Durun, durun! Basligi görüp kacmayin :) "Cocuk yetistirirken inandigimiz masallar", "Fedakar davranisin yeniden kesfi" , "Sevgiye övgü" falan da olabilirdi bu yazinin adi. Hepsi sonunda ayni kapiya cikiyor cünkü.
Birileri bana görünmeyen elden ve homo economicus'tan ilk bahsedeli 18 yil olmus. "Rekabet iyidir" demislerdi, "motivasyon/ödüllendirme iyidir" demislerdi bir de. Bir tür kültür soku yasiyordum o yil. Duydugum hicbir sey tam oturmuyordu kafamda. Dogru olduklarina inanmaya calisiyordum, oysa iceride bir yerde o kadar da dogru olmadiklarini söylüyordu bana bir ses.
Simdi bir ricam var. Ne yapip edin, -tünellerden gecin gerekirse- ve zaman ayirip bu video'yu izleyin lütfen. Royal Society for the encouragement of Arts, Manufactures and Commerce (RSA) tarafindan hazirlanmis. Adi Emphathic Civilisation (Empatik Toplum)
Eger daha da cok vaktiniz varsa, 'Empatik Toplum' fikrinin sahibi Jeremy Rifkin'in suradaki 51 dakikalik konusmasini izleyin. Yine Youtube üzerinden ama dilerseniz bilgisayariniza indirip izlemeniz de mümkün.
Ve eger Ingilizce bilmiyorsaniz, su anlatacaklarimi bir okuyun öyleyse. Jeremy Rifkin özetle diyor ki;
Son 10 yil icinde evrim biyolojisi, nöro-bilişim ve cocuk gelisimi alanlarinda yapilan bazi arastirmalar ilginc sonuclar verdi. Bugün empatinin beyinde nasil gelistigi ve ayna nöronlarin (mirror neurons / spiegelneuron) bu sürecteki islevi daha iyi biliniyor. Bu bilgilerin isiginda toplumsal kuruluslarimizin (egitim sistemi, ekonomik sistem vb) dayandigi temel varsayimlarin yanlis oldugunu da iddia edebiliriz. Cünkü insanoglu siddet, öfke, kisisel cikar ve firsatciliktan cok sosyal iliski kurma, attachment, baglilik, birliktelik ve hepsinden önemlisi ait olma duygulari ve dolayisiyla empati duyacak sekilde programlanmistir; diger bir deyisle dogamiz buna yöneliktir. Insan dogasi geregi, homo economicus (yani kendi cikarini maksimize etmek icin her daim rasyonel davranan yaratik) degil, bunun yerine (veya bunun yaninda) homo emphaticus (yani empatik, yani baskalarinin duygularini anlayabilen ve paylasabilen yaratik)tir. Veeee... Empati toplumsal yasamimizi düzenleyen asil görünmeyen eldir! Insanlik tarihi boyunca empati hep varoldu ancak toplumsal gelismeye paralel olarak kapsami farkliydi. Önce ayni kabilenin, sonra ayni dinin, daha sonra -endüstri devriminin ardindan- ayni ulusun mensuplari birbirlerinin duygularini anlar ve paylasir oldular. Bugünün bilgi cagi bizi bilgi okyanusunda boguyor belki ( bu Riffkin'in videosundan degil. Benim kisisel yorumum) ama ayni zamanda bize tüm insanligi ve hatta bu gezegende yasayan tüm canlilari kusatan empatik bir yaklasim icin temel teknik altyapiyi da sagliyor.Catirdayan egitim ve ekonomik sistemlerimizi bu anlayis cercevesinde yeniden tasarlayip, yeniden kurmaliyiz.
Nasil? Cok radikal mi geliyor? Üzerinde düsünmeye kesinlikle deger!
Durun, gitmeyin! Size son zamanlarda okudugum/dinledigim baska seylerden de bahsedeyim. 2007'de Harvard Üniversitesi'nden Felix Warneken ve meslektaslari tarafindan yapilan bir dizi deneyde 18 aylik cocuklar ile sempanzelerin tanimadiklari kisilere, herhangi bir direk karsilik olmadan yardim etme (yani altruistik davranis) egilimleri izlenmis. Cocuklarin bir sey yazmak icin ihtiyac duydugu kaleme erisemeyen yetiskine (karsiliginda bir aferin veya bir oyuncak almadiklari halde) kalemi uzattiklari, sempanzelerin de benzer deney sartlarinda arastirmacinin erisemedigi bir tahta parcasini ona uzattiklari görülmüs. Homo economicus degilmis onlar! Deney degisik sartlar altinda (sempanze ve cocuklarin objeye erismekte güclük cektikleri ve objeyi uzattiktan sonra ödüllendirirlip ödüllendirilmedikleri gibi) tekrarlanmis üstelik. Sadece insan yavrularinin degil, sempanzelerin de daha önce karsilasmadiklari sartlar altinda ve gecmiste benzer ödüllendirme deneyimleri olmadiginda bile kendiliklerinden ve tekrar tekrar yardima hazir oldugu gözlenmis. Deneyin detaylari burada. Vakit bulursaniz, lütfen ama lütfen, sonda Supporting Information basligi altindaki videolari bir izleyin.
Elimdeki bir nota göre yine Harvard Üniversitesi'nden bir arastirmaci grup (büyük ihtimalle ayni grup), 20 aylik cocuklarda benzer sartlar altinda bir deneyde, ödüllendirmenin (deneyde bir tahta küp kullanilmis ödül olarak) yardimseverlik egilimini beklenenin aksine azalttigi sonucuna varmislar. Ne yazik ki bu arastirmanin metnine ulasamadim. Ama dilerseniz Warneken ve ekibinin calismalarina dair su makaleyi de okuyabilirsiniz.
Ben bu arastirmayi okudugumdan beri, sincaba yerli yersiz "aferiiiiiiin sanaaaaaa! braavoooooo!" demekten vazgectim. Zaten gayet sacma buluyordum abartili ödüllendirme triplerini. Gercekten memnuniyet duydugum durumlarda "tesekkür ederim, bu yaptigin cok isime yaradi gercekten, cok isimi kolaylastirdin" demekle yetiniyorum. Kendisi huysuz zamanlarini saymazsak, gecenlerde markette yasli bir teyzesinin tespit ettigi gibi gercek bir Muttihilfe (annesinin yardimcisi) dir bu arada :)
Bu türden ödüllendirmeden vazgecmeme bir diger sebep de, Montessori'nin 1912'de yazilmis The Montessori Method adli kitabinda okuduklarimdir. Montessori orada ceza ve ödüllendirmeden "Ruhu sınırlayıcı engeller", "Ruhu köleleştirme araçları" diye bahseder. "İnsanoğlunun bütün zaferleri, bütün ilerlemeler içsel bir güce dayanır" der. Ona göre eğitimin amacına ulaşması için, ceza ve ödül gibi dış etkenlere bel bağlamaktansa, öğrenmenin hedefini veya öğrenme sürecinin kendisini, asıl ödül ve doyum sağlayan şey haline getirmelidir. "Ödüllendirilen davranislarin tekrarlanma olasiligi artar" mottosunu kafama kazimaya calistiklari o yillara öyle aciyorum ki simdi. Calistigim yillarda bu yazida anlattiklarimdan haberdar olsaydim, neden bazi calisma arkadaslarimin onca ödüllendirmeye ragmen zerre kadar harekete gecmediklerini de daha iyi anlardim sanirim.
Anladik, empati ve yardimseverlik en kücük cocuklarda bile ve tahminen dogamizda var. Peki yasadigimiz dünya neden böyle? "Rasyonel ve kendi cikarini maksimize eden insan"a fazlasiyla vurgu yapildigi ve bu türlüsü hosgörüldügü icin mi? Peki insan kendini daha cok empati duyabilecek sekilde egitebilir mi? Prof. Dr. Tania Singer'in yaptigi calismalara göre yanit "evet". Kendisi empatinin beyinde nasil gerceklestigini arastirma konusu edinmis bir uzman. 2009 yilinda Budist rahibi Matthieu Ricard ile yaptiklari bir deneyde, Ricard'in yillardir yaptigi meditasyon ve benzeri Budistik uygulamalar sebebiyle beyninde empatiyle ilgili merkezleri diger deneklerden cok daha kolay ve kuvvetli aktive edebildigini gözlemisler. Tania Singer ile yapilmis söylesiler var, konuyla ilgilenirseniz:
- Im Kopf der anderen (Die Zeit)
- Br-Online 'dan bir söylesi
- Empathischer Schmerz: Wie und warum das Gehirn mitfühlt
Duane Elgin'in Voluntary Simplicity adli kitabini okurken sevgi ile ilgili bölüme geldigimde birden sasirmistim. Evet, baglantiyi az cok görüyordum ama Elgin'in bu denli sevgi güzellemesi yapmasini biraz abartili ve konudan sapmis buluyordum dogrusu. Bugün öyle düsünmüyorum, baglari daha rahat kurabiliyorum simdi. Sade yasamak icin empati ve sevgi duymak gerekli. Hatta bunlar temel duygular denebilir. Baska türlü bazi duygusal, düsünsel engelleri asmak, bazi davranis bicimlerini otomatiklestirmek cok zor.
Bildigim bütün ipleri getirip koydum önünüze. Kendi baglantilarinizi kurmayi, kendi dügümlerinizi atmayi size birakiyorum. Ben bir sonraki sefere vakit ve enerji bulursam kendi dügümlerimi anlatacagim size. Teoriden degil, uygulamadan bahsedecegim.
'Nature wins' for 2024
1 gün önce