"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Cuma, Şubat 11, 2011

Kuslar...

Bu kış bu civarin kuslari hakkinda gözlemlediklerim, ögrendiklerim:

  • Karatavuklarin (Turdus merula) kis gelince göcüp gittiklerini saniyordum. Bu yil dikkatle takip edince anladim ki, burada kaliyorlarmis. Genelde alçak çalı, ağaççık ve çit bitkilerinin diplerinde oluyorlar. Özellikle yedikleri bir seyler var orada belli ki; bir de korunakli.
Phot by Charlott_L

Ilginc bir sey ögrendim karatavuklar hakkinda. Baharda; ciftlesme, cogalma mevsiminde karatavuklarin erkekleri sari olan herseye karsi  saldirgan bir tavir gelistirirlermis. Turuncumsu sari, erkek karatavukta oldukca dikkat cekici olan gaganin rengi. Nerede sari görseler -kendi gagalarindan habersiz- rakipleri bilip saldirmaya basliyormus saskin seyler . Bundan en cok nasibini alan da, ayni siralar acmaya baslayan sari cigdemler oluyormus (Die Blumen Uhr, Una Jacobs). Ola ki bir bahar günü dagilmis, yagmalanmis cigdem cicekleri görürseniz bir yerlerde; suclusu sorumlusu karatavuklardir, biliniz.
  • Nehir kenarinda ve kanalda en cok gördügümüz su kuslari yesilbasli ördekler (Anas platyrhynchos). Her mevsim buradalar. Sincapla kiyida veya nehrin üstündeki köprüde durup onlari seyretmeyi seviyoruz. Özellikle erkek yesilbaslar bana doganin sürrealist bir oyunu gibi geliyor. Kafalarinin fosforlu yesili, kanatlarindaki fosforlu mavi seritler... Buna karsilik disiler gayet sıkıcı kahverengi, gri tonlarda. Fakat bunun da bir sebebi varmis. Kulucka zamani yuvadan fazla ayrilamayan disinin dış tehlikelerden daha iyi korunabilmesini saglayan kamuflaj elbisesi imis o. Bu arada sincap da ögrendi, "bu baba ördek, bu da anne ördek" diye gösteriyor her seferinde.  Yesilbasli ördekler kargalarla iyi geciniyor. Sabahlari erken saatte, nehir kiyisindaki köprünün orada kargalari yere inmis, ördekleri sudan cikmis, ayni yerde topragi eseleyip bir seyler yerken görüyorum.  Kavgasiz gürültüsüz...
Yesilbasli ördek cifti
Photo by arne.list

Konvansiyonel günlükten: "19.Ocak.2011/ Carsamba - Sabah anaokulundan verilen yanlis bir bilgi yüzünden okula erken birakilmis sincap, iptal edilmis bir randevu, coktan yapilmis bir kahvalti ve henüz kapali dükkanlar bana bombos bir ögleden önce birakti. Ben de eve, yolu uzatip nehir kenarindan dönmeye karar verdim. Sabah saati, hele de yagmur yagarken, kuslari daha iyi gözleyebilirim demistim. Sadece ördekleri gördüm. Ördeklerin bu kadar iyi ucabildiklerini bilmezdim.  Ucarken de, yüzerken oldugu gibi, hic mi hic paytak degil bu kuslar. Nehrin hemen bir kac metre üzerinde, akışın tersi yönde yüzlerce metre süzüldüklerini görmek ben de garip bir özgürlük ve hafiflik duygusu uyandırıyor."

  • Bu kış nehirde ve cevredeki kanallarda daha önce hic görmedigim iki ördek cinsi daha gördüm. Biri Aythya fuligula. Türkcesi tepeli patka. Erkekleri dikkat cekici siyah beyaz renklerde, disilerin rengi malum. Yine konvansiyonel günlükten :"19.Ocak.2011/ Çarşamba  - Tepeli patkalar da gördüm. Hatta birinin yeni avladigi bir balığı ağzında tuttuğunu görünce şaşırdım. Çırpınıp duruyordu balik. Özellikle yazin yürüyerek karşı kıyısına geçmenin mümkün oldugunu düsündügüm nehircigimizde bu kadar büyük baliklar yasadigini bilmiyordum."
Tepeli patka cifti
Photo by  SergeyYeliseev


  • Ilk kez gördüğüm diger ördekler ise, son derece ilginc görüntüleriyle baska bir dünyaya ait gibi duran Mandarin ördekleri (Aix galericulata). Sincabin anaokulunun yakininda bir kanal ve kanalin üstünden gecen bir küçük köprü var. Çevresi bögürtlen calilari, kizilagaclar vb, ile oldukca korunakli. Orada yasayan bir sürü yesilbasliya ek olarak bir de mandarin ördegi cifti var mesela. Her gün okul cikisinda bakiyoruz, görürsek seviniyoruz.

Mandarin ördegi cifti
Photo by Martinroell

  • Veee.... martilar! Martilari ilk kez 2005 ya da 2006 kisinda gördüm burada. Nehrin yine bir köprüyle korunan sularinda yesilbaslilari (ve kargalari ) hep gördügümüz yerde bitiverdiler bir gün. Köprünün üzerine dizi dizi konup sessizce bir seyleri bekler gibi dikiliyor ya da derin pikelerle suya iniyorlardi. Oldukca ilik bir kisti, internette üye oldugum gruplarda herkes mevsime ait olmayan tuhafliklardan bahsediyor, küresel isinmanin etkilerinin nasil da farkedilmeye basladigini tartisiyordu. Ben de bu martilari hayra yormamistim. Göc yollari üzerinde ilik bir köse bulduklari icin konakladiklarini sanmistim. Oysa iste bu yilin gayet soguk gecen kisinda da buradalar. Belki her kis geliyorlardi zaten. Bu kis, karin ilk yagdigi günlerde sincapla bir gün alisveristen dönerken cebimizdeki ekmek parcalarini attik köprüden. Daha yesilbaslilar yüzüp ulasmadan suyun üstüne delice pikeler yapip kapiyorlardi ekmekleri martilar. Sincaba belli etmedim ama korktum resmen pikelerinden.
Dizi dizi martilar :)
Photo by az1172

Sonra kar kis öyle fena bastirdi ki, kendi kendimle celismek pahasina mutfak penceresine ekmek parcalari koydum. Umudum bir kac kücük kus, belki kizilgerdan, belki bastankara falan ugramasi idi. Sincapla ahbaplik etmeleri olasiligiydi bir de. Gelen giden olmadi. Ekmekler orada kac kez yagip eriyen karin altinda bir bucuk ay kadar bekleyip durdular. Yilbasi civari bir gün mutfakta gözucumla hissettigim bir hareketle basimi pencereye cevirdim ve bir martinin cama dogru yaklasip uzaklasarak uctugunu gördüm. Sasirdim. Sonra pek cok kez geldi o marti. Sincaba ve babasina mutfaga yavas girmelerini, bir marti konugumuz oldugunu söyledim. Bir kac gün icinde pencere pervazindaki ekmeklerin hepsini silip süpürdü marticik. Bir gün tam biz kahvalti ederken geldi, sincabin saskinligini ve keyfini bir görmeliydiniz. Bu soguk karlar ülkesinde, denizden bu kadar uzaklarda, hem de evimin penceresinde bir marti besleyecegim kirk yil düsünsem aklima gelmezdi.

  • Ah, evet, bir de bastankaralar (Parus major)... Onlardan beni ilk haberdar eden Demet'ti. Sonra sincabin resimli kitaplarinda, Meyvelitepe'nin ve Beste'nin yazilarinda gördüm. Buralarda da oldugunu tahmin ediyordum ama kus gözleminin zor bir sey oldugunu düsündügümden ugrasmamistim bile görmeye. Bu kis farkettim ki, son derece korkusuz, girisken kuslar bunlar. Ve o kadar cok var ki bu cevrede... Dikkatli bakinca görmemek olanaksiz. Biraz okudum haklarinda. Artik disiler ile erkekleri kolayca ayirt edebiliyorum. Bastankaralarin gögsünden asagi dogru siyah bir cizgi iniyor. Bu cizgi disilerde ince, erkeklerde ise dikkat cekecek kadar genis. Konvansiyonel günlüge bakilirsa 25 ocak günü sincabin anaokulundan dönerken agaclarin birinde iki bastankara görmüsüm ve ikisinin gögüsleri de bana dönükmüs. Birinin disi, birinin erkek oldugu rahatca anlasilmaktaymis. 28 Ocak günü ise buzzz gibi soguk bir havada alisverise giderken agaclarin birinde son derece ilginc bir tonlamayla öten (suradaki gibi) bir bastankara görmüsüm ve durup bir dakika kadar takip etmisim. Daha önce hic böyle öten bir bastankara duymadigim icin de, ne demek istedigini cok merak etmisim tabii. "Birrr, cok soguk bugün hava" mi, yoksa "Mmmm, burda yiyecek bi seyler buldum , gelin hemen" mi? Kuslarin dilini anlamayi cok istiyorum :)
Bastankara
Photo by abejjorro34

    
    Psittacula krameri by Paul and Jill
    
    Picus viridis by Mostly Dans
  • Bir de iki ayri kus gözlemim var ki, iki ayri kusa da ait olabilir, ayni kusa da. Ilkini yakinimizdaki ilkokulun bahcesindeki bir at kestanesi agacinin gövdesine tünemis gördüm. Gövdeye tüneme bicimi bana bir agackakani animsatti. Tüyleri  yesildi. Baska bir sey dikkatimi cekmedi. Internetteki kus sitelerine bakilirsa yesil bir agackakan varmis gercekten de: Picus Viridis. Ama onun bas ve ensesi koyu kirmizi imis. Bir baska gün (3. Subat. 2011) bir evin catisindan basini uzatmis bana bakan bir yesil kus daha gördüm yarim yamalak. Yaklasik ayni büyüklükte gibiydi, yaniliyor da olabilirim. Ayni tonlarda yesildi. Bana gagasi gibi görünen  kismi koyu kirmiziydi. Yesil tüylü ve kirmizi gagali kus diye aratinca , kus sitelerinin verdigi yanit: Yesil papagan! (Psittacula krameri). Dogal yasam alani Afrika olmasina ragmen Avrupa'da da rastlanan bir kusmus. Sehirlere de bir sekilde uyum saglayabiliyormus. Nitekim Türkce Vikipedi'ye bakilirsa Ankara'da, Almanca Wikipedia'ya bakilirsa Köln, Bonn ve Heidelberg gibi pek cok Alman sehrinde görülmekteymis! 
Himm, bi papagan gördüm sanki, olmadi bir agackakan ...


Kus gözlemine merakiniz varsa, acemi bir kus gözlemcisi olarak ögrendigim ilk bir kac seyi söyleyeyim size: Sabah erken saatlerde yollarda olacaksiniz. Ne kadar erken, o kadar iyi. Kisin yapraklari dökülen agaclar kuslari daha iyi gözleme imkani veriyor insana. Yazin ise yagmurlu günlerde havaya aldirmadan yollara düseceksiniz. Yagmur, özellikle siddetliyse kuslari yavaslatiyor ve daha iyi gözlenebilir hale getiriyor.  Gözünüz agac dallarinda olacak. Gerektiginde durup dinlemesini bileceksiniz. "Bu da ne duruyor , nereye bakiyor böyle sokak ortasinda" diyecek insanlari  takmayacak kadar konformistliginizden siyrilmis olacaksiniz :) Yaninizda cocuk varsa daha iyi tabii; "aa, bak kus cocugum" cümlesi nasil olsa anne-babalik klisesine dahildir :)

Özellikle Avrupa'da yasayan kuslarin teshisinde oldukca ise yarayan ve hemen hemen benzer ayirici özelliklere göre calisan iki site; biri Ingilizce, digeri Almanca:
Bütün bu kuslari, hele de suda yasayanlarini gördükce aklima büyüdügüm sehir geliyor. Her zaman bir yerlerinde belediye tarafindan asilmis, üzerinde büyük harflerle ve gizlenemeyen bir gururla "Dere Islah Calismasi" yazan tabelalar olurdu. "Dere Islah" derenin üzerinin kapatilmasi, örtülmesi, cevresinin  "temizlenmesi" (hayir, cer cöpten degil, yesilden) insanlarla kontaginin kesilmesi ve cogunlukla üzerine bir bina kondurulmasi demekti. Ankara'da yasiyorsaniz ve kara mizah ilginizi cekiyorsa, önce gidip adi "Incesu" olan semtteki cok katli otoparka bir bakiniz, bir derenin hayaleti var oralarda. Sonra da belediyenin bu bozkir sehrinin degerli halki biraz suyla hasir nesir olsun diye dört bir yanda insaa ettigi fıskiyeli havuzlari, yapay selaleleri ziyaret ediniz. O havuzlar ve selaleler ki, -bazen otomobil gürültülerinden duyulmaz ama-sessiz kahkahalarini atip durmaktalar 7 gün 24 saat.
Ördekler mi? Komik olmayiniz. Fıskiyeli havuzlarda yasamaz ördekler.   

4 yorum:

  1. bayilirm kuslara, ozgurluk demek onlar benm icin. onlari seyreerken ruhum ozgurlesir sanki!
    ankarada oyle cok dere var ki uzeri ortulen... kizilaydan ulusa giden yol bile dereymis eskiden... semt isimleri kaldi simdi bir tek...

    YanıtlaSil
  2. Oradaki kocaman "dere islah calismasi" tabelasini da gayet iyi hatirliyorum ben :)

    YanıtlaSil
  3. Cicekleri mi daha cok seviyorsun, kuslari mi dersen ayrim yapamam ben. Cocuklugumdan beri onlara da askim vardir benim. Zaten profil resmim de tam bu yuzden Mandarin Duck :) Ilk Berceste yazimda da gene o var :) Gordugum zaman uzun uzun bakip incelemek istemistim ama cok hareketli idiler suda yesilbaslarin aksine...

    Karatavuklarda da yesilbas ordeklerde oldugu gibi disi ile erkekte renk ayrimi var. Karatavukta erkek siyah, disi ordeklerinki gibi kamuflaj renginde, biraz da daha tombul sanki. Ilk baslarda ayri kus zannediyordum, ogrendim ki degilmis! Otuslerini kucuk kuslar zannediyordum, onlardan ciktigini anlayinca epey sasirdim :) Bastankaralari ilk Holland Park'ta gordum, sari, mavi cok sevdim. Yahoogroups'da bir kus grubuna uye idim, onlardan cok sey ogrendim ama orayi kapatip Fotokritik'i actilar!

    Guzel olan, Avrupa'da kus gozlemciligine nasil onem veriyorlarsa, Turkiye'de de ayni sekilde gruplar var ve goc yollari uzerinden kuslari izliyorlar. Sen de hic fena degilsin bu konuda ;-) O sincabi yerim ben kuslari taniyip bilen, kardesi de onun izinde. Tubitak'in kitabindan baaatan kaaaalari, ebabilleri, kargalari, daha benim adini unuttugum pek cok kusu ogrendi bile :)

    YanıtlaSil
  4. Senin profil resminde mandarin Duck degil mi? ben de öyle hatirliyorum da senden bir ses gelmesini beklemistim :)

    Bana da disi karatavuklar daha tombul gibi geliyor.

    Minik hanimla sincap cekirdekten yetisiyor, daha da iyi olacaklar :)

    YanıtlaSil