"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Cuma, Mayıs 04, 2012

Aile gelenegi, siir gibi bir piknik, (sahip) olmanin üc hali ve karakter sahibi cenek yapraklari

Resmi tatil günlerinde ormana gitmek seklinde bir aile gelenegi gelistiriyor olabiliriz :)
1 Mayis günü yine ormandaydik. Özellikle bahar halini cok merak ediyordum. Bu yüzden esim meteorolojinin yagmur haberi verdigini söyleyince üzüldüm. Fakat hassas tahminleriyle ünlü Alman meteorolojisi kirk yilin basi yanildi ve günesi görür görmez kendimizi ormana attik. Yemek molasini saymazsak 5 saat araliksiz yürümüsüz ve 17 km katetmisiz. Bunlar isin istatistik taraflari :)

Bitki örtüsü sonbahardakinden daha hareketliydi elbette. Bir cok bitkiyi cicekli gördük. Örnegin orman yoncasi mi diye merak ettigim bitkiyi cicegiyle görüp emin oldum. Ve hemen tadina baktik tabii. Bekledigimiz eksilikti :) Renk renk cicekleriyle ballibabalar gördüm. Eve gelip bakinca herbirinin farkli bir Almanca adi oldugunu farkettim. Ayri bir inceleme ve yazi konusu olacak gibi. Arastirmaci tarafim uyanik günündeydi. Bir cok bitkiden örnek alip kurutmak üzere kitap arasina koydum. Elinde kitapla ormanda dolasan bir deli görürsen sebebi budur; aklinda olsun :)

Bir ara yolumuzu kaybettik ve günes altinda ormanin cevresinde genis bir yay cizerek dolasmak zorunda kaldik. Normalde cok sikayetci olmazdik. Fakat göl kenarinda babasi gibi bir tasin üstüne cikip göle bakamadigi icin tüm yol boyunca söylenip mizildanan sincabin ruh hali bize de bulasti. Sonunda tekrar ulu kayin agaclarinin gölgesine siginmayi basardigimizda hepimiz acikmistik. Sincabin mizildamasi "ben de tasin üstüne cikacaktim amaaaa" dan "ben aciktim,piknik yapalimmm"a dönmüstü. Uygun bir yer ararken bir yol agzinda bir bank gördüm. Dogasever derneklerden birinin tabelasi ilistirilmis üstüne. Siir gibi bir yerdi. Üstümüzde ulu agaclar, ayaklarimizin dibinde mor ciceklerini acmis öbek öbek Cezayir menekselerinden bir hali :)  Banka siralanip yiyceklerimizi cikardik. Cumartesi günü ayi sarimsagi yagini süzüp koyu renkli siselere alirken ayrilan ayi sarimsaklarini atmaya cok yazik olur gibi gelmisti. Ben de Beste'den aldigim ilhamla ayi sarimsakli kücük kekler yapmistim onlardan. Piknigin ana yiyecegi bu kekler oldu. Yaninda alabas, havuc, elma ve su vardi.

Piknik yerinden ayrilirken -itiraf ediyorum, en basindan beri aklima koydugum gibi- cezayir menekselerinden birini kökleyip islak bir mendile sardim; yanimiza aldik. Hemen yaninda duran ilginc yaprakli bitki de ilgimi cekti. Dayanamayip onu da aldim. Evde tekrar dikkatle inceleyip ne oldugunu bulmaya calisacaktim. Cünkü cicek acmak üzere gibiydi. Cekince köküyle beraber geliverdi. Böylece onu da bir saksiya ekmeye kesin olarak karar verdim.

Burada bir parantez acayim. Eric Fromm "Sahip olmak ya da Olmak" adli kitabinda, dogaya karsi insan tavrina üc sairane örnek verir. Biri Batili bir sairin siiridir. Yolda yürürken gördügü cicegi derin bir sahip olmak güdüsüyle nasil kopardigini ve cicegin nasil solup gittigini anlatir. Ikincisi bir Japon hauikisidir. Sairi yol kenarinda bir cicek görür, ona bakar ve üzerine bir hauki yazip yoluna gider. Ücüncüsü Goethe'dir. Ormanda bir cicek görür, cok begenir. Kökleyip alir, evine getirir, bahcesine eker. Dogaya karsi tavrimin genellikle ikinci türden oldugu söylenebilir. Elimi bile degmeden (sahip) oldugum yüzlerce bitki var civarda. En sevdigim sey onlara güzelleme yazmaktir :) Bazen ögrenmek güdüsü agir basar. Cünkü Paracelsus'un "insan bilgisince sever" deyisini animsarim. Hos aksini, yani insanin ancak severse bilebilecegini savunanlar da vardir. Son tahlilde bilgi ve sevgi el ele gider. Kitap arasinda kuruttugum ciceklerde Batili sairin ruhu dolasiyor da olabilir tabii. Fakat onlarin da bir seylere (bir kart ya da kitap ayiracina) dönüserek yasamaya devam edecegini saniyorum. Özetle icimde Bati'yi, Dogu'yu ve Goethe'yi birlikte yasattigim ve bunda cok da sakinca görmedigim söylenebilir sanirim. Parantezi kapatiyorum :)

Eve geldigimizde cok yorgundum. Biraz dinlenme, ardindan yemek derken Cezayir meneksesi ve gizemli bitkiyi ekmem aksam saat 8'i buldu. O kadar yorgundum ki, bitkiler disinda hicbir güc o saatten sonra parmagimi kimildatmama sebep olamazdi. Hizlica ikisini de birer saksiya diktim. Bitirdigimde dinlenmis oldugumu farkettim :)

Gizemli bitkinin ne oldugunu arastirmama firsat kalmadan, dün sabah cicek olacak sandigim tomurcugunu acti ve bir cift yapraga dönüstügünü gördüm. Üstelik minyatür de olsa taniyordum ben bu yapragi. Bu sabah internetten bakip teyit de ettim nitekim :)

Benim gizemli orman bitkim meger cimlenmis bir kayin agaci tohumu imis. Hep yapmak isteyip "evde kayin mi yetistirilirmis?" diyerek caydigim seydi :) Simdi kendimi saksida kayin yetistirirken buldum :))

Fakat sunu da söylemeliyim ki hayatimda cenek yapraklari bunun kadar karakter sahibi baska bir bitki görmemistim. Kayin dedigimiz cenek yapragindan ulu haline dek karakterli agacmis vesselam...

Dipnot-1: Gün icinde yine ugra. Karakter sahibi kayin agacciginin bir fotografini yayinlamaya calisacagim.  Olmadi Flickr'den link veririm. Bir gün bir orman patikasinda rastlarsan es gecmemelisin bu güzelligi :)

Dipnot-2: Evet, geri dönüs yolunda sincap o tasin üzerine cikti ve o göle bakti. O unutmustu, biz unutmadik :)

Güncelleme :
Karakter sahibi kayin :)




Saksiyi hic sorma :) Sincap oglumun bir anaokulu arkadasinin bütün gruba armagan ettigi ve benim neyin nesi oldugunu anlayamadigim bir oyuncagin parcasiydi. Dibindeki iki drenaj deligiyle saksi olmak icin bicilmis kaftan oldugunu bahar temizligi sirasinda elime gectiginde farkettim :) Bi tane daha var bu kirmizi "saksi"dan. Ona da haseki küpesi ekili. 


Momentos icin Cezayir meneksesi:



Cezayir meneksesinin özellikle ciceksiz olanini aldim; tutmasi kolay olur diye. Cicegini merak edenler buraya... :) Gecen sonbaharda nehir kenarindaki ormanciktan da almistim bir tane. Tam tutup yeni yapraklar  vermisken kalorifer sicagina katlanamayip kurumustu. Bu kez daha iyi anlasacagimizi umuyorum.

12 yorum:

  1. bekliyorum o kayını, kuşlar da uçuyor buralarda..

    YanıtlaSil
  2. Kayın ağacı mı? Aman Tanrım :) evet mutlaka saksıdaki fotoğrafını görmek isterim ve öteki çiçeği de.. ne güzel heyecanlar bunlar.. saksıdaki lavantam ve yaseminim beni nasıl heyecanlandırıyorsa bu yazıda da öyle heyecanlandım.

    Es geçmemeli hiç bir şeyi...

    YanıtlaSil
  3. çenekler şu en tepedeki küçük yapraklarsa, sanki bir kucaktan çıkmış gibiler.. cezayir menekşesinin çiçekleriyse nasıl başka güzel.. o morla mavi arasını oldum olası sevmişimdir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cenek yapraklari bitkinin tohumdan ciktiginda ilk verdigi yapraklar. Yani asagidakiler... Kotiledon da deniyor, ki genelde bitkinin asil yapragindan farkli olurlar. Ve ben de hep merak ederim bunun sebebini :)

      Sil
    2. Kolostrum gibi demek ki bu çenek yapraklar, süpermiş :)

      Sil
    3. aa gerçekten süpermiş :)kucak gibi iki yana açılanlar demek ki, çok sevdim bunu da!

      Sil
  4. Şu sıralar sık sık fide satan yerlere uğrayıp çiçek fideleri satın alıyorum. Balkondaki azda olsa tüm saksılar doldu. Pazar günü bazamı düzenlerken bir köşesinde çiçek tohumlarına rastladım :) hafta sonu saksı ve toprak alıp tohumları ekmeyi planlıyorum. Çocukken sık sık balkondaki saksılara ektiğim karpuz çekirdeklerinin çenek yaprakları geldi aklıma :) Bakalım benim tohumlar bu defa çenek yapraklarını gösterecekler mi :)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkürler foto yayınına.. :)

    YanıtlaSil
  6. Evren, kalbinin temizligi, guzelligi, iyi niyetin Kayin agaci olarak donmus sana :)

    Doga ile diyalogunun en guzel ornegi iste. Dilerim uzun seneler birbirinizle dost ayni ortami paylasirsiniz.

    Sonbahardaki gezinizin tadi damagimda kalmisti. 3 bolumdu galiba degil mi? Harikaydi!

    Baharda ve yazin da bol bol boyle gezileriniz olsun.

    Yazida Sincap'in huzursuzlugu acliktan olabilir mi, diye dusundugum noktada piknik yapmissiniz :) Bizim Ugur Bocugu de bazen olmadik sekilde huzursuzlaniyor ve aciktim bile demiyor. Anlam veremedigimiz bir huzursuzluk cikarsa cozumu bulduk :P

    YanıtlaSil
  7. siir gibi piknik olmus, cok begendim. biz de gunesi bir gorsek baslariz kesiflere. yalniz bu yil ingiltere'ye yaz gelmeyecek sanirim. senin hala umudun var ama benim kalmadi :)
    ayrica ben sadece izleyebiliyorum bitkileri. haklarinda cok fazla bilgim olmadigindan mudahale etmemeyi, onlari rahat birakmayi tercih ediyorum. oldum olasi da bir cicegi futursuzca koparip koklayamadim. ondan bir turlu batili olamiyorum belki de, icimde yok :)
    sevcan

    YanıtlaSil
  8. Çok hoş yazmışsınız. Ellerinize, gönlünüze sağlık. Bizim koruluktaki gezilerimiz aklıma geldi ve her seferinde de binbir çeşit ağaçların, çalılıkların ve yabani çiçeklerin, olanca güzellik ve renklerde doğayı süslemeleri... Hiç birisinin adını bilmiyorum, maalesef. Bir de üstelik bir kaç yıl önce hangisinden olduğunu anlamadığım bir bitki yüzünden hastanelik oldum. Bütün yüzüm şisti, gözlerim Japon gözleri gibi ufaldı... O zamanlar belediye tarafından asılan bir afiş görmüş ama pek ilgilenmemiştim. Bir cins zehirli bitki ivy' varmış meğer ve çiçekleri de çok hoş açarmış ve bizler gibi doğayı dalında sevdiği için değil de sahip olmak isteyenlere bir güzel oyun oynayıp, onları cezalandırırmış. Ben hiç birisini kopartmadım sadece, çok önceleri yeni dikilmiş bir kırmızı çalılılığı aşırmıştık, o kadar...(Kim masum ki...Ne yapayım çarşıda, pazarda bunlardan hiç görmemiştim, üstelik de bütün korulukta bir sürü ağaç olduğu halde, bunlardan yine ekmişlerdi..Tabi bir tanesi bize kısmet oldu. Şimdi evimizin önünü süslüyor.) Ama yemin ederim ki, başka hiç bir fide, çiçek vs. yolmadım (yabani asma yapraklarını da saymıyorum..Bir İran'lılar, belki Azerilerdir, Orta Doğu'lular, Yunan'lılar ve bir de bizler Türk hanımları topluyoruz ve sizin hikayenizde olduğu gibi, birbirimize bakıp, tebessüm ediyoruz. Daha da olmazsa, 'Akşama sarma yemeğe sizdeyiz' gibilerinde takılıp, gülüşüyoruz..Özür dilerim, 2 satır yazayım derken ben de aldım, başımı gittim... Halbuki korudaki bilmediğim bir bitkinin sebep olduğu alerjiden bahsedecektim. Ona da dolaylı bir şekilde köpeğimiz sebep olmuştu sanıyorum çünkü korulukta biraz özgürce koştursun diye, ana yollardan ayrılıp, onunla köşe kapmaca oynardık. Galiba o sırada Rocky bu bitkiye sürünmüş. Benim elim de onu sürekli okşadığı için bir şekilde beni bulmuştu... Şimdi size sorum. Siz bu tip alerjilere sebep olan bitkileri biliyormusunuz? Biraz bu konuda yazabilirmisiniz? Almanya'daki bitki örtülerinden biraz daha farklı bitkilere sahibiz belki, ama Kanada da sonuçta bir kuzey ülkesi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, 2012'den beri bu blogda yeni yazi yazmiyorum maalesef, sadece kisaca sorulara yanit veriyorum. Evet Almanya ve Kuzey Amerika'nin bitki örtüleri oldukca farkli. Buradaki zehirli bitkileri büyük ölcüde biliyorum, kendim alerjik tepki verdigim bitkileri biliyorum :) alerjik sorunlari olmadan herkeste ortak olarak alerjik tepkiye sebep olan bildigim bir bitki ise pek yok burada. Kuzey Amerika'nin zehirli iyv'sini duymustum... Ola ki bu konuda yazacak bir seylerim olursa pandoraninnotdefteri.blogspot.com'da yazarim herhalde, beklerim :)

      Sil