"Tek yol budur deriz; bilmez miyiz ki bir noktadan geçebilen doğrular kadar yol vardır."

(Thoreau)




Salı, Aralık 27, 2011

Kusura bakma, ben yine yazdim...

Biraz dertlesmeye ihtiyacim var. Kahve de yaptim, gelir misin? "Yok, ben bu ara kahve icemeyenlerdenim" dersen sana rezene cayi, malt kahvesi falan da yapabilirim ;)

Bazen anne sütü, emzirme , vb. konularda yazdigimda biraz huzursuz oluyorum. Disarida emzirmeyi cok istemis oldugu halde, kimi aksilikler yüzenden emzirememis anneler var. Onlari üzer, kizdirir, yersiz yere vicdan hesaplasmalarina yönlendirir miyim diye... Cok benzer bir tecrübem var cünkü. Oglum ilk dogdugunda sütüm yetmemisti ve ben sadece anne sütüyle beslemeyi cok istememe ragmen mama takviyesi gerekmisti. Ne yaptim, ne ettiysem süt miktarini arttiramadim. Oglumu neredeyse saatlerdir emzirdigim ve gögüsten uzaklastirdigimda hala mizildadigi bir aksamüstü artik ben de umutsuzlukla mizildayip aglamaya basladim. Iceride bir yerde "yok, herkesin harci degilmis bu, demek ki ben o uzun uzun emzirebilen kadinlardan degilmisim, olmayinca olmuyor" duygusu yükseliyordu bir süredir ve artik disari vuruyordum. Esim gelip yanima oturdu ve elini omzuma koydu. Günlerdir debelendigimi görüyordu ama sorunun kökeni, sebebi, cözümü konusunda tamamen bilgisizdi tabii ki. Bana "Üzülme, gecici bu, cözülecek sorun. Bizim cocugumuz anne sütüyle büyüyecek" dedi :) Itiraf edeyim ki, sasirdim. Sanirim ben teselli cümlesinin "Üzülme, olmazsa da olmaz, öyle de böyle de büyür bu cocuk" olmasini bekliyordum :) Sorunun benim acimdan büyüklügünden habersiz, emzirmenin dinamikleri hakkinda bilgisiz, tamamen iyi niyetle isin özüne dokundugu sözleri iyi geldi bana. Ormanda bir yol ayrimina gelmistim; birinden gitmeyi cok istememe ragmen digerine dogru cekiliyordum.Orasi ya da burasi. Anne sütü ya da mama. Sadece bir adimdi söz konusu olan. Adimimi bugün bildigin patikaya dogru attim. Adimini diger patikaya dogru atmis annenin kalbine cok yakin bir yerde durdum. Ona söyleyecek tek bir olumsuz sözüm bile olamaz. 

Disarida emzirmeyi falan istememis ve cocugunu en basindan mamayla beslemis anneler de var. Kisisel tercihler, yasam tarzlari, bilmedigimiz parametreler rol oynamis... Sahsen onlarla da bir problemim yok. Yazdiklarimdan onlara yönelik bir suclama anlami cikmasini da istemiyorum. En uc örneklerinden birini hastanede tanimistim. Dogumdan sonra oda arkadasi olmustuk. Hemen bir ay sonra calismaya baslayacagi icin emzirmeye baslamanin anlamsiz oldugunu düsünmüs, bebege kolostrumu bile cok görerek dogumdan hemen sonra süt salgilamayi engelleyen bir hormon almisti. Tek doz, geri dönüsü yok. Süt istemiyor. Nokta. Öyle demisti. Bunun disinda iyi biriydi -tabii ki baska nasil olacakti ki-  ve eminim sonradan iyi de bir anne olmustur.

Simdi bunu deyince belki tuhaf gelecek ama benim mamalarla da pek büyük bir sorunum yok. Ogluma verdigim dönemlerde mamayi acik ve secik sekilde kiskandigimi cok iyi animsiyorum. Onun onbes dakikada verdigi tokluk duygusunu saatler boyu emzirip verememek yaralayici bir duyguydu. Bir taraftan seviniyordum da iyi ki mamalar var diye. Yoksa nasil besleyecektim oglumu? (Tabii ki sonradan mamasizligin o kadar da büyük bir cözümsüzlük olmadigini ögrendim, fakat bu baska bir hikaye).

Bütün bu hikayede kizgin oldugum tek sey, bir tür zihniyet. Ne tür bir zihniyet? Su tür bir zihniyet.
Yazida gecen hemen her ifade ibretlik, üzerinde düsünüp konusmalik. Gün olur kaldirirlar yayindan diye, alintilamali. Cünkü yazi kaybolsa da, bu zihniyet kolay kolay kaybolmayacak gibi. Hep aklimizda olmali. Iste bu yüzden, n'olur kimseler üstüne alinmasin, gücenmesin, üzülmesin, kizmasin, kendi kararlarini rasyonalize etmeye de calismasin ama ben oglumla emzirme faslimiz kapanali bir yila yaklasmasina ragmen, bu konularda yazmaya devam edecegim. Sirf bu zihniyete karsi uyanik olabilelim diye...

*

Basliyorum:
“Türkiye’de iki yıl üst üste yüzde 40 büyüdüğümüz taktirde bebek maması alanında yatırım yapabilecek konuma geliriz. Türkiye’deki 0-1 yaşındaki bebeklerin yüzde 75-85’inin bebek maması kullanabilir duruma gelmesi demek. Biberon maması üreten bir fabrika açabiliriz. Türkiye’de bebek başına mama tüketimi 10 kilo. Ülkemizde bebek mamaları alanı hâlâ bebek aşamasında. Yatırım için teşviklere de bakıyoruz” dedi.


Türkiye'de üst üste iki yil dogum oranlarinda %40 artis olmadigi sürece bu lafin ucunun nereye gittigi belli. Türkiye'de 0-1 yasindaki bebeklerin yüzde 75-85'inin bebek mamasi kullanmasi bebek mamasinin normalize edilmesi demektir. Bebek mamasi normal degildir. O yüzden, üreticisi her ne kadar baska türlü tatli rüyalarin kucaginda da olsa, bebek mamasi üretimi her ülkede, her toplumda bebek (yani emekleme) asamasinda kalmalidir. Nasil ki sezaryen aslinda bir kurtarma operasyonuysa, bebek mamasi da bir kurtarma cözümüdür ve öyle algilanmalidir. Bebek mamasi icin tesvik veren devlet, kendi resmi "emzirme dostu" politikalariyla celisiyor demektir.


Türkiye’deki annelerin yüzde 80’i bilinçsizlikten, yüzde 20’si de pahalı bulduğu için mama almıyor.


Burada "Bilinc"ten kastedilen nedir, anlamak zor. Bana kalirsa ben bilincli bir anne sayilirim, mama maliyetini de bir sorun olarak görmüyorum. Buna ragmen mama kullanmaktan kurtulmak icin ne gerekiyorsa yaptim; yine yaparim. Anne sütü gibi dogal, yapayindan her acidan üstün, ekonomik ve pratik bir ürün dururken neden mama alayim? Kanunen söylenemeyecegi icin satir aralarina sıkıştırılan "emzirmek bilincsiz, egitimsiz ve gelir düzeyi düsük ailelerin secimidir" vurgusuna diyecek söz bulamiyorum. Elbette sözün sahibi "ben bunu demek istemiyorum" diyebilir. Sözün sahibi bulundugu pozisyon ve calistigi sektör itibariyle ettigi her lafin ucunun nereye gittiginin farkinda olmalidir, yoksa koltugunu dolduramiyor demektir.  



“Anne sütü altındır. Biz onunla yarışmıyoruz sadece ona yaklaşmaya çalışıyoruz. Türkiye’de bebeklere anne sütü verme oranı yüksek ama daha iki aylıkken diğer gıdalar veriliyor. İlk 6 ay sadece anne sütü vermeli. Ama anne sütü yoksa bunun yerine inek sütü, pirinç unu veya bisküvi gibi geleneksel ve beslenme açısından son derece yanlış ürünler tercih ediliyor.”


Kanun onu böyle konusmaya mükellef kildigi icin böyle diyor. Yoksa yazi basinda bahsi gecen %40 artis, %75-80 gibi oranlardan bahsetmezdi. Ikisi arasinda celiski var. Ama dogru söylüyor. Hatta eksik söylüyor. Ilk alti ay sadece anne sütü. Devaminda da devam sütü  ya da mama falan degil, mümkün oldugunca uzun süre ek gidalara eslik edecek sekilde anne sütü. Devletin tesvik paraciklarinin gitmesi gereken yön de budur. Aileleri anne sütünün yararlari konusunda bilgilendirecek, olasi emzirme sorunlarinda sonuna dek destekleyecek sistemlerin, uygulamalarin yayginlasmasi... Anne sütü GSYH'ya gözle görülür, somut bir arti puan olarak dönmez, mama fabrikasi döner. Devlet bunu bilir, mama üreticisi de bilir. O yüzden mi "daha cok mama tüketilirse, senin ülkende fabrika acarim güzel devletcim, geregini sen bilirsin" mealinden haberler gazetelerde arz-i endam eder? 


Kurdukları ‘anne danışma hattı’nı ayda 10 bin kişinin aradığını belirten .... şöyle konuştu: “Bunların sadece yüzde 3.5’i babalar. Türkiye’de bebek hastaysa veya ağlıyorsa babalar ilgileniyor. Bebek usluysa babalar bakımıyla hiç ilgilenmiyor. Bebek iyi olduğu sürece aileler doktora götürmüyor. Oysa fiziksel gelişimi tam mı diye incelenmeli. Anne danışma hattı sebze çorbası tarifinden bebeğin aylık gelişimine pek çok konuda annelerin hayatını kurtarıyor.”


Babalar niye aramiyor? endisesini simdi böyle durup dururken biraz süpheli buldum. Babalar kadin vücudunun cocuk besleyebilme becerileri ve bunun isleyis mekanizmalari  konusunda bilgili degildir. Suc degil, eksiklik degil, nitekim biz zamane kadinlari bile bilmiyorduk, dogurunca ögrendik. Babalar daha kolay ikna edilir mamaya gibi bir hesap mi var? Ya da bu "ortada bir sebep yokken bile doktora gidin" tavsiyesi neyin nesi?  "Cocugunuzun beslenme geriligi ortaya ciksin, ipin gerisini zaten biz doktorla bagladik" der gibi gibi... Orada cok farkinda olamadigimiz bir niş market ya da ilginc bir market dinamigi mi sözkonusu? Cözemedim. Artik bu kadar talihsiz aciklamalar karsisinda ben de paranoyaklasiyor olabilirim. Bu kadar kendi bindigi dali kesen bir advertorial okumamistim hic dogrusu...  Danisma hatti annelerin hayatini kurtariyordur mutlaka. Ana-cocuk sagligi devletin öncelikli konularindan olmazsa, toplumsal paylasim ve sivil inisiyatifi eline alma hareketleri olmazsa, anne saglikli sebze corbasinin nasil yapildigini ögrenecek baska kaynaklar bulamazsa, o acigi da pazar kapatir, kapatirken kendi cikarlarini da gözetir tabii ki...  


Yeri gelmisken aklima gelen bir soru: Türkiye'deki mama firmalari onlara yazili da olsa bir soru yönelttiginde "Telefonunuz neydi, biz size dönelim, telefonda sorularinizi daha detayli yanitlayabiliriz hem" diyorlar hemen. Hatta "sagolun, yazili olsa da olur" deyince israr ediyorlar öbür türlüsü icin. Denedim, biliyorum.  Oysa ayni firmalarin Almanya'daki merkezleri sorulari yazili aliyor ve yazili yanitliyor. Internet üzerinden almissa internet üzerinden, postayla almissa postayla.  Neden Türkiye'de yaziya dökülmemis, sohbet havasinda yürüyen danismanlik tercih ediliyor?

Türkiye’de annelerin yüzde 40’ında demir eksikliği var. Türk anne çok stresli. Kocasının iş durumunu düşünüyor. Ortalama 3.5 çocuğu var. İyi beslenemiyor, çocuklarını da iyi besleyemiyor.


Eee? Mama cözümü mü bunlarin? Burada ciddi toplumsal sorunlardan bahsediliyor. Mama üstüne yara bandi bile olamaz onlarin, nerede kalmis ki kökenine inip asil sorunu cözsün. "Ee, mama üretecisi  cözüm bulacak degil ya onlara, o olani söylüyor" diyeceksin ya, bunlari bebek/cocuk nüfusunun geneline mama yayginlastirmak icin gerekce olarak sunmak da biraz gülünc olmuyor mu? "Madem iyi beslenemeyen, stresli anneleri yüzünden anne sütü ve saglikli, dogal gida bulamiyorlar, öyleyse mama" der gibi, "ekmek yoksa, pasta yesinler" der gibi...   ??


“Organik meyve çok aradık ama bulamadık. Türkiye’de sadece organik elma bizim standartlarımıza uygun çıktı. Diğer meyveleri Poyonya, Çek Cumhuriyeti, Hollanda‘dan alıyoruz”


:)) Meyve üreticim sana söylüyorum, aklini cocugunu organik beslemekle bozmus sehirli, modern, cok bilincli, entel dantel annem sen anla :)) Bizim meyve pürelerimizde kullanilan bütün meyveler organik. Bekleriz efenim :)) 


Saka bir yana, ben de cocugumun ek gidalara gectigi dönemde organik meyvenin bulunmadigi bir ülkede yasadigimiz icin, bir organik üreticinin bebekler icin hazirlanan meyve pürelerinden almistim. Demeter sertifikali falandi. Bir taraftan da emzirmeye devam ediyordum. Ama konu o degil. Türkiye'de setifikali ya da sertifikasiz, dogal tarimla ugrasan, büyüklü kücüklü bir dolu girisimci var. Mama üreticisi onlari destekler, "bütün meyveleri bizim kriterlerimize uyar sekilde Türk üreticilerden aldigimiz bir meyve püresi fabrikasi hayali kuruyoruz, bunun icin üreticilerle yakin calismaya , ortak proje gelistirmeye haziriz" dese ne güzel olur, gayet kazan-kazan bir cözüm olur. Meyve üreticisi, firma, anne, bebek, toplum , devlet, herkes kazanir ....

Türkiye’de yüzde 98 oranında bebeklere anne sütü veriliyor.
Eger dogruysa, yasasin! Aynen böyle devam :) Eger, yanlissa, mamayi bosverin, orani arttirmaya bakalim :)

Bebeklerin yüzde 99.7’si en az bir kez anne sütü alıyor.

Yüzde kaci daha hastaneden cikmadan hemsire, doktor ve ebeler tarafindan güvensizlige bogulan annelerinin stesle azalan sütü yüzünden sütsüz kaliyor?

Yüzde kaci kilosundaki artisin elbette azalmasi gereken dönemlerde "kilo artisi düstü, mama" diyen uzmanlarca ve onlarin endiselendirdigi yakin cevrece anne sütünden ediliyor?
Yüzde kaci gayet emzirebilecek anneleri, son derece basit , temel teknik ve bilgilerden uzak kaldi diye mamayla bulusuyor?


Yüzde 60’ı 12 aydan sonra da anne sütüne devam ediyor. Bu dünyadaki en yüksek oran. 

Dogruysa, cok mutlu oldum. Bu kadar engele, tuzaga, köstege, strese, eksik beslenmeye, ekonomik probleme ragmen demek hala %60 oraninda anne bir yas sinirini emzirerek gecebiliyor. Bravo dogrusu! Türk annelerine madalya takmali.



Türkiye’de 1.3 milyon bebekten sadece yüzde 10’u sağlıklı besleniyor.  
Kime ve hangi kritere göre saglikli? 


Bebeklerine süt verme nedenlerini kadınların büyük kısmı “Kuran’da yazıyor veya kaynana baskısı” olarak açıklıyor.

Satir arasina sıkışanlar: "Ama sen dinci ve kaynana lafina bakan bir koyun degilsin, degil mi ?" :)



Mama satışlarının sadece yüzde 20’si Doğu’da gerçekleşiyor.
Demek ki Bati'daki annelerin de, Dogu'daki annelerden ögrenecegi üc bes sey var.


*

16 yorum:

  1. Aslında geçen postuna yorum olarak bırakacaktım bunu ancak uzun oluyordu... Ben bu hareketsizliğe dayalı kas, ıvır, gevşemesi yüzünden; oğlum doğduktan yaklaşık 1 ay sonra kilit oldum. Kolumu kaldıramaz, oturup kalkamaz hale geldim. 'Taze' anneliğin büyüsüne kapılamadım doyasıya. 4 ay boyunca ilaç tedavisi gördüğüm için de oğlumu emziremedim. Ki emzirmek en merak ettiğim, heveslendiğim şeydi hamileliğim boyunca.

    4 ay'ın 3'ü süresince oturduğum yerden hep oğlumun mama içişini izleyerek (ona mamayı bile içiremiyordum, kollar-sırt-omut kilitti gerçekten) kolumun altına sıkıştırılmış elektronik pompa ile sütümü sağmaya çalışıyordum. İlaç tedavim biter de doya doya emziririm, sütüm bitmesin diye... Ama içinde bulunduğum stres, üzüntü herşeyi aldı götürdü malesef.

    Ve emzirememiş olmanın verdiği his nasıl birşey tarif edemiyorum bile. Çocuğum hasta, sakat veya sağlıksız mı? Hayır değil. Ama bu biyolojik olarak bana kodlanmış ve fizyolojik olarak müsaitliğim olan bir konuydu.

    Ben bu vazifeyi yerine getiremedim. Senin-benim gibilerin getiremeyişlerinin haricindekileri de çok anlamıyorum. Aslında bir kısmını anlıyorum; emzirmek eyleminin iğrenç, saçma, tiksindirici olduğunu düşünenler var. Bu konuyu başka ortamlarda bilir kişilerle konuştum ki; o kişilerin geçmişlerinde yaşadıkları bir olay yüzünden hayatlarından atamadıkları bir çöküntü söz konusu. Temizlik, arınma gibi konularda takıntılı olanlar gibi. Bu küçümsenecek bir şey değil, aynı şekilde aşağılanacak kötülenecek birşey de değil ama psikolojik destek almaları gerekli. Bu tıpkı vücudunu keselerken kanatan insanların öyküsü gibi birşey...

    Paylaştığın yazıya değinecek olursak da dediğin gibi kendi içinde çelişkileri olan emperyalist bakış açısı diyorum. Yani bilinçle, sağlıkla veya yüzdelere vurduğu istatistiki bilgilerle bizim konumuzun bir alakası yok.

    He mamaya "tü kaka" mı diyoruz? Hayır, biz sadece "son damlasına kadar emzirin" diyoruz

    YanıtlaSil
  2. Paranoyakça değil, aynen bunları demek istemişler işte, başka açıklaması var mı?

    Paylaştığın için teşekkürler. Hayattaki en temel, en basit şeyler için bile (anne sütü, sağlıklı beslenme vs.) ne çok mücadele gerekiyor! Nasıl uzaklaştık böyle en temel niteliklerimizden, hayret ediyorum her seferinde :(

    YanıtlaSil
  3. Bebeklerin geleceğinden yatırım çıkarmaya çalışan o takım elbiseli nemrut kadını gerçekten terlikle döverim..

    YanıtlaSil
  4. Sut annem Hindibam :) Ne cok emek harcadin bizim sut hikayemizde. Ne kadar tesekkur etsem az sana bu donemde, varligina, anlattiklarina, dostluguna...

    Bizim hikayeyi basindan sonuna biliyorsun. Hatta bu konuda bir ebe sobe pas etmistin bana, sucluyum, hala cevap veremedim :( Ama aklimda!

    Yatirim yapan bayan karanlik gibi degil mi butun kocaman firmalar. Calisip kocaman paralar alan pazarlamacilari sadece "kar" etmeye odakli degiller mi? Bu bazen "su" gibi insanin hayatinin parcasi dahi olabiliyor. Utanmadan "bildigimiz suyu" susleyip pusleyip uzerinden, uzerimizden para kazanmiyorlar mi? Nasil kurtulacagiz bu asalaklardan bilemiyorum :((

    Sut icin annenin inadi onemli. Ben de ilac kullanmak zorunda kalip(ameliyat sonrasi) basarisiz olanlardanim. Ama o donemde nasil kotu duygulardi bunlar anlatamam. Ben de mamayi kiskandim. Cocugumla aramiza girdigi icin. Bebegim emmedigi icin...

    Yakin zamanda, Defne Koryurek'in bir konusmasini sanirim TED Talk da seyretmistim. 1,5 sene kizina sadece anne sutu verdigini anlatiyordu. Kati gidaya gecmemis hemen.

    Ayni seyi doktor arkadasim yapmisti. Bir farkla, O, su yerine sut vermisti. 2 yasina kadar kizi ne zaman su istese, zaten sutun buyuk bolumu su deyip, anne sutu vermisti. Kizi kendi kendine birakana dek.

    Sonra Isil var(http://smilinglikesunshine1.blogspot.com/), iki cocugunu ayni anda emziren. En guzel orneklerden...

    O gunden beri de dusunuyorum. Sutu varolan, yeten ve bebegi de sutu guzel guzel icen anneler neden illa ki kati gida yemeye zorlaniyor, ozellikle de doktorlar tarafindan?

    (ben bu yorumu bloga yazsaydim senin ebe sobeye cevap olacakti galiba ;-) )

    YanıtlaSil
  5. Bebek basina mama tuketimi 20kg olan Endonezya'dan yorum yapayim ben de. Buradaki anneler inanilmaz cahil anne sutu konusunda. Dogum izni toplamda 3 ay ve anneler bebeklerine anne sutu verme gibi bir endise tasimiyor. Burada gecirdigim 3 senede, ofiste bir cok bayan dogum yapti. Sadece bir tanesi 1 sene boyunca sutunu sagip bebegine goturdu. Heryer cesit cesit mamalarla ve obez cocuklarla dolu. Bu insanlar genetik olarak ince yapililar ancak cocuklarin hemen hemen hepsi asiri sisman. Cocukluk donemindeki yanlis beslenme ve hareketsizlik etkili tabii ki ama ben bebeklik doneminde yeterince anne sutu almamis olmalarinin da etkisi oldugu dusunuyorum. Kotu saglik hizmetlerinin payi mutlaka vardir ama buradaki insanlarin son derece sagliksiz oldugunu dusunuyorum. Kolestrolleri genelde cok yuksek. Genc yasta olumler normal karsilaniyor. Bizim modern dunyamizda pek rastlamadigimiz sebeplerden, mesela astim krizinden insanlar yasamini yitirebiliyor. Iste, bu yazidaki firmanin hedefledigi gibi, bebek basi mama tuketimi 20kg olan ulkenin hali budur...

    YanıtlaSil
  6. derbay,
    Haklisin, fizyolojik olarak ortada bir sebep olmadigi halde derin psikolojik sebepler de olabiliyor emzir(e)memek icin. Ayni sey dogumda da gecerli. Aciklandiginda gayet hak verdigim bir "ben normal doguramam, mutlaka sezaryen" hikayesi dinlemistim ben de.

    Son damlasina kadar anne sütü :))

    Berna,
    ben bu konularda "mücadele", "savas" gibi sözcükleri hic benimsemiyorum aslinda. negatif sözcükler negatif duygulari uyandirir diye. ama isi ona ceviriyor ve konuya mücadele gibi bakmaya mecbur ediyorlar degil mi?

    Gasilhane,
    Dövmeyelim bence, mama verilecekken anne sütüne kavusturulan her bebek, satilan her eksik kutu/sise mama yeterli cezadir :)

    Dilek,
    Hep diyorsun ya, ne yaptim ki aslinda? Senin bulup okumaya zamanin olmayan bazi yazilari okuyup özetledim sana sadece. Keske yaninizda olabilseydim de , daha cok yardim edebilseydim. Bir sey bildigimden degil, arkadas destegi, moral verebilmek acisindan. Bazen anneler o asamada sadece biraz morale gerek duyuyor, o kadar.

    Haklisin, bu oyun her sektörde oynaniyor. Mamada, suda, cikolatada, ekmekte, giyecekte, oyuncakta...

    Isil bir tarikat olsaydi, ben müridi olurdum :)) Ama isin güzel tarafi, yasadiklarini ve inandiklarini öylesi takintiyla savunmadan, baskalarini da "dogru yola" getirme cabasi gütmeden, sadece "Ben buna inaniyorum ve bunu yapiyorum" diyor. En cok bu yüzden seviyorum Isil'i :))

    Sen evet, benim sobeme yanit yazmissin. Ister yine yaz, ister bu yetsin :)

    Selen,
    Tesekkürler, olay mahallinden rapor oldu bu da :)

    YanıtlaSil
  7. Evet evet, ben de bu tip negatif çağrışımlı sözcükleri sevmiyorum. Ama durumun bir "mücadele" haline dönüşmesi/dönüştürülmesini, 31 ay bebeğini bol bol ve keyifle emziren bir anne olarak vurgulamak istedim.

    Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  8. Merhaba;Öncelikle bir parantez açmak isterim .Yazı dili garip.Yazılarımda kendi his ve düşüncelerimi paylaşırken kimseyi üzmek yada rahatsız etmek istemem.Yada kimseye başöğretmen edasıyla parmak sallamak haddim değil.Lakin bu durumda da “kendim gibi olarak” hiç yazamam. Her tecrübe kendi çözümünü içinde taşır.Birine uyan diğerine uymayabilir ve böyle olması da yanlış olduğu anlamına gelmez.Çocuk yetiştirmede de farklı seçimler olması en olağanıdır.lAKİN ANNE SÜTÜ BİR SEÇİM DEĞİL ÇOCUKLARIMIZ İÇİN HAKTIR.ÇOCUKLARIMIZA AİT BİR HAKTAN BİZ VAZGEÇEMEYİZ.İşaret ettiğiniz yazıyı dün ben de Hürriyet Gazetesi'nde okudum.Ve sırtımdan bir şey çekildi,kanım dondu desem azdır.Annelik serüvenime dair en büyük hayalim emzirmekti..taki kızım istemeyene...ta ki sütüm en son damlasına kadar bitene kadar.Lakin 4 ay emzirebildim.Kronik rahatsızlığımın seyrinin ağırlaşması ile ilaç kullanmak zorunda kaldım.Aylarca üzüldüm,kendimi yetersiz hissettim.Şimdi ancak kısmet diyebiliyorum.Hala emziren,emzirebilen annelere imrenirim.Güzel paylaşımınız için teşekkürler.Twitter hesabımda facebook hesabımda paylaşacağım.Uyanık olmalıyız çünkü bunu çocuklarımıza borçluyuz.

    YanıtlaSil
  9. Berna,
    amacim uyarmak bile degildi zaten, sadece ayni senin dedigin gibi insani böyle yaklasmaya mecbur ediyorlar demeye calismistim. Mutabikiz :) Sevgiyle...

    Dijle,
    Dogru, sözcükler yazıya dökülünce sıklıkla yanlis anlasilir olabiliyor. Yüzyüze konusabilsek hersey daha farkli olabilir. Ben de emzirmenin bebek icin de, anne icin de temel bir hak oldugunu düsünüyorum. Yüzyüze konusabildigim, sartlarini daha iyi degerlendirebildigim annelere de bunu vurgulamaktan cekinmem. Böyle kimin okudugunu asla bilemeyecegimiz ortamlarda daha dikkatli olmayi tercih ederim. Hic bilemeyecegimiz, bilsek cok hak verecegimiz sebeplerle emzir(e)meyen anneler olabilir. Cok kücük bir azinliktir belki onlar ama dikkate almam gerek diye düsünüyorum sahsen.

    YanıtlaSil
  10. Olur mu? Sen yazilari okuyup ozetlemedin sadece. O dost oldun iste, ihtiyacim olan. Isigim oldun, onumu aydinlatan. Kendinden, yasananlardan ornekler verdin. En ihtiyacim olan zamanda yanimdaydin. Bu unutulur mu?

    Isil icin evet, o kadar sakin, dogru bildigi cizgide kimseyi zorlamadan ilerliyor ki, biz de sira sira pesine diziliyoruz :) Beni de alin o gruba :)

    YanıtlaSil
  11. ooo,kulaklarimi cinlatmissiniz arkdaslar gormemisim yorumlarinizi,yogunduk son gunlerde.Mahcup ettiniz beni,opuyorum sizleri.
    Cok cok cok talihsiz bir yazi bu Hurriyet'te cikan. Mama firmalarinin reklam yapmasi yasak guya!

    YanıtlaSil
  12. Bu Hürriyet duydum ki yaziya gönderilen derli toplu edepli elestiri yazilarini da yayinlamamis Isil'cim. Cok sinifta kalmis, cok...

    YanıtlaSil
  13. Nasil yasak Isil? Bal gibi hergun tv'da reklam yapip duruyorlar! Gayet acik ve net sekilde. Anne sutu daha iyidir ama bu da var seklinde burnumuza sokuyorlar.

    Sen cemaatine bizi alacak misin onu soyle :P

    YanıtlaSil
  14. Bu arada simdi cemaat kelimesini goren yanlis anlayabilir. TDK'ya gore sozluk anlami 2 - İnsan kalabalığı, topluluk tur. Bilmeyenlere duyrulur :)

    http://tdk.gov.tr/TR/Genel/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=cemaat

    YanıtlaSil
  15. Zaten sen o lafi kullandin ya, Google aramasindan kimler gelip bulacak beni, bilemiyorum artik! :D:D

    YanıtlaSil
  16. Valla paso o geldi aklima da ikinci aciklama yorumunu da yazdim :D Sonra bir de etiketlenmeyelim :P

    YanıtlaSil