu yönden yaban yaşamı savunanlardan ve yaşayanlardan öğrenecek bir şeylerim(iz) olduğunu sanıyorum.
    Funda, sincabın hamur tariflerine teşekkür etme yolu bu galiba ;-)

    YanıtlaSil