"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Pazar, Aralık 19, 2010

Noel yazilari bitmez... (II)

Fotograf: nyweb2001
Noel agaci hakkinda bir iki sey daha var söylemek istedigim.

Noel agaci sever saygideger okuyucularin birlesip agaclarini basimda paralamalari riskine ragmen, hic lafi döndürüp dolastirmadan söyleyeyim ki, bence bir agacin süse gereksinimi yoktur, hele hele dört duvar arasinda hic yeri yoktur.

Bana kalirsa agac dedigin zaten süslüdür; süsünü ne zaman, ne sekilde ortaya koyacagini da bizden iyi bilir. Süslerini kimi zaman arsizca burnumuza burnumuza sokar (bkz. ihlamur ve mürver), kimi zaman gözlerimize bayram ettirir (bkz. manolya ve leylak). Kimi zaman utangac ve minimalisttir süsleri (bkz. akcaagac ve disbudak yaprakli kanatli ceviz); kimi zaman halı gibi ayaklarimizin dibine serer (bkz. kayin ve cinar). Hatta kisin bile o kadar süssüz püssüz degildir doga. İş gözünü, burnunu ve hatta kulagini mevsiminde iyi acip, izlenimler biriktirmek ve kışı onlarin tatli hatirasiyla atlatabilmekte...Bir agaci bir eve sokmaksa, bende uzak ülkelerden bazi hayvanlari getirip elektrikli tellerle cevrili bir hapishaneye koymak ve giris kapisina da "hayvanat bahcesi" yazmakla ayni duyguyu yaratiyor.

Yasam bu kadar radikal olmamiza her zaman izin vermiyor tabii. Ögrenmek, anlamaya calismak ve uzlasmak gerekiyor daha cok. Elimde bir kac not var. Noel agaclarinin tarihcesine dair. Bir cok kültürde agaclari süslemek adeti ve onun cevresinde gelisen ritüeller öteden beri var. Anadolu'da da dilek agaclari vardir örnegin. Bir kez dileklerle donandi  mi, hic de fena görünmez bir agac. Eskiden insanlar agaclarla bizim simdi oldugumuzdan daha yakin bir iletisim icindeydi, yasamlarina cesitli sekillerde agaclari da katmalarinda sasacak bir sey yok.

Noel civari bir agac süsleme adetine dair ilk kayitlar, kimi kaynaklara göre Almanya'dan, kimilerine göre ise Estonya, Litvanya civarindan. Hic sasirtici degil, özellikle 21 Aralik civari, insan bünyesi bu cografyada biraz renge, isiga ve tatliya ihtiyac duyuyor. Yazili kaynagin dogrulugu cok garanti olmasa da, ilk Noel agacinin 1419'da Freiburg Kutsal Ruh Hastanesi'nde dikildigi söyleniyor. Üzerinde elma, ceviz, findik, lebkuchen vb. asiliymis ve yeni yilda "yagmalanmasina" izin verilmis :) Ortacag'da  Noel agaclari acik havada ikamet eder ve genellikle yiyecek ve dogadan toplanmis seylerle süslenirmis. Bazen de surada bahsettigim türden lonca binalarinda  kurulur ve yeni yilda lonca üyelerinin cocuklarinin yagmalamasina izin verilirmis. Her sekilde, ortacag boyunca Noel agaci süslemesi daha cok kurumlarin ve zenginlerin güc yetirebilecegi bir seymis. Öyle ki  Almanca Wikipedia'da anlatildigina göre, Münster'li vaiz  Johann Conrad Dannhauer 1642-1646 arasinda yazdigi notlarinda, evde Noel agaci adetini "nereden geldigini bilmedigim bir cocuk oyunu" diye nitelemekteymis. Buradan 17. yüzyil ortasinda bile yaygin bir adet olmadigi sonucunu cikarabiliriz. Bu arada yiyecek o kadar pahaliymis ki, fakirler agaclarina elma, findik, seker, breze ve kurabiye asamazmis. Ilk "yapay" süsler -tahminen ahsaptan- böylece ortaya cikmis.   18. yüzyilda ilk cam küreler üretilmis. Ilk kez 1800'lerde ve agirlikli olarak Protestan ailelerde, Noel agaci bahceden evin baskösesine "terfi" etmis. Katolikler ise daha cok Isa'nin dogum sahnesini canlandirma adetine bagli kalmislar. Agaci mumla süsleme adeti 19. yüzyilda balmumu yerine kullanilabilecek daha ucuz maddelerin -Stearin ve Parafin (=fosil yakıt)- icadiyla yayginlasmis. 20. yüzyil sadece süslerin degil, bizzat agacin kendisinin de "plastiklestigi"  yüzyildir bilindigi üzere. Özetle Noel agacinin tarihi, yayginlastirmak adina bir adetin icinin nasil bosaltildiginin canli bir örnegidir.  Agaci karlar altindaki ormandan kesip gelmek, lebkuchen  ve breze pisirmek, ince ince ve özenle süsler hazirlamak ve agaci bunlarla donatmak icin beceri ve zaman bulmak bu yüzyil insaninin harci degil, üstelik fazla para da harcatmiyor. Ceviz ve elmanin fazla trendi olmaz nitekim.

Benzeri ic bosaltmalar bizim bayramlarimizda da vardir, merak buyurmayiniz. Ev yapimi baklavanin yerini glikozlu, margarinli pastane baklavasinin alisi; güzelim iftar sofralarinin yerini 5 yildizli otellerin gülünesi celiskide, sasali acik büfelerine birakisi gibi...

Agacin plastik olmasi mi daha kötü, yoksa olmamasi mi bilmiyorum. Her yil Ocak ayinin ilk haftasi evin baskösesinden cöp konteynirinin yanina konuslandirilan agaclar, bende bir hevesle edinilip sonra sokaga birakilan kedi-köpek yavrularinin verdigi kötü duyguyu yaratiyor. Herkes saksida köklüsünü alip sonra bahcesine dikecek kadar bilincli degil. Üstelik bir bahce kac köknar alir?

Hayatimda görüp sevdigim en güzel Noel agaclarindan biri Malta'daydi. "Yol üzerindeki saksılara dikilmiş defne ağaç(çık)larının dükkân sahiplerince süslendiğini farkettim ayrıca. Noel ağacına ekolojik bir Akdeniz'li yaklaşımı. Hoşuma gitti. Kim demiş Noel ağacı ölü ve çam olmalıdır diye?" diye yazmistim o zamanlar günlüge.
South Caroline Botanik Bahcesi'nden yasayan agacta dogal süsleme örnegi
Fotograf: Mr.Mac2009

Digerini ise hemen her gün görüyorum. Anaokulu yolu üzerinde bir bahcede. Bir tür süs elmasi. Sonbaharda tüm yapraklarini döktü, sadece pembe kirmizi meyveleri kaldi agacta. O zamandan beri hayrandim ona zaten. Sonra bu ayin ortasinda bahce sahibi  meyvelerle ayni renkte kücük, parlak küreler asti agaca. Bilmiyorum plastik mi, yoksa cam mi? Bahcede canli bir agaci abartmadan, kücük, minimalist dokunuslarla dönüstürdügü seyden mutluyum :) Ayni seyi bahce kapisinin üzerinde kar altinda donup kalmis pembe sarmasik gülüne de yapti sonra. Keske fotografini cekebilseydim.

Elektrik harcayan Noel süslemelerine özellikle tahammülüm yok. Karsi binada Aralik basindan beri günes batar batmaz yanmaya baslayan türlü cesit Noel süsünü, dünya genelinde bunun gibi kac yüzbin evde yanip söndüklerini ve bu evlerden bir kisminin aslinda neyi kutladiklarindan bile emin olmadigini (bir dogumgününü mü? sirf adini bile unuttugum bir Roma Imparatoru öyle uygun gördü diye Ocak 1'de baslayan yeni bir zaman birimini mi? günlerin yeniden uzamasini mi? tüketim imparatorlugunun post-modern varolus ayinlerinden birini mi? ...) ve üstelik oglum ve neslinin , elektrigi gectim icmeye su bile bulamayacaklari günler gelebilecegini düsündükce cok ama cok huzursuz oluyorum.

Bütün bu ettigim laflari bana yedirtme ihtimali olan sincap faktörü var tabii. Bu ülkede entegre olmanin ülkenin genel gecer adet ve aliskanliklarini birebir uygulamak oldugunu sanan bir anlayis var. Noel zamani cocuk kanallarinda yayinlanan kücük cocuk filmlerinde kodlanmis alt mesajlar halinde anlatiliyor bu. Okumasini bilene... Entegre olmanin birebir taklit etmek degil, ögrenmeye, anlamaya ve uzlasmaya acik olmak anlamina geldigini anlatmak istiyorum; eger bir gün sorarlarsa... Her neyse sincabin olasi bir "ben de isterim, auaaaaa!" protestosuna karsi hazirlaniyor ve eylem planim üzerinde calisiyorum.

Fotograf: Flare
Sanirim ilk deneyecegim sey, evdeki devetabanini kagittan katlayarak yaptigimiz birseylerle (cicek, yildiz, kus, ugurböcegi) süslemeyi teklif etmek olacak. Eger yasli devetabanini yeterince stil sahibi bulmazsa, bir Ficus aliriz. Ficus ic mekanlarda havayi temizleyen ve kapali ortamlarla basa cikmayi iyi bilen bir bitki. Bir tasla iki kus :) O zamana dek, ola ki agacli bir bahcemiz olursa daha da iyi.  Bu arada okudugum  doga dostu süslemeleri belki bir gün lazim olur diye not aliyorum. Beste'nin  cözümleri burada. Pinar'in dogadan malzemelerle hazirlanan celenk tarifi burada. Sincabin anaokulunda ve  hastanede gördügüm kagittan yildiz ve kar taneleri de hos. Kütüphaneden bu konu hakkinda iki kitap aldim. Internet de örnekleriyle dolu.  Bir dergide okudugum dış mekanda yasayan gerçek agaclar icin doga dostu süslemeler de söyle:
  • Ayni zamanda kus yemi olan süs: Özellikle kisin bol kar yagdigi ve kuslarin yiyecek bir sey bulamadigi zamanlar icin. Elimdeki tarifte sigir donyagi var ve tek hosuma gitmeyen yani bu. Baska birseyle degistirerek kullanilabilir. Yagi isitip eritiyorsunuz, bir kasik aycicek yagi ekliyorsunuz, kurabiye kaliplarina dökerek sekil verip biraz sogumasini bekliyorsunuz. Sonra üzerini kus yemi ile kaplayip, bir süre buzdolabinda bekletiyorsunuz. Hatta kalıplarından bile çıkarmadan agaclara asiyorsunuz.
  • Buzdan yildizlar, cicekler ve ay gibi sekiller: Uygun sekilli kaliplarin icine su koyup donduruyorsunuz. Icine kuru cicekler ya da kus yemi eklenebilir. Kaliptan cikarmak icin cok kisa süre sicak suda tutuyorsunuz. Bir miktar ipligi suyla islatip bir ucunu kaliptaki suya batirirsaniz, agaca asarken kullanacaginiz buzdan ipligi de kolayca üretmis olursunuz. Ilk ılık rüzgara kadar agaci süslemek üzere sudan ucuz (su kadar ucuz) ve dogal bir süsleme. Mevsime de uygun :)
Hepsinden önemlisinin tektipcilikten uzak, yerel, dogaya dost, sevgi / özen dolu ve yaratici cözümler olduguna inaniyorum.

Ve oglum anlayacak kadar büyüdügünde, ona doganin olaganüstü süslerini mevsiminde toplayip, onlarla bir sezon icin degil, ömrü boyunca aklinin köselerini süslemenin yollarini ögretmek niyetindeyim.

4 yorum:

  1. Cikis noktasi ne kadar guzelmis. Yenilebilir susler! Ne de olsa yemek icin yasayanlardanim!;)

    YanıtlaSil
  2. Okurken lebkuchen ve breze asili bir agacin altinda yilbasini bekleyen bir cocuk olmak nasildir diye hayal ettim ben de... :)

    YanıtlaSil
  3. 2010'un Noel yazilari serisi :) Evren Evren olmus her zamanki gibi.I/II/III toptan bir yorum yazayim ben en iyisi.

    Hediye konusunda gercekten abartildigi, hatta sacmalama boyutuna gecildigini dusunuyorum yer yer... Bir paket evde yapilmis lebkuchen ya da benzeri enfes kurabiyelerin hala en guzel hediyeler arasinda oldugunu dusunuyorum. Ya da komsunun cocuklarinin gecen sene bizim icin hazirladiklari resimlerin. Kitaplara da hic hayir demem ama yalnizca kararinda olsun, boyutlari ve dedigin gibi sunumlari sasmasin. Oyle yaratici bloglar var ki geri donusturulebilen ve gayet estetik paketler, sunumlar konusunda. Bir alisveris merkezinde vakit harcamak yerine, bu bloglari biraz incelemeyi ve kendimce bir seyler yaratabilmeyi yeglerim dogrusu!!

    Agac/Elektrik vb. konusuna gelince. Pek bir kararsizim bu konuda. Sevyorum cunku yilin bu zamanindaki renkleri, isiklari, kokulari. Bu sebeple biraz 3 maymunu oynuyorum ;) Ama agaclar knusunda cok da uzulmuyorum dogrusu. Plastikleri sevmiyorum,siddetle de karsiyim!! Koknarlarin ise ticari amacli yetistirildikleri dusuncesiyle ve dogada bir dengeye bu anlamda fazla katilimlari olmadiklarini bilince cok da irdelemiyorum. Geri donusum sureclerinde de hayvanat bahcesi ya da benzeri organizasyonlara yeme donusturulebilmeleri icin goturduk mu tamamdir :) Belki biraz fazla optimist yaklasiyorum ama dedigim gibi kisisel mutluluklarim galiba bu konuda on planda. Ha agacimiz var mi?! Yok!! Is makinalarini susleyecegim ben asagida :))

    Okseotu konusu ise hassas bir konu. Yer yer temizlenmeleri ama yer yer de korunmalari gerekiyor bildigim kadariyla. Benim Noel/yeni yil zamani favorim ise Ilex'ler :))) Hazirladigim kartlarin bir kosesine hemen cizerim bir iki parca ilex :) Imza gibi oldu aslinda ama bu sene malesef el yapimi kart yok (zaman yok) ama hepsini elimle sectim elimle aldim :))

    YanıtlaSil
  4. Ayca da Ayca'ligini gösterip bir ses vermis :) Belli bir alanin ticari amacla yetistirilen, tek bir tip bitkiye (tarla gibi) ayrilmasi bir sorun degil mi Ayca? Katkisi yok köknar tarlalarinin ama bu anlamda zararsiz da degiller diye düsünüyorum. Haksizsin demiyorum Ayca. Spektrumun farkli renklerinde konuslanmis olmamiz cok dogal. Yüksek sesle düsünüyorum.
    Bugünlerde marketlerde satilan ökseotu hacmine bakilirsa bana fazlasi/zararlisi tüketiliyor gibi gelmiyor; tahminen bir de ökseotu tarlalari var.

    Ellerinden cikmis Ilex'li bir kartpostala yaz ortasinda bile hayir demem, bilesin :)

    YanıtlaSil