Biraz dertlesmeye ihtiyacim var. Kahve de yaptim, gelir misin? "Yok, ben bu ara kahve icemeyenlerdenim" dersen sana rezene cayi, malt kahvesi falan da yapabilirim ;)
Bazen anne sütü, emzirme , vb. konularda yazdigimda biraz huzursuz oluyorum. Disarida emzirmeyi cok istemis oldugu halde, kimi aksilikler yüzenden emzirememis anneler var. Onlari üzer, kizdirir, yersiz yere vicdan hesaplasmalarina yönlendirir miyim diye... Cok benzer bir tecrübem var cünkü. Oglum ilk dogdugunda sütüm yetmemisti ve ben sadece anne sütüyle beslemeyi cok istememe ragmen mama takviyesi gerekmisti. Ne yaptim, ne ettiysem süt miktarini arttiramadim. Oglumu neredeyse saatlerdir emzirdigim ve gögüsten uzaklastirdigimda hala mizildadigi bir aksamüstü artik ben de umutsuzlukla mizildayip aglamaya basladim. Iceride bir yerde "yok, herkesin harci degilmis bu, demek ki ben o uzun uzun emzirebilen kadinlardan degilmisim, olmayinca olmuyor" duygusu yükseliyordu bir süredir ve artik disari vuruyordum. Esim gelip yanima oturdu ve elini omzuma koydu. Günlerdir debelendigimi görüyordu ama sorunun kökeni, sebebi, cözümü konusunda tamamen bilgisizdi tabii ki. Bana "Üzülme, gecici bu, cözülecek sorun. Bizim cocugumuz anne sütüyle büyüyecek" dedi :) Itiraf edeyim ki, sasirdim. Sanirim ben teselli cümlesinin "Üzülme, olmazsa da olmaz, öyle de böyle de büyür bu cocuk" olmasini bekliyordum :) Sorunun benim acimdan büyüklügünden habersiz, emzirmenin dinamikleri hakkinda bilgisiz, tamamen iyi niyetle isin özüne dokundugu sözleri iyi geldi bana. Ormanda bir yol ayrimina gelmistim; birinden gitmeyi cok istememe ragmen digerine dogru cekiliyordum.Orasi ya da burasi. Anne sütü ya da mama. Sadece bir adimdi söz konusu olan. Adimimi bugün bildigin patikaya dogru attim. Adimini diger patikaya dogru atmis annenin kalbine cok yakin bir yerde durdum. Ona söyleyecek tek bir olumsuz sözüm bile olamaz.
Disarida emzirmeyi falan istememis ve cocugunu en basindan mamayla beslemis anneler de var. Kisisel tercihler, yasam tarzlari, bilmedigimiz parametreler rol oynamis... Sahsen onlarla da bir problemim yok. Yazdiklarimdan onlara yönelik bir suclama anlami cikmasini da istemiyorum. En uc örneklerinden birini hastanede tanimistim. Dogumdan sonra oda arkadasi olmustuk. Hemen bir ay sonra calismaya baslayacagi icin emzirmeye baslamanin anlamsiz oldugunu düsünmüs, bebege kolostrumu bile cok görerek dogumdan hemen sonra süt salgilamayi engelleyen bir hormon almisti. Tek doz, geri dönüsü yok. Süt istemiyor. Nokta. Öyle demisti. Bunun disinda iyi biriydi -tabii ki baska nasil olacakti ki- ve eminim sonradan iyi de bir anne olmustur.
Simdi bunu deyince belki tuhaf gelecek ama benim mamalarla da pek büyük bir sorunum yok. Ogluma verdigim dönemlerde mamayi acik ve secik sekilde kiskandigimi cok iyi animsiyorum. Onun onbes dakikada verdigi tokluk duygusunu saatler boyu emzirip verememek yaralayici bir duyguydu. Bir taraftan seviniyordum da iyi ki mamalar var diye. Yoksa nasil besleyecektim oglumu? (Tabii ki sonradan mamasizligin o kadar da büyük bir cözümsüzlük olmadigini ögrendim, fakat bu baska bir hikaye).
Bütün bu hikayede kizgin oldugum tek sey, bir tür zihniyet. Ne tür bir zihniyet?
Su tür bir zihniyet.
Yazida gecen hemen her ifade ibretlik, üzerinde düsünüp konusmalik. Gün olur kaldirirlar yayindan diye, alintilamali. Cünkü yazi kaybolsa da, bu zihniyet kolay kolay kaybolmayacak gibi. Hep aklimizda olmali. Iste bu yüzden, n'olur kimseler üstüne alinmasin, gücenmesin, üzülmesin, kizmasin, kendi kararlarini rasyonalize etmeye de calismasin ama ben oglumla emzirme faslimiz kapanali bir yila yaklasmasina ragmen, bu konularda yazmaya devam edecegim. Sirf bu zihniyete karsi uyanik olabilelim diye...
*
Basliyorum:
“Türkiye’de iki yıl üst üste yüzde 40 büyüdüğümüz taktirde bebek maması alanında yatırım yapabilecek konuma geliriz. Türkiye’deki 0-1 yaşındaki bebeklerin yüzde 75-85’inin bebek maması kullanabilir duruma gelmesi demek. Biberon maması üreten bir fabrika açabiliriz. Türkiye’de bebek başına mama tüketimi 10 kilo. Ülkemizde bebek mamaları alanı hâlâ bebek aşamasında. Yatırım için teşviklere de bakıyoruz” dedi.
Türkiye'de üst üste iki yil dogum oranlarinda %40 artis olmadigi sürece bu lafin ucunun nereye gittigi belli. Türkiye'de 0-1 yasindaki bebeklerin yüzde 75-85'inin bebek mamasi kullanmasi bebek mamasinin normalize edilmesi demektir. Bebek mamasi normal degildir. O yüzden, üreticisi her ne kadar baska türlü tatli rüyalarin kucaginda da olsa, bebek mamasi üretimi her ülkede, her toplumda bebek (yani emekleme) asamasinda kalmalidir. Nasil ki sezaryen aslinda bir kurtarma operasyonuysa, bebek mamasi da bir kurtarma cözümüdür ve öyle algilanmalidir. Bebek mamasi icin tesvik veren devlet, kendi resmi "emzirme dostu" politikalariyla celisiyor demektir.
Türkiye’deki annelerin yüzde 80’i bilinçsizlikten, yüzde 20’si de pahalı bulduğu için mama almıyor.
Burada "Bilinc"ten kastedilen nedir, anlamak zor. Bana kalirsa ben bilincli bir anne sayilirim, mama maliyetini de bir sorun olarak görmüyorum. Buna ragmen mama kullanmaktan kurtulmak icin ne gerekiyorsa yaptim; yine yaparim. Anne sütü gibi dogal,
yapayindan her acidan üstün, ekonomik ve pratik bir ürün dururken neden mama alayim? Kanunen söylenemeyecegi icin satir aralarina sıkıştırılan "emzirmek bilincsiz, egitimsiz ve gelir düzeyi düsük ailelerin secimidir" vurgusuna diyecek söz bulamiyorum. Elbette sözün sahibi "ben bunu demek istemiyorum" diyebilir. Sözün sahibi bulundugu pozisyon ve calistigi sektör itibariyle ettigi her lafin ucunun nereye gittiginin farkinda olmalidir, yoksa koltugunu dolduramiyor demektir.
“Anne sütü altındır. Biz onunla yarışmıyoruz sadece ona yaklaşmaya çalışıyoruz. Türkiye’de bebeklere anne sütü verme oranı yüksek ama daha iki aylıkken diğer gıdalar veriliyor. İlk 6 ay sadece anne sütü vermeli. Ama anne sütü yoksa bunun yerine inek sütü, pirinç unu veya bisküvi gibi geleneksel ve beslenme açısından son derece yanlış ürünler tercih ediliyor.”
Kanun onu böyle konusmaya mükellef kildigi icin böyle diyor. Yoksa yazi basinda bahsi gecen %40 artis, %75-80 gibi oranlardan bahsetmezdi. Ikisi arasinda celiski var. Ama dogru söylüyor. Hatta eksik söylüyor. Ilk alti ay sadece anne sütü. Devaminda da devam sütü ya da mama falan degil, mümkün oldugunca uzun süre ek gidalara eslik edecek sekilde anne sütü. Devletin tesvik paraciklarinin gitmesi gereken yön de budur. Aileleri anne sütünün yararlari konusunda bilgilendirecek, olasi emzirme sorunlarinda sonuna dek destekleyecek sistemlerin, uygulamalarin yayginlasmasi... Anne sütü GSYH'ya gözle görülür, somut bir arti puan olarak dönmez, mama fabrikasi döner. Devlet bunu bilir, mama üreticisi de bilir. O yüzden mi "daha cok mama tüketilirse, senin ülkende fabrika acarim güzel devletcim, geregini sen bilirsin" mealinden haberler gazetelerde arz-i endam eder?
Kurdukları ‘anne danışma hattı’nı ayda 10 bin kişinin aradığını belirten .... şöyle konuştu: “Bunların sadece yüzde 3.5’i babalar. Türkiye’de bebek hastaysa veya ağlıyorsa babalar ilgileniyor. Bebek usluysa babalar bakımıyla hiç ilgilenmiyor. Bebek iyi olduğu sürece aileler doktora götürmüyor. Oysa fiziksel gelişimi tam mı diye incelenmeli. Anne danışma hattı sebze çorbası tarifinden bebeğin aylık gelişimine pek çok konuda annelerin hayatını kurtarıyor.”
Babalar niye aramiyor? endisesini simdi böyle durup dururken biraz süpheli buldum. Babalar kadin vücudunun cocuk besleyebilme becerileri ve bunun isleyis mekanizmalari konusunda bilgili degildir. Suc degil, eksiklik degil, nitekim biz zamane kadinlari bile bilmiyorduk, dogurunca ögrendik. Babalar daha kolay ikna edilir mamaya gibi bir hesap mi var? Ya da bu "ortada bir sebep yokken bile doktora gidin" tavsiyesi neyin nesi? "Cocugunuzun beslenme geriligi ortaya ciksin, ipin gerisini zaten biz doktorla bagladik" der gibi gibi... Orada cok farkinda olamadigimiz bir niş market ya da ilginc bir market dinamigi mi sözkonusu? Cözemedim. Artik bu kadar talihsiz aciklamalar karsisinda ben de paranoyaklasiyor olabilirim. Bu kadar kendi bindigi dali kesen bir advertorial okumamistim hic dogrusu... Danisma hatti annelerin hayatini kurtariyordur mutlaka. Ana-cocuk sagligi devletin öncelikli konularindan olmazsa, toplumsal paylasim ve sivil inisiyatifi eline alma hareketleri olmazsa, anne saglikli sebze corbasinin nasil yapildigini ögrenecek baska kaynaklar bulamazsa, o acigi da pazar kapatir, kapatirken kendi cikarlarini da gözetir tabii ki...
Yeri gelmisken aklima gelen bir soru: Türkiye'deki mama firmalari onlara yazili da olsa bir soru yönelttiginde "Telefonunuz neydi, biz size dönelim, telefonda sorularinizi daha detayli yanitlayabiliriz hem" diyorlar hemen. Hatta "sagolun, yazili olsa da olur" deyince israr ediyorlar öbür türlüsü icin. Denedim, biliyorum. Oysa ayni firmalarin Almanya'daki merkezleri sorulari yazili aliyor ve yazili yanitliyor. Internet üzerinden almissa internet üzerinden, postayla almissa postayla. Neden Türkiye'de yaziya dökülmemis, sohbet havasinda yürüyen danismanlik tercih ediliyor?
Türkiye’de annelerin yüzde 40’ında demir eksikliği var. Türk anne çok stresli. Kocasının iş durumunu düşünüyor. Ortalama 3.5 çocuğu var. İyi beslenemiyor, çocuklarını da iyi besleyemiyor.
Eee? Mama cözümü mü bunlarin? Burada ciddi toplumsal sorunlardan bahsediliyor. Mama üstüne yara bandi bile olamaz onlarin, nerede kalmis ki kökenine inip asil sorunu cözsün. "Ee, mama üretecisi cözüm bulacak degil ya onlara, o olani söylüyor" diyeceksin ya, bunlari bebek/cocuk nüfusunun geneline mama yayginlastirmak icin gerekce olarak sunmak da biraz gülünc olmuyor mu? "Madem iyi beslenemeyen, stresli anneleri yüzünden anne sütü ve saglikli, dogal gida bulamiyorlar, öyleyse mama" der gibi, "ekmek yoksa, pasta yesinler" der gibi... ??
“Organik meyve çok aradık ama bulamadık. Türkiye’de sadece organik elma bizim standartlarımıza uygun çıktı. Diğer meyveleri Poyonya, Çek Cumhuriyeti, Hollanda‘dan alıyoruz”
:)) Meyve üreticim sana söylüyorum, aklini cocugunu organik beslemekle bozmus sehirli, modern, cok bilincli, entel dantel annem sen anla :)) Bizim meyve pürelerimizde kullanilan bütün meyveler organik. Bekleriz efenim :))
Saka bir yana, ben de cocugumun ek gidalara gectigi dönemde organik meyvenin bulunmadigi bir ülkede yasadigimiz icin, bir organik üreticinin bebekler icin hazirlanan meyve pürelerinden almistim.
Demeter sertifikali falandi. Bir taraftan da emzirmeye devam ediyordum. Ama konu o degil. Türkiye'de setifikali ya da sertifikasiz, dogal tarimla ugrasan, büyüklü kücüklü bir dolu girisimci var. Mama üreticisi onlari destekler, "bütün meyveleri bizim kriterlerimize uyar sekilde Türk üreticilerden aldigimiz bir meyve püresi fabrikasi hayali kuruyoruz, bunun icin üreticilerle yakin calismaya , ortak proje gelistirmeye haziriz" dese ne güzel olur, gayet kazan-kazan bir cözüm olur. Meyve üreticisi, firma, anne, bebek, toplum , devlet, herkes kazanir ....
Türkiye’de yüzde 98 oranında bebeklere anne sütü veriliyor.
Eger dogruysa, yasasin! Aynen böyle devam :) Eger, yanlissa, mamayi bosverin, orani arttirmaya bakalim :)
Bebeklerin yüzde 99.7’si en az bir kez anne sütü alıyor.
Yüzde kaci daha hastaneden cikmadan hemsire, doktor ve ebeler tarafindan güvensizlige bogulan annelerinin stesle azalan sütü yüzünden sütsüz kaliyor?
Yüzde kaci kilosundaki artisin elbette azalmasi gereken dönemlerde "kilo artisi düstü, mama" diyen uzmanlarca ve onlarin endiselendirdigi yakin cevrece anne sütünden ediliyor?
Yüzde kaci gayet emzirebilecek anneleri, son derece basit , temel teknik ve bilgilerden uzak kaldi diye mamayla bulusuyor?
Yüzde 60’ı 12 aydan sonra da anne sütüne devam ediyor. Bu dünyadaki en yüksek oran.
Dogruysa, cok mutlu oldum. Bu kadar engele, tuzaga, köstege, strese, eksik beslenmeye, ekonomik probleme ragmen demek hala %60 oraninda anne bir yas sinirini emzirerek gecebiliyor. Bravo dogrusu! Türk annelerine madalya takmali.
Türkiye’de 1.3 milyon bebekten sadece yüzde 10’u sağlıklı besleniyor.
Kime ve hangi kritere göre saglikli?
Bebeklerine süt verme nedenlerini kadınların büyük kısmı “Kuran’da yazıyor veya kaynana baskısı” olarak açıklıyor.
Satir arasina sıkışanlar: "Ama sen dinci ve kaynana lafina bakan bir koyun degilsin, degil mi ?" :)
Mama satışlarının sadece yüzde 20’si Doğu’da gerçekleşiyor.
Demek ki Bati'daki annelerin de, Dogu'daki annelerden ögrenecegi üc bes sey var.
*