"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Salı, Temmuz 29, 2008

Ben çocukken... (2)

...severek oynadığımız bir başka oyun da yakantoptu.
Gerekli olanlar sadece bir top, güvenli bir oyun alanı ve bir sürü çocuktu. Hoş kimse bulunamazsa 4 kişiyle bile oynanabilecek oyundu yakantop.
İki takıma ayrılırdık. Birine vuran, diğerine kaçan takım diyelim bu sefer. Vuran takım tekrar ikiye ayrılır, aralarına bir kaç metre mesafe koyarak yerlerine yerleşir. Kaçan takımın bütün üyeleri de bu ikisinin arasında yerini alır. Oyun vuruculardan birinin topu atmasıyla başlar. Amaç? Ortadaki kaçanları vurmak elbette. Kaçanların amacı da vurucularla sınırlı bölge içinde kalırken hiç vurulmamak. Topu sakin sakin, düşüne düşüne atarsanız karşı takım sıyrılıp kaçmayı becerecektir tabii ki... Hızlı oynamak, kaçanları yormak, bir önceki atıştan kurtulmak için sizin tarafınıza yaklaşmışlarsa uzaklaşmalarına izin vermeden topu hemen tekrar atmak, topu hiç beklenmedik birine doğru fırlatmak kullanabileceğiniz taktikler. Peki ya kaçanlar? Onlar da hızlı olmalı, topu sürekli takip etmeli ve mümkün olursa topu yakalayabilmeli. Evet, tutayım derken yere düşürmediğiniz sürece buna izin var oyunda. Kaçanların yakaladığı her top bir "can" demek. Can sahibi oyuncu bunu ya vurulup oyundan çıkmış bir takım arkadaşını oyuna geri alabilmekte kullanır veya vurulduğunda kendisi kullanmak üzere saklar. Bütün canları tükenmedikçe bir oyuncu oyundan çıkarılamaz. Bu noktada sık sık "takım mı, ben mi?" sorusu gelir akıllara. Elinizdeki tek canı saklarsanız oyunda kalır, tadını çıkarırsınız. Oyun dışı kalmış güçlü bir oyuncu için kullanırsanız bir sonraki sefer oyundan çıkma riskine girer, ama belki de takımı kurtarmış olursunuz. Sokak oyunları da bal gibi stratejiktir bilgisayar oyunları gibi ve üstüne üstlük biraz yaşam dersi de vardır içinde. Sonunda bir oyuncu hariç tüm kaçanlar oyun dışı kalmışsa ve o da bütün canlarını tüketmişse 10'dan geriye doğru sayarak atmaya başlanır top. Son oyuncu 10 atıştan da kaçabilirse kaçan takım kazanır oyunu, yoksa vuran takım.

Bir sonraki turdan önce su içmek için eve bir gitsek mi? Yok gitmeyelim en iyisi. Annenin "Çok terlemişsin" veya "Hadi, akşam yemeği zamanı" deyip bir daha sokağa salıvermemesi olasılığı var. En iyisi evlere dağılmadan önce hızlı bir tur daha...

Önceki oyun

5 yorum:

  1. Ben vuramazdim kimseyi ama ortada kosusturma isini iyi becerirdim :)) Cok sevdigim bir diger oyundur yakantop!!

    Merak ettim simdi, acaba Almanlarin da böyle oyunlari var miydi ya da var mi?? Bir sorusturayim ben bunu ;))

    YanıtlaSil
  2. Bir diger strateji (!) de, en sona hep takimin en gucsuzunu birakmak olurdu ki, 10'dan geriye dogru sayma isleminde kolayca avlanabilsin. Hatta bu sesli olarak da belirtilirdi, `bilmemkimi en sona birak` diye ve biraz uzucu olurdu tabii boyle etiketlenmek. Ben en sona birakildigimi cok bilirim, en gucluler hep en once vurulmaya calisilirdi.
    Bir de bizde can kazanan kendine saklmazdi hic diye hatirliyorum, mutlaka disardaki oyuncular alinirdi iceri, ki kalabalik olunca vurulmak daha zor oluyor. Ama bazi abla abilerin 8-9 canli oldugunu da hatirlarim, iste birkac yas farki ne kadar etkili oluyormus cocuk oyunlarinda. Artik saymaktan yorulurduk, kolaysa cikar oyundan kedi gibi 9 canlilari. :)

    --

    yine cocukluk anilarim usustu aklima..

    YanıtlaSil
  3. Bu oyunu biliyorum işte. Mahallede olmasa da okulda oynardık. Topu yakalıyım derken dizlerim de kanardı . zaten dizler kanamadan çocukluk yaşanır mı hiç ?

    YanıtlaSil
  4. Iste en sevdigim oyun! Öyle ceviktim ki beni vurabilmek cok zordu :))

    YanıtlaSil
  5. Ayça,
    Almanya'dayken bizim mahallenin çocuklarını gözlediğim kadarıyla seksek ve kovalamaca dışında bizim bildiğimiz türden bir oyun oynamıyorlardı. Ama bu bana kültürel değil zamansal bir fark gibi geliyor daha çok. Yani onların anne-babaları muhtemelen bizim oynadığımız türden sokak oyunları oynuyorlardı. Senin sorup öğreneceklerini ben de merak ettim.

    Yaban,
    Evet, güçsüzler sona bırakılırdı bizde de. Ben bir de top toplayıcı olarak görevlendirildiğimi hatırlıyorum top atıcıların arkasında. Yine de oyunda olmak güzeldi.

    Funda,
    Ben de dizleri hep yara içinde çocuklardandım :))

    Demet,
    Hah ha! Seni hayal edebiliyorum :))) Sen eminim iyi de bir dalya oyuncusu olurdun.

    YanıtlaSil