"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Salı, Aralık 21, 2010

Kargalar, buzdan yapraklar, paramin oy gücü ve diger seyler...

Sabah anaokuluna gitmek icin ciktigimizda, gökyüzünde dönüp duran bir karga sürüsü vardi. "Bak, ne yapiyor kargalar?" diye sordum sincaba. Cocuk direkligiyle yanitladi : "Ucuyorlar!". "Dogru, yiyecek ariyorlar galiba" dedim. Kargalari sevmekle sevmemek arasinda kararsizim. Her canli gibi kendi dogalarini yasayip gidiyorlar. Baska türlü olmadiklari icin onlari sevmemek ne kadar dogru? Öte yandan bu cografyada savas yillarinin kislarindan kalma bir sevgisizlik oldugunu da duyuyor ve okuyorum kargalara karsi.

Bu yil bol yagmurlu bir yaz gününde nehir kenarinda gördügüm kizilgerdandan beri gözümü kuslara daha cok actim. Bastankara oldugunu tahmin ettigim, ama bir türlü emin olamadigim bir kusu daha sürekli görüyorum sabahlari. Onlar da ekmek derdinde.

Bu sabah dünkü ilik ve yagmurlu havanin yerini soguk almisti tekrar. Sabaha karsi gelen soguk, suyu buldugu heryerde ve ilginc sekillerde dondurmus. Araba sahipleri trafige cikabilmek icin camlarda donan suyun olusturdugu harika yaprak sekillerini kazimaya ugrasiyordu. Bir arabam olmadigina, camindaki güzelim sekilleri kazimak icin ugrasip durmadigima, tersine yürüyerek yanindan gecip gittigim arabalarin camlarinda doganin actigi resim sergisini seyretme özgürlügüm olmasina sevindim :) 

Bugün sincab ve arkadaslari kücük, mütevazi bir brunch ile Noel'i kutluyor. Getirilecekler listesinden bize 5 breze düstü. Yol üstünde breze alabilecegim iki yer var. Biri bir marketin girisinde, bir pastane/firin( bäckerei) zincirinin subelerinden biri. Digeri ise kösede, kücük, bakkalla ayaküstü cafe karisimi bir dükkan. Adi bile dükkan'cik :)   Sahibi güleryüzlü, hos bir hanim. Kücük isletme anlayacaginiz. Bu yil icinde bu cevrede pek cok kücük isletme kapandi. Bu dükkanin ayakta kalma basarisi hosuma gidiyor. En iyi oy aracinin para oldugunu; yaptigim her alisveriste savundugum yasam felsefesinin lehinde (ya da aleyhinde) oy kullandigimi biliyorum. Bu kez 5 breze parasi ( € 2,50 ediyor tutari) kadar, her sabah karda kista dükkanini azimle acan ve öglenleri dinlenme hakkini kullanarak dükkani kapatan kücük isletmeci, güleryüzlü hanimdan yana kullandim oyumu.

Sincabi anaokuluna birakip doktora gittim sonra. Yol üstündeki bütün agaclarin, calilarin, bitkilerin üzerinde, yasamin tomurcuk adinda hazir ve nazir bahari bekledigini gördüm. Ne mutluluk :) Bugünlerde cocuklar icin yazilmis, harika resimli bir doga kitabi okudum. Icimi isitan ve beni neseye bogan bir kitapti. Bitkilere dair pek cok ilginc sey yaninda, nasil olup da yazsonunda topraga düsen bir tohumun ya da dallardaki tomurcuklarin filizlenmek ve büyümek zamanini bu kadar iyi bildiklerine, nasil olup da ilik gecen sonbahar ve kislarda büyümeye kalkmadiklarina ve soguk gecen baharlarda büyümeyi unutmadiklarina dair, kücük bir de sır ögrendim.  

Doktorda okudugum kitap baskaydi ama. Kütüphaneden alip, okumayi durmadan erteledigim kitapti. Adi Zur Lage der Welt 2010: Einfach besser leben: Nachhaltigkeit als neuer Lebensstil  (Dünyanin Durumu Hakkinda 2010: Basitce daha iyi yasamak: Yeni bir yasam tarzi olarak sürdürülebilirlik) Worldwatch Institute, Heinrich Böll Vakfi ve GermanWatch'in ortak yayinladigi bir kitapmis. Sanirim Ingilizce'si de var ama tam adina ulasamadim. Bulunca yazarim. Bu türden kitaplar bir tür cross-check'e sebep oluyor bende. Bazen yazdiklarim fazla mi radikal, fazla mi felaket tellalligi gibi diyorum, sonra bunlari okuyunca az bile yazdigimi farkediyorum. Paltomun cebinde bir kücük katalog var. Benim de zaman zaman alisveris ettigim ve haftalik kampanyalarini takip ettigim bir magazaya ait. Türkiye'de subeleri adeta yagmalaniyormus duydum ki, ne tuhaf. Cebimdeki katalogda dijital göstergeli ölcme kasiklari (bir kasik un kac gramdir diye düsünüp durmayin diye) ve icindeki suyun isisina göre renk degistiren su isiticilar (mutfagin öbür ucundan baktiginizda su 75 derece olmus mu bilin diye) gibi ilginc ürünler var. Gelecegin mutfagi gercekten renkli ve eglenceli bir yer olacak. Bir de icmeye su bulabilseydik...

5 yorum:

  1. O sirri bizle de paylasacaksin, degil mi? :)

    Tohum topluyorum ama saklamak da istemiyorum. Mesela bugun aslanagzi tohumlari topladim. Sonra acaba simdi zamani mi, yoksa ilkbahari mi beklesem diye daraldim ve tabi ki topraga saciverdim. Bir yandan da ilkbaharsa dogru zaman, tohumlar bu arada curur mu, vs. gibi sorular kafama usustu. Tabi tohum aslanagzi olunca boyle savurganlik yapabiliyorum da, her tohumda olmuyor!

    YanıtlaSil
  2. Evren, o paltonun cebine ben de girebilir miyim :) Oyle guzel seylere tek bir yazi ile nasil guzel dokunuslar yaptiginin, ne cok soru isareti birakip, pek coguna da cevap verdiginin farkinda misin? Eminim farkindasindir :) Sen kendi kendinin farkinda olanlardansin cunku!

    Kargacagizlara kizma, sev, ama uzaktan :) Onlar bildigim kadariyla alet kullanabilen tek kus turu :) Cevizlerini kirmak icin otoyola atan, cop torbasini parcalamak icin havalandirip yere atan bir baska kus gormedim ben. Bir de Ingiltere sarayinin uguru onlar :) The Tower'da ucmasinlar diye kanatlari ayaklarina tutturulmus, bir grup karga var, ucarlarsa kralligin sonu geldigine inaniliyormus!!!

    Doktor demissin bir de, dilerim hersey yolundadir ve rutin bir kontroldur bu ve orada otururken bile bos durmamissin :)

    Bir kez daha sapka!

    YanıtlaSil
  3. Pinar,
    o sirri veren kitabi ayrica anlatayim demistim. Yoksa kendime saklamayacagim tabii sirri :) Cok basit, düsününce senin de bulabilecegin bir sey aslinda. Özellikle dün o tohum hayatta cimlenmezdi diye vereyim ipucunu :)

    Dilek,
    Paltomun cebi yirtik aslinda, girme düsersin :D Böyle oradan buradan yazilara uzun bir ara vermistim. Hosuna gitmesine sevindim. Kargalarla ilgili bir de böyle bir detay var degil mi? Arastirsam daha da sevecek yönlerini bulurum sanirim.

    3 yildan beri ilk kez aglayan ve pacamdan cekistiren biri olmadan bir yerlere gidebiliyorum. Ben de her firsatta doktora gitmeye basladim ;)

    YanıtlaSil
  4. Bir zamanlar evimizin balkonundan ağacın dalları arasında bir karga yuvası görünüyordu. Böyle bir fırsatta gözetlemeden duramayacağımı tahmin edersin. Yavrularıyla bu kadar yakından ilgilenen, onlara ailecek değil, sülalece göz kulak olan, ilk uçuş gününü adeta bir Mitzva ya da ilk Komünyon gibi kalabalık bir büyükler topluluğu önünde törene dönüştüren, düşen bir yavru için kıyametler koparıp kalkıncaya kadar yanına ne insan ne hayvan yaklaştırmayan başak bir kuş türü var mıdır?
    Kargaları ne sevmeli ne de nefret etmeli, ama en ilginç kuşlar grubunda oldukları gerçeğini de teslim etmeli.

    YanıtlaSil
  5. Jale hanim,
    Ama sevmek icin sebepler veriyorsunuz bana :)

    YanıtlaSil