Bundan böyle bu soruyu da "sade" diye yanıtlamak kararındayım!
Sorun şu:Bilgisayar başında, internette çok fazla vakit geçiriyorum. Bir süre önce
Yaban da aynı şeyden şikayetçiydi. Tam benim kendimce çözümler tasarladığım günlerde, o kendine günlük 90 dakika internete giriş hakkı tanımıştı hatta. Ben basit hedeflere varmak için hep karmaşık yollar seçen biri olarak "Günde 90 dakika! nokta." diyemedim kendime.
Herşeyden önce internetteki günlük gezintilerimin verimsizliği rahatsız ediyor(du) beni. Bütün gün gez, dolaş, fakat gün sonunda gidilmesi gereken sitelere gidilmemiş, araştırılması gereken konular araştırılmamış, yazılması gerekenler yazılmamış olsun. Çok yemişim ama sofradan aç kalkıyorum gibi bir his. Hoş değil :((
Şöyle dedim kendime:1. İlgilendiğin konularda bütün web sitelerini okuyamazsın, üstelik okuman da şart değil. Gerçekçi ol, seçici ol.
2. Her siteye her gün gitmen gerekmiyor. Bazıları (örneğin tartışma grupları ve forumlar) en fazla haftada bir ziyaret edilse de olur.
3. Günlük gazeteler her gün düzenli olarak ziyaret edilmeli.
4. Bu kriterlere uygun hep ziyaret ettiğin (veya etmek istediğin) sitelerin listesini çıkar.
5. Yasakçı olma, esnek ol. (Kendimi biliyorum, ne kadar yasak, o kadar çok başkaldırı)
Şöyle bir şey oluşturdum sonra da:Masaüstünde haftanın her bir günü için bir klasör açtım. Her günün klasörüne düzenli okumak istediğim 3 gazetenin kısayollarını attım. Bildiğim her dilden bir gazete seçtim ki bir taraftan dil pratiği yapayım. Seçtiğim gazetelerin hem haber, hem de dil açısından kaliteli olmasına dikkat ettim. Her haberi "Flaş, flaş" şeklinde yanıp sönen, bol renkli, bol abartılı, cıvıl cıvıl velakin içeriği boş gazeteler elveda! Bunun dışında her günü ilgilendiğim bir konuya ayırıp o konuda seçtiğim en çok 3 sitenin kısayolunu ilgili klasöre koydum. Pazartesi: ekonomi -finans, Salı: basit yaşam, Çarşamba: bebek bakımı, Perşembe: dil, gibi... Ardından takip ettiğim web günlüklerini haftanın günlerine paylaştırdım. Yine günde en fazla 3 günlük olmak üzere...Sonunda her gün web ziyaretlerimi mümkün olduğunca bu plana göre yapmaya başladım. Bazı günler öğleye kadar tüm web ziyaretlerimi tamamlayıp bilgisayar başından kalkabilecek kadar azimliydim, bazı günler su koyuverdim; o site senin, bu site benim plan dışı dolaştım. Bu arada ilk planın aksayan yanları su yüzüne çıktı: bazı günlere çok yüklenmişim örneğin. Ayrıca takip etmek istediğim yeni siteler ve listeden çıkarmak istediklerim belirginleşti. Yani haftalık planı bir (iki?...üç?...) güncelleme bekliyor.
Ve bir de...Internet kullanımımı bu şekilde bir düzene koymayı az çok başarınca cesaretlendim doğrusu. Hafta içi bir günü tamamen internetsiz geçirmeye karar verdim. Kimileri "canım ne var bunda?" diyebilir ama seyahatler dışında böyle bir günümün hiç olmadığını farkettim ben. On dakikada olsa e-mail kontrolü için bilgisayar başına geçiyorum ve çoğu zaman devamı da geliyor. Her neyse, geçen gün ilk denememi yaptım. Bile isteye, bilinçli olarak internetsiz bir gün geçirdim. Zor muydu? Evet, zordu! Bilgisayar ve internet bir zamandır televizyonum, radyom, kitabım-dergim ve telefonum haline dönüştüğü için zordu biraz da. Kendimi oruç tutmuş gibi hissettim. İşte bu yüzden, bu bağımlılık duygusu hiç mi hiç hoşuma gitmediği için, her hafta bir günümü bilgisayar başında oturmadan geçirme kararım kesinleşti.
Bundan böyle bazı günler çevrimdışı, "yaşamiçi"yim.