Yitip gitmedikçe, bir başka deyişle yaşadığımız dünyayı yitirmedikçe, kendimizi bulmaya, nerede olduğumuzu ve ilişkilerimizin sonsuz kapsamını anlamaya başlayamayız.
Yaz sonuna doğru bir öğleden sonra tamirciden bir ayakkabıyı almak üzere köye gittiğimde tutuklanıp, hapse atıldım. Çünkü erkekleri, kadınları ve çocukları senato binasının kapısındaki sığırlar gibi alıp satan bir devlete vergi ödememiş, yani otoritesini tanımamıştım. Benim ormana gidiş sebeplerim başkaydı. Ama insan nereye giderse gitsin, kirli kurumlarıyla peşinden koşup pençelerini geçirmeye, ve başarabilirlerse umutsuz kardeşlik birliklerinin bir üyesi yapmaya çalışıyorlar. Doğru, sonucu ne olursa olsun (tutuklanmaya) zorla direnebilir, topluma karşı "amok" koşmayı deneyebilirdim. Ama toplumun bana karşı "amok" koşmasını, çaresiz tarafın o olmasını tercih ettim.
Burası, tam bu satırlar, Gandhi'nin ünlü pasif direnişçiliğinin başladığı yer olabilir mi?
Bilmeyenler için: amok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder