Küresel olarak her bir dakikada 1 milyon tane plastik poşet tüketilmekteymiş. Bu korkunç rakam plastik poşetlere karşı gerilla yöntemleriyle savaşmayı seçen Morsbags adlı hareketin web sitesinden. Bu siteyi dün bir eco-parenting sitesinde dolaşırken keşfettim.
Kim bu Morsbag?
Sen, ben , o. Dünyanın her köşesinden eli iğne tutan herkes.
Ne yapıyorlar?
Her türlü artık veya yeni kumaştan bez torbalar dikiyorlar. Sonra diktikleri bu torbaları alışveriş merkezlerinde, süpermarket önlerinde tanımadıkları insanlara dağıtıyorlar. Veya yaşlılarevini ziyarete gittiklerinde yaşlılara hediye ediyorlar. Veya eş dosta dağıtıyorlar.
Neden?
Çünkü tekrar tekrar kullanılan bez torbalar yüzlerce plastik poşetin önüne geçiyor. Çevre için plastik geri dönüşümünden daha direkt ve kat kat hızlı bir çözüm.
Ne kadar yaygın?
Leeds'te düzenli olarak toplanıp hem bez torba diken, hem de sohbet eden bir grup var. Amerika'da bez torbaları öğrencileriyle birlikte dikip Dünya Çevre Günü'nde dağıtmayı düşünen ilkokul öğretmenleri... Tanzanya'da halka ücretsiz dağıtmak üzere, yerel bir terzilik okulunun öğrencilerine, ellerindeki artık kumaşlarla bez torba dikmeyi öğretenler var. Bu yıl dünyanın çeşitli yerlerinde 18.074 adet Morsbag gerilla çantası dikilip dağıtılmış!
Türkiye'de...
Morsbags sitesindeki haritaya bakılırsa henüz bu harekete katılmış hiç kimse yok. (Laf aramızda Almanca sokak dilinde plastik poşetlere Türkentüte /Türk torbası denmesini boşa çıkartmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Gelişmemişliğin ve çevre bilinci yoksunluğunun göstergesi plastik poşetleri kullanmayı pek bir seviyoruz.)
Peki ya dikiş dikmeyi bilmiyorsak?
Morsbags sitesini incelerken en çok aklıma takılan soru bu oldu. Almanya'daki pek çok süpermarkette gayet basit ama sağlam kumaş torbalar 0,50 cent civarında bir fiyata satılıyor. Belki bir daha sefere bunlardan bir miktar satın alıp bir şekilde süsleyerek (örneğin doğal kumaş boyaları vb.) veya olduğu gibi dağıtabilirim. Bence bez torbaların eşliğinde neden onları kullanmamız gerektiğine dair çarpıcı bilgilerin yazılı olduğu bir broşür falan da verilmeli. İnsan ayaküstü plastik poşetlerin nasıl bir çevre felaketi olduğunu ne kadar anlatabilir ki?
Yok eğer dikiş dikmekten biraz olsun anlıyorsanız sitede torbayı nasıl dikeceğiniz bütün detaylarıyla anlatılmış. Ayrıca harekete katılanların bilgi ve fotoğraf alışverişinde bulunduğu bir de forum var. İnanılmaz zevkli, taşımaktan gurur duyacağınız bez torbalar dikmiş bu becerikli insanlar. (Not: Fotoğraftaki çanta Michigan'dan rootdarc tarafından yapılmış.)
Bir de bez torba kullanma becerisi var değil mi?
Bu naylon torba severler dünyasında bez torba kullanmak, en azından başlangıçta biraz çaba istiyor. Bir kere torbanızı alışverişe götürme alışkanlığı edinmek gerek. Bez torbanın yeri eviniz değil, çantanız. Cüzdanınız ve anahtarınız gibi... Bu başlangıçta zor gelen ama zamanla otomatikleşen bir davranış. Yapılması gereken tek şey, alışverişten dönüşte aldıklarınızı yerleştirdikten hemen sonra torbalarınızı düzgünce katlayıp ait olduğu yere, yani çantanıza koymak. Asıl zoru ödeme yaparken aldıklarınızı size sormadan ve yıldırım hızıyla cicili boyalı ama zararlı mı zehirli kendi poşetlerine doldurmaya kalkışan süpermarket-mağaza görevlilerine "Hayır, ihtiyacım yok" demeyi bilmekte. İnsan zamanla batının hızlı silahşörleri gibi bez torbasını onlardan daha hızlı çekip çıkarmayı da öğreniyor :))
Sadece 30 yıl öncesine kadar, yani bizim çocukluğumuzda bile file torbalar kullanıyorduk. Bu alışkanlığı canlandırmak çok zor olmasa gerek.
The Joy of Taking Care of My Life
15 saat önce
Sevgili Evren,
YanıtlaSilÖnce, günlüğünü bana öneren Berceste'ye teşekkür edeyim. Sonra, yazdıklarını zevkle okuduğumu belirteyim.
Ben de naylon poşetleri mümkün olduğunca kullanmıyorum. Bazen bez torbalarımı, ( evet, 3-4 tane torbam var) bazen de sepet kullanıyorum. Benim önerim de, bez torba içinde zebze meyve taşımak için gazeteden kese kağıdı yapmak. Ne dersin? Biriken gazeteleri değerlendirmiş oluruz böylece.
Sevgiyle,
aaa ben de tam onu soracaktım, peki manav reyonundaki sebze meyveleri plastik poşete koymamak için ne yapmalıyız diye..
YanıtlaSilkesekağıdı fikri harika, ama sanki "işi yokmuş da kendine iş yaratan ilginç bir tip" olarak görülmek de var. Neyse belki başkalarına da bu sayede ulaşabilinir. Bez torba kullandığını gören bir kişi bile senden örnek alıp plastiği bıraksa kârdır.
Evren'ciğim, bizde o plastik torbalar yeniden kullanılır biliyorsun :) Türkiye'de altlarında delik olmadığı için çöp poşeti almaz bizim insanımız, onları çöp poşeti yerine kullanır :) Sonra bez torbalar da gün gezen hanımların ev ayakkabısı torbasıdır :)
YanıtlaSilO yüzden gel biz Türkiye için ninelerimizin file torbalarını önerelim! Benim çocukluğumda vardı ne güzel. Kesekağıtları da vardı, hatta öğrenciler evde biriken gazetelerden unla tutkal yapar, kilo ile pazarcılara satarlardı. Sen üzülme yurdum insanı geri dönüşümü Avrupa insanından çok daha medenice yapıyor bazen :)
Aslında bununla ilgili arasıra bişeyler söylemek lazım unutturmamak adına. bir kişi bile katılsa kardır diye düşünüyorum. Geçen gün ben de markette biçok defa kullanmak üzere hazırlanan çok şık çuvaldan yapılmış ve güzel bir şekilde renklendirilmiş çantalara rastladım hem de 1 lira gibi komik bir rakama satılıyorlardı. hemen aldım tabi şimdi o çantayı kullanıyorum ve tabi ki o marketi tercih ediyorum sırf bu yüzden. Ama her götürdüğümde de kasadakiler sanki yeni almışım gibi davranıp kasadan geçirmek istiyorlar çantayı. sanırım diğer alanlar sadece 1 defa kullanmak için alıyorlar, ben sürekli götürünce de şaşırıyorlar demekki.Fileler de çok hoştu evet hatırlıyorum. herbişeyin nostaljisi var ve yeniden moda oluyor ya keşke fileler de moda adına da olsa geri dönse diye bir dilekte bulunmak geldi şimdi içimden :)
YanıtlaSilSevgili Arkadaşlar, siz çok yaşayın! Yazıyı fazla uzatmaktan korktuğum için değinmediğim konuları yazmışsınız yorumlarınızda. Öyleyse devam edelim :)
YanıtlaSilÇocukken bir yaz, gazetelerden kesekağıdı yapıp pazarcılara satan bir arkadaşımıza yardım etmiştik. İki kat gazeteyi onun gösterdiği gibi katlıyorduk,sonra o tutkalla yapıştırıyordu. Nasıl katladığımızı tamamen unutmuşum, undan nasıl tutkal yapıldığını ise hiç bilmiyorum. Internetten de araştırabilirim ama bunların nasıl yapıldığını bileniniz varsa tarif eder mi? Bir gün ihtiyacım olabilir. Burada seyyar manavlar ve bazı dükkanlar zaten naylon poşet yerine özel üretim kesekağıdı kullanıyor. Asıl sorun marketlerin manav reyonları. Orada dikkat edilmezse çok naylon poşet kullanılıyor.
Plastiğin alternatifleri yaygınlaşsın da, hangi doğal/çevreci ürünün kullanıldığı çok önemli değil aslında. File torbaları iyi hatırlıyorum. Çok da az yer tutardı onlar. File torbalarla ilgili aklıma tek takılan şey içerisindekilerin görünüyor olması. Bazı şeyleri alan var, alamayan var. Acaba eskiler nasıl çözüyordu bu problemi?
Münevver, ben senin günlüğünü çok geç (sen yazmayı bıraktıktan sonra) keşfettim ne yazık ki :( Canını bu kadar sıkmış oldukları için üzgünüm.
Barış,
Başkalarının ne düşündüğünü boşver. Soran olursa "televizyon seyretmek yerine kesekağıdı yapıyorum" dersin, mesaj yerini bulur :)) Bu arada o şapkalı a'yı klavyede nasıl yazıyorsun Allah aşkına?
Dilek,
Marketlerden 6 aylık alışverişle toplanmış ve en az bir yıl yetecek çöp poşetim var benim de :)) Güne yedek ayakkabısı ile giden hanımlar ile ilgili fikrimi hiç
sorma :))
Funda,
Aynı dert benim de başımdaydı. Bez torbayı yıkayınca biraz rengi attı. Böylece kasiyerler de yeni aldığımı düşünmekten vazgeçtiler. Veya bir yerine dikiş ile ufak bir işaret koyabilirsin belki. Barış dediğinde haklı. Her gün seni alışverişte öyle gören kaç kişinin aklında en azından bir kıvılcım yanıyordur şimdi.
Eskiden dayımın bir bakkal dükkanı vardı marketler böylesi çoğalmadan önce tabi. Gece onlara gittiğimizde düzinelerce kesekağıdı yapardık. ben çok eğlenirdim onları yaparken. ama nasıl yapıldığını unutmuşum anneme sordum hemen yine tabi. onun için hazırlanan tutkalın sadece un ve suyla hazırlandığını söyledi. un ve suyu bulamaç kıvamında karıştırınca gazeteleri yapıştırabiliyomuş. sonra da kurumaları bekleniyor. kesekağıdının katlanışını da gösterdi ama burdan nasıl anlatılacağını bilemedim şimdi.
YanıtlaSilEvren, gazeteden kese kağıdı yapmayı nasıl anlatırım diye düşünürken ( artık blog yazmıyorum, bildiğin üzere) Funda'nın da düşündüğünü okudum. Ondan rica etsek, aşamalarını resimleyebilir belki. Yapıştırmak için Funda da yazmış, sadece un ve suyu karıştırıp,- ne çok sulu, ne de çok kıvamlı olmalı - sürüyoruz. O kadar. Çok kuvvetli bir yapışkan oluyor.
YanıtlaSilHaydi hayırlısı.
Bez Torbalarla ilgilenenlere www.gojeko.com
YanıtlaSilSuper bir konu bez torbalarla ilgili bir site daha buldum sayenizde..
YanıtlaSilBende bu konu ile ilgili bir yazi yazmistim..
Aliskanlik kazanilmasi biraz zor acikcasi, ama ugrasmaya degiyor..Arabada da bulundurulabilir bez torbalar..
Geçenlerde aldım bez torbamı, beyaz üzerinde yeşil harflerle 'ben naylon değilim' yazıyor. Ama hala yanımda taşımayı beceremiyorum. Katlanıp çantaya koymayı öğrenmek, sonra da çıkarmak biraz zaman alabilir ama öğreneceğim :)
YanıtlaSilSenin kedili torba da pek güzelmiş :)
Selamlar!
Funda, Münevver
YanıtlaSilTeşekkürler bilgiler için. Ekmek yaparken bazen hamur son derece cıvık ve yapışkan bir hal alıyor. Öyle bir kıvam herhalde, tutturulması gereken. Kesekağıdı katlama sanatını internette de araştıracağım.
Gojeko,
Torbalarınız gerçekten çok hoş. Üstelik Türkiye'de bu işlerle ilgilenen birilerinin olduğu müjdeli haberini de veriyor bana. Sipariş vermek için çok uzaktayım. Ama değişik kullanım alanlarını hatırlattı/öğretti bana torbalarınız. Teşekkürler!
Haydins,
Merhaba! Yazını buldum, okudum. Morsbags'in işine yarayacağını umarım.
Margot,
Kendini bilen torbanın hali başka :)) Kedili torba benim değil aslında. Onu Morsbags'in forumundan buldum, örnek olarak. Benimkilerden biri o sıkıcı çuval renginde, diğerini doğum öncesi kontroller sırasında ebe hediye etmişti. Üzerinde bebek getiren leylek var haliyle :)Selamlar...
margotun bez torbasına bayıldım,.. :)
YanıtlaSilgojeko'daki bez torbalara da bayıldımmm...
iyi ki yazmışsın evrennn.. :)
şapkalı a tarifi: shift 3 + a = â
shift'i tutup 3'e basıyorum, ondan sonra da a'ya. :)
âââ! kolaymış... teşekkürler :)
YanıtlaSil