|
Photo by depenbusch
Fotograftaki adeti ve anlamini biliyor musun? :) |
Günlerden ne olursa olsun,
bu yazinin günü bugün.
-
Gecen yil soguk bir kis sabahi oglumu anaokuluna biraktiktan sonra alisverise gidiyordum. Hava soguktu; biraz da isinmak icin hizli yürüyordum. Demir köprünün üzerinden gecerken köprünün girisinde göz hizasina ilistirilmis bir not dikkatimi cekti. Genellikle ilanlarin asildigi yerdeydi ama bir ilandan cok kisa bir siire benziyordu.
Bütün bunlari farkedene dek köprünün üzerinde bir kac adim yürümüstüm de. Merakima yenilip geri döndüm ve kagitta ne yazdigina baktim. Bir siirdi gercekten:
Morgens und abends zu lesen
Der, den ich liebe
Hat mir gesagt
Daß er mich braucht.
Darum
Gebe ich auf mich acht
Sehe auf meinen Weg und
Fürchte mich vor jedem Regentropfen
Daß er mich erschlagen könnte.
Eve gidince hatirladigim kadariyla internette aradim ve siirin Brecht'e ait oldugunu ögrendim. Türkcesi de söyle:
Sabahları ve Akşamları Okumak İçin
Sevdiğim
Dedi ki bana
Sen bana lazımsın
Onun için kolluyorum kendimi
Yoluma dikkat ediyorum ve
Korkuyorum her yağmur damlasından
Beni ezecek diye
Siiri okumus yolda giderken düsündüm üzerine. Pembe bir kagida bastirilip üzeri özenle -yagmur ve rüzgardan zarar görmesin diye- plastik bir folyo ile kaplanmisti. Köprünün parmakliklarina özenle asilmisti. Bas kisminda simdi ne oldugunu unuttugum bir sözcük, özellikle belli bir kisi icin asildigi izlenimi yaratiyordu. Neden? diye düsünürken...
...günlerden 14 Subat oldugunu animsadim :)
Sevdiginin yollarina siirler asan biri :)
Hosuma gitti.
Özünde
sevgilini ve seni degil,
sevgilinin
uzanti-ben'ini ve ilgili sektörü besleyip mutlu eden armaganlardan sen de cok sıkılmadın mı?
Kirmizi güllerden, pembe kurdelalali cikolata kutularindan, gözüne gözüne sokulan kalplerden, kirmizi üstüne pembe puantiyelerden sıkılmadın mı?
Bundan daha yaratici olabilir misin?
Sevginin kac rengi vardir?
Sevginin kac tadi vardir?
Sevginin kac hali vardir?
Kırağı vurmuş soğuk bir kış sabahı, henüz kimse ( ve asil önemlisi
sevgilin) kalkmadan yol üstündeki köprünün basina bir siir ilistirmekten; sadece sevgiline degil sabah kosucularina, köpegini gezdirenlere, nordic walking'cilere ve dünya batacakmis gibi kostura kostura alisverise gidenlere ulasmaktan ne haber?
Yapabilirsin.
Bundan daha fazlasini ya da daha azini,
ama asil önemli olan,
bundan daha sana özgü ve genel akistan özgür olanini
Yapabilirsin.
Henüz zaman var.
Zaten hep zaman var.
Dünyanin bütün günleri se(vgi)nin.
Bilirsin, Brecht haksiz degil.
Bilirsin
"hic kimsenin
yagmurun bile
böyle kücük elleri yoktur"
Ama yine de bilirsin,
sevebilmektir önemli
ve kutlanasi olan,
sevilmek degil.
Ve unutmadan...
14 Subat'in "Yalniz Kalpler Kulübü Resmi Yas Günü" sekline dönüsmesi de sacma degil mi?
Ister o kulübe üye ol, ister bu kulübe,
Git de aynaya bir bak.
Yeterince uzun ve yeterince dikkatle bakarsan,
cok degerli, cok
sevgili birini göreceksin.
Ve eger onu hakettigi kadar
sevmeyi basarirsan...
Günahiyla, sevabiyla,
basardiklariyla, basarisizliklariya,
kemerli burnuyla, carpik bacaklariyla ve
gülümseyince dudaginin kenarinda beliren cizgileriyle
onu
sevmeyi basarirsan,
bütün dünyayi
sevmis olacaksin,
bütün dünya da seni.
Iste o zaman bir asma kilit edin,
Kendini ve bütün dünyayi da al yanina,
gidip bir köprünün basinda dur,
Elindeki kilidi köprünün parmakliklarina gecir,
ve sımsıkı kilitle.
Arkani parmakliklara -ve nehire- dön,
elindeki anahtari basinin üzerinden nehire firlat.
Nereye düstügüne bakma bile,
Yürü, yoluna git.
Günlerden ne olursa olsun.
Güncelleme (14.01.2012): Su siire dün bir yerde denk geldim. Üc gün önce rastlasaydim, bu yazida yerini almis olurdu. Simdi niye almasin?