"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Pazar, Aralık 25, 2011

Çömeliniz hanımlar, beyler!

Bir doktor muayenehanesi düsün. Kapidan ilk girdiginde her sey normal. Kabul bankosu orada, sekreter arkasinda mesgul, koridor boyunca duvarlara asilmis fotograflar. Bekleme odasi da bildigin gibi. Koltuklar, sandalyeler, duvarda ilginc resimler, sehpada okumak icin dergiler...

Bekleme odasina gecip oturuyorsun. Eline bir dergi alip karistirmaya basliyorsun. Dergi ardina dergi... Cok hasta var. Sıkılmaya başlıyorsun. Çıkıp koridorda biraz volta atmaya basliyorsun. Duvardaki fotograflar ilginc gercekten. Doktorun egzotik kültürlere ilgisi oldugu hissine kapiliyorsun. Bağdaş kurup oturmus bir seylerle ugrasan bir Amazon yerlisi... Geleneksel giysi (ya da giysisizligiyle) ve süslemeleriyle dikilen bir Afrika yerlisi; ciplak ayaklari kirmizi topraga bulanmis... Basinin altina alcak, ahsap, tabureye benzer bir seyi yastik gibi almis, topragin üzerine uzanmis uyuyan bir Hintli...

Bu sirada doktorun sekreteri kabul bankosunun arkasindan cikiyor. Ayaklari corapli ama ayakkabi yok. Gayet ev hali yani :) Aslinda sasiracak büyük bir sey de yok diyorsun. Bu ülkede özellikle genc, ögrenci ve alternatifler arasinda yazin sicak günlerinde ayakkabisiz, ciplak ayakla sokaklarda dolasmak aliskanligi var. Belki o da onlardan biridir.

Muayene odasina aliyorlar. Doktor az sonra gelecek, böyle buyurun. Kapi arkandan kapaniyor. Odada sandalye olmadigini farkediyorsun. Tuhaf sey, bir muayene odasi sandalyesiz olur mu? Herhangi bir sebepten alip geri getirmeyi unutmus olacaklar... Doktor sandalyesinin olmasi gereken yere bakiyorsun. Orada sadece  yüksekligi ayarlanabilir bir tabure var. Eh, bu da ilginc bak.

Ayakta beklemenin verdigi tuhaf ic huzursuzluguyla, elini kolunu nereye koyacagini bilemeden dikilmeye basliyorsun. Doktor gecikiyor. Cok can sıkıcı bir durum. Gelip de taburesine oturdugunda sandalyesizligini en nazik nasil ifade edecegini düsünüyorsun. Sen söylemeden o farkedecek gerci. Tuhaf, gercekten tuhaf...

Dikilip duvarlari seyretmeye basliyorsun.  Doktor taburesinin oldugu duvarin arkasinda bir fotograf var yine. Egzotik ülkelerden degil, Japonya'dan. Gayet metropol halli bir yerde, bir otobüs duraginin  fotografi. Iki kadin ve bir adam görülüyor durakta. Bir de bos bank. Hayir hicbiri oturmuyor. Iki kadin ayakta dikilmis sohbet ediyorlar. Adam kenarda yere cömelmis, kollarini kavusturup dizlerine dayamis, etrafi seyrediyor. Durusunda gayet Anadolu köylülerini animsatan bir sey var diyecekken tam...e, tabii, cömelmis :) Anlar gibi olmaya basliyorsun.

Derken doktor cikip geliyor. Elindeki hasta dosyasi ve kendine güvenle gelip elini uzatisi olmasa doktor oldugunu anlamayabilirdin yalniz. Üzerinde düz beyaz, kisa kollu bir tisört, krem renkli bir bermuda pantolon var. Ayaklari ciplak. Ciplak derken, yani gercekten. Ayakkabi yok, corap yok.

Hayal gücümü falan calistirmiyorum. Ben gercekten gittim böyle bir muayenehaneye. Elini sıktım böyle bir doktorun. Muayene görüsmesi oracikta, ayakta dikilerek yapildi. Doktor sonunda receteyi yazmak ve notlar almak icin bilgisayar kullanmasi gerektiginde, hayir, tabureye oturmadi. Onu dizlerini dayayip, bilgisayara daha  rahat egilebilmek icin kullandi.

Rutin görüsmenin sonunda konu bir sekilde arkasindaki fotografa, cömelmis Japon'a ve onun bize bir sey söylemek isteyip istemedigine geldi ;) Doktor anlatmaya basladi:

Biz modern dünyanin insanlari oturup kalkmamizda, hareketlerimizde ve hareketsizligimde anatomimize aykiri seyler yapiyorduk. O (doktor yani) meslegi icabi bu türden hatalari düzeltip, tedavi etmekle sorumlu oldugu icin biliyordu bunu. Ayrica ilgi duyup arastirdikca geleneksel toplumlardaki dogrular dikkatini cekmeye baslamisti.

Insan bedeni, uzun süreler boyunca bacaklarimizi asagiya sarkitip yüksekce düzlemlerde (koltuk-sandalye yani) oturmamiz icin yapilmamisti. Insan bedeni yürümek ve hareket etmek icindi. Bir arastirmaya göre bir Tas Devri insani günde ortalama 17 (kimilerine göre daha da fazla!) km yürümekteydi. Modern insanin bir günde yürüyerek katettigi ortalama mesafe 1 km bile degil. Ilkel toplumlarda insanlar modern toplumlardakinden daha cok yürürler. Iklime bagli olarak ayaklarinin bastigi zeminle temasini kisitlayan, ayagi anatomik acidan normal durusundan fakli sekillere sokan ve havasiz kalmasina yol acan ayakkabilar giymezler.  Varacaklara yere ulastiklarinda ayakta dikilerler ya da cömelirler. Uzun zaman oturacaklarsa yere bagdas kurarlar. Modern insanin ne yaptigi ise malum. Her gün yapiyoruz. Yapmadigimiz anlar yaptigimizdan daha az denebilir. Su anda senin yaptigindan da, kendi yaptigimdan emin oldugum kadar eminim :) Konu hatta dönüp dolasip -belki de benim bir Turca olmam sebebiyle, ama benim yönlendirmemle degil kesinlikle :) - alaturka tuvaletin yararlarina geldi. Ilkel toplumlarda da, pek cok Dogu toplumunda da, o önemli, büyük is cömelerek görülür(dü). Modern toplumlarda ise oturarak. Oysa cömelme pozisyonunda bagirsaklar daha kolaylikla ve tam olarak bosalir. Bu yüzden Bati toplumlarinda kalin bagirsak ve rektal sorunlar dünyanin diger yerlerinden daha cok görülür. Dedi doktor. Bebekler ve kücük cocuklar bunu bilirler. Bebekler yatar pozisyonda bile kakalari geldiginde bacaklarini karinlarina cekerler. Kücük cocuklar gidip bir köseye cömelirler. Dedi doktor. Günlük yasamimizda en azindan daha az oturmak, daha cok yürümek, vücudumuzu daha cok hareket ettirmek ve anatomimize daha uygun dinlendirmek  icin kücük düzenlemeler yapabiliriz. Dedi doktor.

Doktor muayenehanesinden duyduklarimin saskinligiyla ciktim. Gayet akla yakin seylerdi tabii ki söyledikleri. Sadece Batili egitim almis birinin agzindan duymak tuhaf geliyordu. Eve gidince uygulamaya basladim. En kolayi terlikleri cikarmak oldu. Zaten cocuklugumdan beri sevmezdim :) Sonunda  "doktor tavsiyesi" gibi sıkı bir bahane bulmus oldum. Artik yazin evde ince bir corapla ya da corapsiz, kisin corap üzerine Anadolu usulü bir patikle ama her durumda terliksiz dolasiyorum. Disarida ayakkabilarimi cikarmak konusunda hala cesaretim yok ama doktorla tanismamdan öncesinde bile topuklu ayakkabi giymeyi birakmistim. Yasamimin en yerinde kararlarindan biridir. Son yillarda daha cok nehir kiyisi gezilerinde, pikniklerde ciplak ayakla cimenler üzerinde dolasmaya calisiyorum.

Özellikle bilgisayar basinda oturmak yerine bir dönem dizlerimin üzerinde dikilerek bilgisayar kullanir oldum. Evet, bu cok rahat bir pozisyon degil. Dizlere yükleniyor. Ama böyle olmasi daha iyi. Insanin bilgisayar basinda isini kisa tutmasina yol aciyor :)) Son zamanlarda bu huyumdan vazgectim. Yazilarimin uzayan boyutundan anlasilacagi üzere. Yine baslamak istiyorum.

Gittikce daha cok yerde oturur, cömelir oldum. Zaten insanin kücük bebegi, cocugu varsa  zamaninin cogunu yerde gecirmeye basliyor. Ben sadece bunu bilincli ve tutarli olarak yapmaya basladim. Sincapla oyun zamanimizin cogunu yerde geciriyoruz. Bazen artik o evde yokken bile, bir an oturmam gerektiginde cömeldigimi ya da yere bagdas kurarak oturdugumu farkediyorum. Ilginc olan sincap da seviyor bagdas kurmayi. Bu anaokulundaki standart oturma sekilleri. Sabahlari halka seklinde toplandiklari rutin bir bulusmalari var ve bagdas kurarak oturuyorlar. "Sana bir sey gösterecegim, gel, bak" dedigimde otomatik yanima gelip yere bagdas kuruyor :)  Oturma odasinda bir sey yiyeceksek kücük bir sofra bezi üzerinde yerde yiyoruz. Dökme sacma riskine karsi ayni zamanda.

Cocuklugumda yer sofrasinda yemek yenen evlerde cok bulundum, yerde cok yemek yedim. Aliskinim bir taraftan ve diger taraftan tatli cocukluk anilarinin canlanmasi hosuma da gidiyor :) O evlerde ayrica oturmak icin ince bir minder ve sirtini dayamak icin ici saz ya da samanla dolu sert bir arkalik olurdu. Insanlar buna bagdas kurma ile cömelme arasi bir degisik sekilde otururlardi. Ben bu oturma seklini merakla taklit ederdim ve yerde oturmanin en rahat sekillerinden biri oldugunu kesfetmistim. Simdi oturmus bunlari bin yil öncesinin unutulmus adetleri gibi yaziyor olmam da bir tuhaf dogrusu.

Artik otobüslerde ya da benzer yerlerde bos koltuk olsa bile daha az oturuyorum. Agirligimi herhangi bir tarafa vermeden dengeli bir sekilde dikiliyor ya da ortam uygunsa kücük voltalar atarak beklemeyi tercih ediyorum. Ilk tanistigimiz zamanlarda esime "bos koltuk var, otursana" demekten bir hal olmustum. O da "bugün cok oturdum zaten, biraz da dikileyim" derdi hep. Meger bir bildigi varmis :))

Yürümek ise ailecek en sevdigimiz seylerden biri. Ben cok ve hizli yürüyen bir babanin kiziyim; bütün ergenlik dönemim Ankara sokaklarinda babama yetisebilmek icin pesinde kosturmakla gecti. Bu yüzden gayet idmanliyim ve hizli yürürüm :D Iki saatlik ritmik bir yürüyüsün omurgam üzerindeki etkisini aninda, somut bir sekilde hissediyorum: Boyum uzuyor :)  Kisin biraz oyunbozanlik etsem de yazin mümkün oldugunca her yere yürüyerek gitmeye calisirim.

Doktor beyin anlattiklarini böylesine yasamima entegre etmis yasayip giderken 1,5 yil kadar önce internette "Cömelmek sagliktir" baslikli bir yaziya rastladim. Haliyle baslik ilgimi cekti, hep yazmak istedigim yazinin özetiydi :) Hemen okudum. Yazida bagirsak sorunlari ve omurga sorunlari disinda bir sorun daha cömelmeyisimize baglaniyor: Normal doguramamamiz (Elbette bunun baska sebepleri de var. Uzun ve detayli bir konu). Bu tespit bende hemen bir cagrisim yaratti. Cömelmek gercekten de dogurma pozisyonu. Hamileligimin son haftalarinda gittigim dogum hazirlik kursunda ebemiz bize sürekli cömelerek  esneme hareketleri yaptiriyordu. Egzersizlerin birinde daire seklinde dizilip cömeliyor ve ellerimizle ayak bileklerimizi kavrayip kücük adimlarla odayi bastan basa dolaniyorduk. 15 dev göbekli kadinin penguen ya da ördek gibi badi badi sallanarak ilerlemesi görülmeye degerdi. Ebe bize bu egzersizleri doguma kadar evde de yapmamizi söylemisti.

Dogum basladiginda takip ettigim Alman gruplarindaki annelerin tavsiyesine uyarak sancilarin dayanabilir oldugu süre boyunca evde kalmayi tercih ettim. (Ama ben sana bunu tavsiye etmiyorum. Her dogum farklidir. Ic sesine uy). Böylece toplam 6 saat süren dogumun ilk 3 saatini evde gecirdim ve icgüdüsel olarak her sancida dogru bir pozisyon bulmaya calistim. Uzanmak ya da oturmak sancilari berbat bir sekilde arttiriyordu. Cömelmek, bir duvara dirseklerine kadar dayanarak sirtini esnetmek ve bu pozisyonda dikilmek, bir de diz ve dirseklerinin üzerinde yüzükoyun dikilmek (dört ayak üstünde, bir kedi gibi) sanciyi azaltan rahat pozisyonlardi. 3 saatin sonunda "artik zamanidir" deyip hastaneye gittik. Yaptiklari ilk is beni bir gözlem odasinda sirtüstü yatirip adini unuttugum su ünlü makinaya baglamak oldu. Bundan sonra dogumun bitimine dek yatakta dogrulmama bile izin vermediler. Sanciyi daha kolay atlatacagimi sezerek icgüdüsel olarak dogrulmaya kalkistigimda, ebe telasla odaya dalarak "kayit bozuluyor, kayit bozuluyor!" dedi ve pozisyonumu "düzeltti". Gaaayet kayit altina alinmis bir dogum yapmis oldum böylece. Bana kalsa, modern tibbin kalelerinden birinde dogursam da, pozisyon acisindan daha "ilkel" bir dogumu tercih ederdim...

Bazen bir toplanti organize ettigimi hayal ediyorum. Kapiyi acip disarida bekleyen katilimcilari iceri davet ediyorum. Bos odaya bakan gözleri saskinlikla bana dönmeden az önce "Çömeliniz hanımlar, beyler" diyorum :)

Verdikleri tepkiyi izlemek eglenceli olurdu. Sanirim herkes bir an duraksardi. Sürü psikolojisinden daha kolay kurtulan bir ikisi, sanirim ertesi gün arkadaslarina anlatacak eglenceli bir sey bulmus olmanin da heyecaniyla cömelirdi. Cogunlugun ne yapacagini cok kestiremiyorum.  Sanirim saglik sorunlari gerekcesiyle cömelemeyeceklerini bildirenler olurdu. Onlara tabii sandalye tedarik ederdik. Bir de hicbir sart altinda cömelmeyeceklerini bildirenler olurdu diye düsünüyorum. Hatta bu yüzden toplantiyi terketmeyi tercih edenler... Onlara giderlerken önceden hazirlamis oldugum bu yazinin fotokopisini takdim ederdim :) Kalanlara ise toplantinin uygun bir aninda... Toplantiyi baslangicta terketmis olanlara yaziyi daha sonra tek baslarina kaldiklari, sakin bir anda rahatca koltuklarina kurulup sonuna dek okumalarini tavsiye ederdim. Tavsiyeme uyarlarsa, onlar bile, evet sanirim onlar bile,  o an yerlerinden kalkip cömelirlerdi :)

*
Dipnot:  Bir yil önce bu yaziyi yazma niyetimden bahsettigimde "...bedenin oturmak için dizayn edilmediğini, eskiden filozofların da düşünürken yürüdüğünü, yürüyerek düşündüklerini söylüyor ve sürekli hareket etmeyi savunuyor, bununla ilgili rahatsız edici videolar hazırlıyor." tanitici cümleleriyle Marcel O'Gorman ile tanismama vesile olan Evren'e ve DogalAnneyim grubunda benzer bir konuyu  tartisarak en az 3 yildir yazmak istedigim konuyu tekrar gündemime tasiyan arkadaslarima tesekkürlerimle... :)

19 yorum:

  1. Oğluşlar bilgisayar başında hiç oturmazlar, onlara otur demeyeyim artık :)

    Bana ne komik geliyor biliyor musun? Gün boyunca minimum hareket edeceğim diye uğraşan günümüz insanının akşamları spor merkezlerinde durdukları yerde yürümeleri .

    YanıtlaSil
  2. Hah, harika! Cok hosuma gitti gercekten; doktor cok iyiymis. Ben de yurumeyi, hizli yurumeyi cok seviyorum. Dogurana kadar her gun duzenli bir sekilde yuruyordum, dogurduktan sonra da uzunca bir sure devam ettim. Ta ki bizim minnak ayaklanip arabaya binmek istemeyene kadar. Kendisi yurumek icin can attigindan onun kaplumbaga hizina ayak uydurmak durumunda kaldik biz de. Simdi yine eski tempoma donemesem de araba kullanmak zorunda oldugumda mumkun oldugunca uzaga park etmeye ozen gosteriyorum. Hava iyiyse bisiklete biniyorum. 17km cok iddialiymis! Comelmek, yerde oturmaksa dedigin gibi, cocuk olduktan sonra dogal olarak oluyor. Terliksiz gezme meselesi bende cok zor, ancak sahilde. Bir sekilde rahat hissedemiyorum. Corap giysem belki olabilir, gerci corap isi daha zor, kisin bile giyemiyorum. Ama deneyecegim, dediklerini ben de uygulamaya calisacagim. Bizimki hic terlik giymedi, biz de israr etmedik, ve her yerde her firsatta corap ayakkabiyi da mutlaka cikarmaya calisir, hatta fazla kiyafetlerini de, mumkunse ciplak gezsin ister :P Birkac kez ayagina cam kirigi batmasi bile vazgeciremedi onu nudistlikten. Dogum konusunda da bize de comelmeyi tavsiye etmislerdi ama ben de sirtustu yatarak dogurdum. Gerci o zaman da bacaklarimi kendime cekip bir nevi comelme pozisyonuna gecmistim. Comelmenin 90 derece yatmis versiyonu :P Toplanti fikrine de cok guldum :D Cok eglenceli olurdu izlemesi. Duzenlersen beni de cagrir misin :) Tesekkure gelince, ben bir sey yapmadim ki, sen cagirdin bende olani paylastim, olmasaydi sen zaten bir sekilde ya da baska sekillerde bulacaktin ;) Eline yuregine saglik!

    YanıtlaSil
  3. Yer sofralarının bir de şöyle bir olumlu tarafı var:Az yemeyi sağlıyor.Tek dizini kırarak karnına doğru çeker ya çoğu kimse,işte bu mideye baskı yaptığından insan ister istemez az yiyor(muş).

    Oğlum ömründe şimdiye kadar yaşamış olduğu iki yazı da çıplak ayak geçirdi.İstisnasız her yerde diyebilirim.Bütün site onu 'çıplak ayaklı Aliş' olarak tanıyor. :) Ben de çok niyetlendim ama tamamen bırakamadım (yazları) ayakkabı,terlik giymeyi.Ama önümüzdeki yaz için kesin kararlıyım. :) Ayak tabanlarım sertleşip kurur vb. diye düşünüyordum ama zaten son derece çirkin ayaklarım var,varsın biraz daha çirkinleşsin :P

    YanıtlaSil
  4. Ben esas bu baslikla Google'da kimler seni bulacak onu merak eder oldum :P

    Saka bir yana... Durup dusunuyorum... Ben cocukken oturmazdim hic. Hep masada ayakta yapardim dersimi, yazi yazmayi, resim yaparken otursam da bildik sandalyede oturma degildi. Sandalyede ama dizlerimin ustunde idi. Lise bitene dek gayet esnektim. Ne zaman universiteye baslayip saatlerce laboratuvarda ayakta durup, otobuslerde ayakta eve geldim, surundum, yerimden kalkamadim. Otobuste ayakta dururken hep en arkaya gidip belimi dayardim. Simdi dusunuyorum belimi sakatlamada payi var mi diye!

    Bilgisayarda calisan esimin is arkadaslarindan bazilari pilates topuna oturuyorlardi :) Oturamiyor, hareket etmek zorunda kaliyorlardi demek daha dogru sanirim. Bazilarinin da ozel bir sandalyesi vardi. Dizlerini dayadiklari, sirt dayama yerinin olmadigi... Hatta simdilerde acaba bana da onlardan mi lazim diye dusunuyorum...

    Tas devri... O gunlere donsek hem yedigimiz ictigimiz, hem de yasam seklimiz acisindan daha mi iyi olacak? E oyle ise o insanlar neden erken oluyorlardi?

    YanıtlaSil
  5. Handan,
    Evet, bak, bu gercekten komik gelir bana da hep...

    Evren,
    Minnaklarin kaplumbaga hizina ayak uydurmak ebeveynligin en büyük challenge'larindan biri bence :) Bizimki de sevemedi terlik giymeyi. Ben kendi haline biraktim. Toplanti icin davetli listesinin basina yaziyorum adini :)

    Öykü,
    "Tek dizini kirarak karnina dogru cekmek"...Hah! Yari bagdas, yari cömelme derken bunu anlatmaya calisiyordum :) Ciplak ayakli Alis'i öp benim icin :)

    Dilek,
    Ah, öylesine fesat bir toplum ki icinde yasadigimiz hep orada, disarida zaten. En kendi halinde, en masum yazilarina, basliklarina, Suffolk Puff'lara,Arboretum gezilerine bile ne anlamlar veriyorlar, biliyor musun? Kendimizi onlara göre ayarlasaydik nefes bile alamazdik, emin ol.
    Sürekli ayakta durmak da dogru degil elbette ve ayakta durmanin da bir dogru sekli var, dikkat edilmesi gereken. Pilates tpou burada da masa basinda calisanlara öneriliyor.

    Tas devri insanlari sanirim "mutlu yasa, genc öl" düsturunun takipcileriydi.

    YanıtlaSil
  6. ben de hep alçak yerlerde oturup yatmayı sevmişimdir, neyle ilgisi var tam bilmiyorum ama.. yerde oturmayı da çok severim, canım babaannem de hep bize yerde yemek yedirirdi küçükken, dökmeyelim diye. ama çömelme konusunu hiç düşünmemiş ve duymamıştım. artık daha çok çömelmeye çalışacağım. ha o toplantıya ben de gelebilir miyim evren?? :) öğreneceğim çok şey var!

    YanıtlaSil
  7. şunu da eklemek istedim. regl dönemini çok sancılı yaşayan biriyim. çömelmenin ve yürümenin ağrıya çok iyi geldiğini keşfettim kıvranıp kendime şekil ararken hep. yatmaktan çok daha iyi geliyorlar, en azından bende işe yaradı diyebilirim rahatça..

    YanıtlaSil
  8. Evet, gerçekten insanın bir an durup düşünmesine sebebiyet veren bir yazı olmuş. Günümüz modern insanının, bel boyun fıtıkları, kireçlenmeler ve ileri yaşlarda karşılaştığı kemik erimesi gibi hastalıklara yakalanması bu günlük yaşantımızdaki hareket kısıtlılığından oluyor. Gün boyunca eller düz bir zemin üzerinde masa başında koltuklarda oturuyor, oturarak eve gidiyor, eve gidince bütün gün oturmanın zayıflattığı sırt ve bel kaslarımızın belimize yaptığı baskıyla inleyerek, ayakta durmaya adeta zorlayarak kendimizi alelacele yemek pişiriyor, ve sonra "oh çok yoruldum" diyerek masada oturup yemek yiyor, sonra da "oh çok doydum" deyip koltuğa yapışıyoruz.

    Aklıma çok basit bir örnek geliyor aslında; 52 yaşındaki annemin dizlerinde kıkırdak elastikiyetinin tükenmesine bağlık kronik romatizma var, çok ağrır dizleri, glukosamin kullanır düzenli olarak. Aksi halde dizlerini bükemez, düzleştiremez kilit olur kalır. Buna karşın 89 yaşındaki babaannemin yaşının vermiş olduğu normal rahatsızlıkların haricinde herhangibir eklem rahatsızlığı bulunmuyor. Annemden, ve hatta benden kesinlikle çok daha hızlı yürüyebiliyor, hızlı hızlı merdiven çıkabiliyor.

    Bu senin yazının izdüşümü. Kadın senelerce yer sofralarında oturmuş, bağda bahçede çalışmış durmuş. Bizler gibi 'tam zamanlı oturan' olmamış.

    YanıtlaSil
  9. Nefis bir yazı olmuş Evren! Ben de bilgisayar başında geçirdiğim uzun saatlerde dizlerim kalça hizasından aşağıda kalırsa asla oturamıyorum, sandalye boyu buna uygun değilse mutlaka ayağımın altına birşey gelecek. Şimdi yazıyı okuyunca netleşti :)

    YanıtlaSil
  10. Korktum bak simdi benim basliklari da yazinca sen :( En dogru oturma sekli 90 derece dik aci yapacak sekilde demisti Dr'um.Dizler bel hizzasindan asagida ya da yukarida kalmayacakmis. Ayakta dururken de sira ile bir bacaga yuk bindirilecek, sonra digeri dinlendirilecekmis. Ben genelde uzun sure ayakta durursam ya da oturursam (30dak.dan fazla oturmak da iyi degilmis) sorun oluyor belimde. Ancak uzun ve hizli yuruyusler yaparsam rahatliyorum.

    YanıtlaSil
  11. Hic oturmayan,hep ayakta oyun oynayan oglumu dinlenmesi icin oturarak yapabilecegi seylere yonlendirmeyeyim artik. Ne bileyim yoruluyor zannediyordum:)
    Ne guzel seyler ogreniyorum senden.
    Birgun yazmayi birakacaksin diye korkuyorum.

    YanıtlaSil
  12. Birkaç ay önce "Evrim Teorisi"yle ilgili bir belgesel izlemiştim. Alman kanallarından birindeydi ve Taş Devri insanlarının beslenmesini anlatıyordu. Araştırmalara göre (o dönemin kemik yapısı, çene kemikleri vs. incelendiğinde) o dönemin insanları çok daha iyi beslenmişler. Et tüketmişler ama her gün değil, ne zaman avlayabilirlerse o zaman. Et bulamayınca otlar, sebzeler, meyvelerle beslenmişler. Her gün vücutlarını ister istemez av peşinde koşturmakla kullanmışlar. Hayvanlarla çok haşır neşir olduklarından alerjik reaksiyonları hiç yokmuş vs. Bunları anlatıp sonrasında iskelet yapısına gelince, Amerikalı evrim profesörü günlük hayatında asla ayakkabı kullanmadığını ve çıplak ayakla dolaştığını anlattı.
    Evet bunların şimdi ne kadarını uygulayabiliriz onu düşünmemiz gerekiyor.

    YanıtlaSil
  13. Pelin,
    Alcak yerlerde oturup yatmayi ben de seviyorum. Cocukken misafir gittigimiz evlerde kanepe yoklugundan yer yatagi kurulunca onu ben secerdim hemen :) Listeye adini yazdim :) Diger tespitin de dogru geldi bana.

    Derbay,
    iyi özetlemmissin ve "tam zamanli oturan" da ne güzel bir benzetme :)

    Elif,
    Sagol :) Cok da oturman gerekebiliyor üstelik degil mi bazen bilgisayar basinda? Iste herkesin yasam tarzina uygun kücük düzenlemeler yapmasi öneriliyor.

    Dilek,
    ayakta durma kismi doktorunun senin bel fitigin icin özel önerisi miydi? Ben öyle dikildigim günler (örnegin kütüphanede ya da alisveriste bir seylere bakinirken bir o ayaga bir bu ayaga agirlik vermissem) daha cok yoruldugumu bariz hissediyorum. Ayni sürede ritmik ve dengeli yürüsem yorulmuyorum örnegin.

    Fatma,
    Özellikle kücük cocuklar söz konusu oldugunda oluruna birakmak daha iyi sanki, cünkü kendileri icin dogru olani icgüdüsel olarak biliyorlar. Belki en fazla bagdas kurmayi falan gösterebilirsin. Seviyor cocuklar öyle oturmayi :) Yetiskinlerin elbette ayakta cok dikilmeyi de abartmamasi gerek. Meslek icabi cok dikilip o yüzden hastalananlar da var. Herhalde bir gün gercekten sade yasamayi basardigimda bilgisayar basina bundan daha az gecerim. Ama yazmadan duramam sanirim. Dergi falan cikaririm belki o zaman da :D

    Semi,
    Ilginc, evet. Konuya bir tarafindan vakif olanlar davranis degisikligine geciyor hemen. Önemli olan farkinda olmamiz sanirim. Böylece gün boyu kücük yol ayrimlarinda o türlüsünü degil bu türlüsünü tercih etmeye baslayabiliriz. Elbette daha az da konformist olmak gerek.

    YanıtlaSil
  14. Doktorun uyarisi idi Evren. Bu uyarilar saglam insanlarin da yapmalari gerekenler. Zamaninda yapsaydin bu olmazdi denilenler. Koltukta 30 dak. dan fazla oturmamak da buna dahil!

    YanıtlaSil
  15. Hollanda'da master yaptigim donem ki o donem oyle herkeste lap top yok, mecbur kampuste farkli bilgisayar odalarini kullaniyoruz. O bilgisayrlarda yuklu her 40 dakikada bir karsimiza cikan bir program vardi. Simdi kalkip yuruyun, biraz hava alin diyen. Bazen konsantre olmus calisirken sinir olurdum bu uyariya. Kapatirkense madem kapatiyorsun, dur o zaman oturdugun yerde su su hareketleri yap diyen bir pencere acilir gosterirdi yapilabilecek hareketleri. Aslinda cok cok mantikli bir uyariydi bu. Hatta yanilmiyorsam Universite bu uyariyi koyma konusunda mecburdu. Bilemiyorum diger kurum ve veya kuruluslarda durum nedir?

    Esimin doktoru da corapsiz doktorlar sinifinda :) ve hatta yanindaki hemsireleri de. Ben bu isi de cok mantikli buluyorum. Kapali bir mekanda uzun saatler calisiyorsun, coraplar, pabuclar aslinda ayaklarimiz icin hic de saglikli degil ki!! Kaslar, bacak, bele gelince egzersiz egzersiz egzersiz. Su ilkel yonumuzu, aslen hayvan oldugumuzu ve hareket etmemeiz gerektigini gercekten sIklIkla kendimize hatirlatmamiz gerekiyor. Biliyorsun su siyatik beni son 3 aydir falan baya bir zorluyor; yuru ve yuz'den baska hic bir telkin vermiyor doktorum ve cok cok cok hakli aslinda.

    YanıtlaSil
  16. Dilek,
    doktorlarin önerileri celisti yine :)

    Ayca,
    o türden bilgisayar programlari internette de var. Isteyen yükleyebiliyor bilgisayarina ve belli araliklarla uyariyor program. Bilgisayar basinda fazla durmamak gözler icin de önemli. Göz kirpmayi da unutuyoruz cünkü calisirken. Siyatik icin basit bazi egzersizler varmis. Bir grupta gördüm. Ama bilen birinin sana göstermesi gerek. Kursa basladiginda bunu bir sorsana, mutlaka bilirler.

    YanıtlaSil
  17. Valla hangisininkiyle celisti bilemiyorum ama doktorum ortopedi ve kaza travmatolojisi prof'u. 30 dakikadan fazla oturmamak, yolculuklar, ozellikle de uzun yolculuklar sirasinda kalkip dolasmak, oturmamak onun da onerileri arasinda.

    Ayca, belim be bacagim icin verilen egzersizleri istersen sana gondereyim.

    YanıtlaSil
  18. biz artık yer sofrasında yiyoruz. şükran duygusunu, yediğinin değerini daha iyi bilmek ve düşünmek için başlamıştık ama bunları öğrenmek çok hoşuma gitti. teşekkürler paylaştığın için. yer tuvaleti çok ilginç geldi ayrıca. bir gün bir salona bizi çağıracak olursanız gelirim:)

    YanıtlaSil